03
Aralık 2014 Çarşamba 03:20
Bir süre
önce yabancı medyadan bir gazeteci dostum, Kobani’de IŞİD ile YPG arasındaki
çatışmaların seyredildiği sınır köyünde fotoğraf makinesinin vizöründen
izlediği manzarayı aktarmıştı: “TSK’ya ait bir zırhlı araç sınırı geçerek IŞİD
militanlarının yanına gitti, 15 dakikadır oradalar. Buradan görebiliyorum.”
Şaşırmıştı,
bir anlam verememişti. Çok geçmeden benzer bir olayın görüntüleri televizyon
ekranlarına yansıdı. Şaşırtıcı mı? Hayır. IŞİD ile bir diyalog zaten var. Malum
Suriye’deki Süleyman Şah Türbesi’ne ikmal operasyonları IŞİD ile koordinasyon
sayesinde oluyor. Ancak geçen cumartesi epey zamandır Rojavalı Kürtlerin
dillendirdiği “IŞİD saldırılar için Türkiye topraklarını kullanıyor”
suçlamasını haklı çıkartan bir gelişme yaşandı. Bu, ‘duymadık, görmedik,
işitmedik’ oyununun inandırıcılığını hepten yitirdiği bir olay.
Türkiye
sınırından geçen bomba yüklü bir araç Kürtlerin kontrol ettiği kapının yanında
infilak etti, 8 YPG’li ölürken 28 kişi yaralandı. Ardından sınırın hemen
yanındaki Tarım Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) siloları IŞİD-YPG çatışmasına sahne
oldu.
Şanlıurfa
Valiliği “Silolardan İŞİD militanları tarafından Kobani yönüne doğru ateş
açıldığı haberleri tamamen asılsız olup alanda sürekli TSK’ya ait 4 adet zırhlı
araç bekletilmektedir” açıklamasını yaptı.
Hürriyet’e
göre TSK da şunları kaydetti: “IŞİD ile YPG arasında sınır yakınındaki
çatışmalardan, yaklaşık 20 YPG’li kaçarak TMO binasına sığınmışlar. YPG’liler
orada bulundu ve devlet yetkilileri tarafından geldikleri yere geri gönderildi.
Çatışmalar sırasında birkaç IŞİD’li Türkiye topraklarına giriyor. Zırhlı
birliklerimiz anında o bölgeye doğru hareket ederken IŞİD militanları Türkiye
topraklarından çıktılar. Türkiye topraklarında kaldıkları süre 1 dakika 39
saniye olarak tespit edildi.”
‘ASKER
YOKSA ATEŞ AÇACAĞIZ’
Peki,
hikâyenin Kobani versiyonunda ne var? Edindiğim bilgilere göre IŞİD militanları
silonun olduğu tarafta tren raylarının geçtiği bölgeden Türkiye topraklarına
bomba yüklü bir araç soktu. Yaklaşık 1 km ötedeki Mürşitpınar Sınır Kapısı’na giden
araç zincirli demir kapıyı kırdıktan sonra tarafsız bölgeye geçti. İkinci
kapıyı da aşan araç ardından Suriye tarafında YPG’nin kontrolündeki kapıya
yönelip infilak etti. Sonra bir intihar bombacısı ikinci kapıya doğru
yaklaşırken YPG’lilerce öldürüldü. Ardından IŞİD üyeleri mevzilendikleri
silodan Kobani tarafına ateş açmaya başladı. Kobani Kantonu yetkilileri,
HDP’liler aracılığıyla “Silodan ateş açılıyor, karşılık vereceğiz. Ateş açanlar
asker mi değil mi” diye sordu. İlgili makam yanıt verdi:
“Silolarda
asker yok.” Bunun üzerine YPG karşılık verdi. Bazı YPG’liler Türkiye tarafına
geçti. Silo ve etrafındaki çatışmalar saatlerce sürdü. HDP’lilerin devreye
sokulmasıyla YPG’liler öğleden sonra saat 4 sularında Türkiye’den çekildi.
