Şehmus Diken
27 Aralık 2014
Katliamın üzerinden üç yıl geçti, tam 1096 gün. Çaresiz, sessiz, sahipsiz, sınırsız ve genç ölülerle geçen bin koca gün ve gece.
Geriye
dönüp baktığımızda Roboski’de yaşanan / yaşatılan felaketin üzerinden tam 1096
gün geçmiş oluyor. Ve ne acıdır ki hâla suskunluk sürüyor. Hâla “Operasyon
hatası” ifadesinden öteye geçilmiş değil.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin şimdiki “Milli Misak” sınırlarının doğu ve güneyinin öte
yakasındaki Irak, İran ve Suriye topraklarında yaşayanlarla, Türkiye’dekiler
aynı dili Kürtçe’yi konuşup, aynı kültüre mensup ve aidiyetleri de Kürt
oldukları halde; 90 sene evvel tecelli eden cumhuriyetle birlikte
birbirlerinden ayrı düşmek durumunda kalmışlar.
Telaffuz
edilen cumhuriyet modernitesi ne gündelik hayatta, ne de toplumsal refahta tecelli
edememiş / etmemiş. Feodal ruh olanca ağırlığıyla gücünü cumhuriyet boyunca
korumuş. Aslında korumaktan öte “korunması” için devlet ve iktidar gücüyle
gayret gösterilmiş.
“Sınır
ticareti” adı konulan bilumum “kaçakçılık” bütün asker sivil bürokrasinin
resmen değil ama bilinen ve gıyaben bilgisi dâhilinde, hatta halk telaffuzuyla
“hisseden pay almayla” bugüne dek süregelmiş.
Adı
kaçak çay, sigara, şeker, mazot gibi “masum” ürünlerin yanında; silah ve
uyuşturucu kaçakçılığında da farklı boyutlarda yıllar yılı yaşanmış,
yaşatılmış.
İki
denk yatak ve somya ile bölgeye gelen “kamu görevlisi subaşındakilerin”, birkaç
yıllık “doğu mecburi hizmeti” sonrasında “dünyalıklarını” sağlayarak batıya
avdet ettikleri çokça hikâye edilenlerden. Hatta hikâye ne kelime herkeslerin
malumu…
1943’teki
33 Kürt köylüsünün Mustafa Muğlalı Paşa tarafından Van’ın Özalp ilçesinde katli
ve tarihe “33 Kurşun ve Muğlalı Vakası” olarak geçmesi cumhuriyetin kara bir
lekesiydi.
Dördüncü
yılına girdiğimiz ve herkeslerin malumu olan tarihe not düşülecek bir başka
büyük katliam vicdanlarda derin yaralar açtı, açmayı sürdürüyor.
Çoğunluğu
genç, hatta çocuk ve aynı aileden, aynı köyden olan 34 Roboski’li Şırnak
köylüsü, kişi başına 30 ile 50 lira arasında kazanacakları bir bedel için yaptıkları
sınır ötesi “kaçakçılık” denilen aslında ticaretin bedelini resmi yetkililerin
ağzıyla “Operasyon Hatası” şeklinde parçalatılarak canlarıyla ödediler.
Şairin
kelamınca pasaporta ısınmamıştı içleri. Suni sınırın öte yakası da
kendilerinindi. İşte buydu katledilmelerine sebep suçları.
Katliamın
üzerinden üç yıl geçti, tam 1096 gün. Çaresiz, sessiz, sahipsiz, sınırsız ve
genç ölülerle geçen Bin koca gün ve gece.
Bu
utanç bu tuhaf ülkeye yeter de artar bile. Utancınla kirlen ve yunmadan
yıkanmadan öl ey muktedir. Bu ayıp sana yeter…
Lanet
olsun bu acıyı yaşatanlara / bu acıyı yaşamayı yoksul ve fukara halka reva
görenlere. (ŞD/EKN)
No comments:
Post a Comment