Çatışmaya katılan IŞİD üyelerinin sayısının 40-60 arasında olduğu tahmin
ediliyor. IŞİD’in kaç adam kaybettiği ise bilinmiyor.
Yaklaşık
12 saatlik bir hikâyede üç sahne var: İntihar saldırısı, çatışma ve püskürtme.
TSK’nın açıklaması daha çok üçüncü sahneyle ilgili. Ama olayın oluş biçimi de
Kürtlerin anlatımına göre çok farklı.
KOBANİLELERİN
HİKÂYESİ BAŞKA
Şimdi
birebir olayın içinde yer alanların anlatımlarına geçelim…
Saldırı
sırasında aracın önünden geçtiği nöbet kulübesinde duran Kobani Asayışı’ndan
İsmail: “Tahminen sabah saat 5 sularında bombalı araç saldırısı gerçekleşti.
Araç hızla sınır kapısından geçtikten sonra infilak etti. Daha sonra bizler
toparlanıp sınır kapısına yöneldik. Türkiye'nin akrepleri (zırhlı araç) de
oradaydı. DAİŞ (IŞİD) üyeleri onların arasından geliyordu. Orada çeteler ile
aramızda çatışma çıktı. Yaralı bir arkadaşımı bu tarafa getirince, binanın
üzerine çıktım ve bir DAİŞ üyesinin o tarafta ağacın üzerinden ateş ettiğini
gördüm, ben de ona ateş ettim. Türkiye'nin akrebinin üç defa oraya geldiğini
gördüm. İki defa da bu araçlardan birilerinin indiğini ve kendilerini yere
attığını gördüm."
Kobani
Asayiş görevlisi Elif: “Sınır hattındaki Kaniya Kurda bölgesinde o saatlerde
mevzideydim. O taraftan çetelerin gelmesinin imkânsızdı. Çünkü yol yok orada.
Saat 04.00'dan itibaren Mahser köyünden batıya doğru olan bütün sınır hattında
elektrikler kesildi. Mahser'den sonrasında elektrik vardı ama bu tarafta yoktu.
Her gün açık olur, bu elektrikler. Ama bugün erken kapatıldı. O hatta da bir
şey görmedik. Araba Türkiye tarafından geldi."
Patlamada
yaralan asayiş görevlisi Mihemed Heqî: “Bombalı araç patlatıldığı sırada
nöbetteydim. Nöbetim 04.00 ile 06.00 arasındaydı. Nöbetime gittiğimde bize
güneyden havan ve 23'lük doçkalarla saldırıyorlardı. Bir ara zincir sesi
duydum. Sesin olduğu tarafa baktığımda Türkiye tarafından bir aracın kapıdan
geçerek bize doğru geldiğini gördüm. Bizim tarafa geçtikten sonra sokağı döndü
ve infilak etti. Ondan sonra evler falan üzerimize yıkıldı ve ne olduğunu
anlamadık. Gerisini bilmiyorum. Aracın sadece bizim kapıyı devirme sesini
duydum diğer kapıları duymadım. Türkiye'nin akrepleri de ötede duruyordu.
Onların yanından geldi araç. Araç askeri bir araçtı. Yeşil renkliydi. Üzerinde
doçka da vardı. Aynı zamanda orada 50'ye yakın DAİŞ üyesi vardı. Sonra zaten
silonun üzerine çıkıp kanaslarını kurdular."
Doktor
Menav Kitkani: “Araç patladığı sırada nöbet sırasındaydım. Nöbet için aşağıya
indim. Yakınımıza düşen bir havan vardı. Nereye düştü diye bakmaya çalışırken o
esnada kapıyı geçerek gelen bir araç binamızın arkasında infilak etti.
Türkiye'den geldiğini kendi gözlerimle gördüm.”
ETMENEK'TE
NE OLUYOR?
Silodan
kaçmayı başaran IŞİD üyelerinin Suruç’un Etmenek Köyü’ne gittiği söyleniyor.
Ahmet İnsel dün Radikal’de güvenlik gerekçesiyle boşaltılan Etmenek’in
sakinlerinin anlattıklarını yazdı. Yasağa rağmen evlerini kontrol etmeye giden
köylülerin ifadelerine göre IŞİD üyeleri Suriye’den köye gelip evlerde kalıyor.
Benim konuştuğum bölgeden bir kaynak da IŞİD üyelerinin Etmenek’e sürekli
sızdığını söyledi.
Kobani’nin
doğusu yani silonun olduğu taraf IŞİD’in, batı tarafı ve kuzeyde kapının olduğu
bölge YPG’nin kontrolünde. Kobanili kaynakların verdiği bilgililere göre
saldırı öncesi YPG güneyden IŞİD’e bir hamle başlatmıştı. YPG’nin amacı
Miştenur tepesini alarak Kobani’nin doğusundaki IŞİD hâkimiyetine son vermekti.
Buna yönelik günlerdir süren kapsamlı bir hazırlık vardı. Kapıdan gelen
baskınla YPG’nin Miştenur planının önüne geçilmiş oldu.
IŞİD,
Kobani’yi kuzeyden çevirmek için her fırsatta kapıyı ele geçirmek üzere hamle
yapıyor. Kapı tarafına da havan topu düşmesi nedeniyle Türk askeri bölgede
durmayıp 1 km mesafedeki karakola çekilmiş durumda. Askerler zaman zaman zırhlı
araçlarla devriye geziyor. Askerlerin söylediği şu: “Kapıyı kameralarla
izliyoruz, gerekirse müdahale ederiz.”
Daimi
olarak asker bulunmadığı için kuzeyden Kobani’ye gelebilecek olası IŞİD
baskınlarına karşı Kobani’yle dayanışma sergileyen siviller sınır köylerinde
nöbet tutuyor. Nöbete katılanlardan biri “Sınır hattında TSK’nin kirpi
araçlarla devriye gezdiği yol var. IŞİD’in de bu yoldan kapıya gittiğini
sanıyorum” dedi.
POLİTAKA
MI İHMAL Mİ?
Bu
bilgiler ve iddialar ışığında bazı soruları sormak gerekiyor:
Saldırı
sırasında sınırdaki elektrikler neden kesildi? Bir karartma mı uygulandı?
Sınır
kapısını kameralarla gözetleyen asker olup bitenlere neden seyirci kaldı?
Sınırdaki YPG’liler “Türk askeri ile saldırıya geçen IŞİD’çılar arasında 10
metre bile yoktu” diyor. Bu doğru mu?
Kobani’deki
ateşin Türkiye’yi nasıl yakabileceği 6-7 Ekim olaylarında görüldüğü halde neden
böyle bir şeye göz yumuldu?
Söylendiği
gibi Etmenek IŞİD’in üssüne dönüştüyse devletin aldığı önlem nedir?
Eğer
Mürşitpınar’da olanlar ihmal değilse Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın
barış süreci yeniden rayına oturduğunu söylemesinin ardından barışı tehdit
edecek böylesi bir gelişmeye kim neden izin verdi?
Yoksa hala
“Kobani düşer, sonra uluslararası koalisyon IŞİD’i temizler, ardından tampon
bölge kurulur ve Türkiye’deki Suriyeli mülteciler Rojava’ya yerleştirilir,
böylece PYD-YPG’nin hâkimiyeti biter” düşü devam mı ediyor? ‘Hayır’ ise bunlar
kimin tasarrufu?
Aslında
yanıtları aşağı yukarı biliyoruz. Bölge sakinleri daha fazlasını biliyor.
Endişedir sordurtan, korkudur ülkenin ve bölgenin geleceğine dair…
fehim.tastekin@radikal.com.tr
No comments:
Post a Comment