Serdar
Korucu 27.12.2014
Ankara
soykırımın 100. yıldönümüne bir kala Ermenilere taziye mesajı yayınladı ancak
"ortak acı" vurgusu vardı, soykırıma soykırım demedi. Türkiye'nin
IŞİD tarafından kaçırılan TIR şoförleri ve konsolosluk çalışanları geri döndü
fakat örgüt Der Zor'da Soykırım Anıtı'nı yıktı, Ezidilerin Şengal bölgesini
işgal etti, Kobani'ye saldırdı. Sokaklarda yine eylemler vardı ama Kobani
protestolarında 40'ın üzerinde can kaybı oldu. Gezi Olayları sırasında gaz
fişeğiyle vurulan Berkin Elvan ile cenazesi sonrasında çıkan olaylarda hayatını
kaybeden Burak Can Karamanoğlu'nun ölümü üzerinden acılar yarıştırıldı,
Elvan'ın acılı annesi meydanlarda yuhalatıldı. Yargı kararları bol bol
tartışıldı. Umut veren tahliyeler olsa da faillerin sokaklara dönmesi korkuttu,
bazı davalar yine yılan hikayesi olarak kaldı. Papa ve Ekümenik Patrik'in
buluşmasında birlik ve sevgi mesajları gelse de Türkiye acıları peşpeşe yaşadı,
maden faciaları ile sarsıldı, iş cinayetlerine tanık oldu, Suriyelilerin zorla
kamplara gönderilmesini seyretti, antisemitizmin sokaklara taşması alkışlandı, kadınların
erkekler tarafından öldürülmesine göz yumuldu. Yani 2014 hiç de "harika bir yıl" değildi.
Kilisesi
önce müze, sonra camiye çevrilen İznik’te tarihi keşif
Hıristiyanlıkla
ilgili önemli kararların alındığı 7. Konsül’ün 787 yılında toplandığı Ayasofya
Kilisesi’nin 6 Kasım 2011’de müzeden camiye dönüştürüldüğü İznik’te 27 Ocak’ta
bir kilise keşfedildi. İznik’te göl altında kalmış olan kilise, kıyının 20
metre açığında 1,5- 2 metre derinlikte bulundu. 1600 yıl önce Aziz Neophytos’un
adına inşa edilen bazilika, Amerika Arkeoloji Enstitüsü’nün tarafından ’2014
Yılının En Önemli 10 Keşfi’ arasında gösterildi.
Kimine
tahliye kimine ‘kaşından gözünden’ dolayı hapis
Türkiye’de
gözleri yargı kararlarına çeviren süreçse KCK davasında tutuklu olan BDP’li milletvekilleri
için Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararları ile başladı. Önce Gülser
Yıldırım ve İbrahim Ayhan ardındansa Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ile
Bağımsız Van Milletvekili Kemal Aktaş tahliye edildiler. 28 Haziran’daysa
tahliye edilen isim, milletvekilliği düşürülerek yerine AK Parti’den Oya
Eronat’ın mazbatasını aldığı, eski DEP Milletvekili Hatip Dicle oldu.
Ancak
2014’te tahliyeler kadar hapis kararları da gündemdeydi. Özellikle 30 Mart
yerel seçimlerinde BDP'den Diyarbakır'ın Lice ilçesi belediye başkanı seçilen
Rezan Zuğurli için alınan karar tartışma yarattı. 7 Mayıs’ta 4 yıl 2 ay hapis
cezasına çarptırılan Zuğurli için bilirkişi raporunda kaşlarının, gözlerinin ve
gözünün üst kısımlarının, burnunun, burun ile dudak arasındaki boşluğun, dudak
ve elmacık kemik yapılarının bir eylemciye benzemesi neden olarak
gösteriliyordu.
Pınar
Selek davasında da 2014’te dengeler değişmedi. 1998’de başlayan Mısır Çarşısı
davasında hakkında müebbet hapis cezası istenen Selek’in dava süreci bu yıl
boyunca da devam etti. Pınar Selek 19 Aralık’ta dördüncü kez beraat etse de
savcı bir kez daha karara itiraz etti.
Ağar’dan
‘faili meçhul’ ifadesi
1990'larda
işlenen faili meçhul cinayetlere ilişkin hakkında iki ayrı dava bulunan Eski
İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, Altındağ İlçe Nüfus Müdürü Abdulmecit Baskın'ın
1993'te öldürülmesine ve 1990'lı yıllarda işlenen 18 faili meçhul cinayetle
ilgili ifade verdi. Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 kişinin yargılandığı
davanın tutuklu tek sanığı olan, eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın'ın
tahliyesine ve Ağar’ın da aralarında bulunduğu bütün sanıkların duruşmalardan
vareste tutulmalarına karar verdi.
Uludere
de ‘takip’ edilemedi: TSK görevini yapmış
Şırnak’ın
Uludere (Qileban) ilçesi Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden Irak
sınırına geçtikten sonra dönmekte olan 17’si çocuk 34 kişinin sıfır noktasında
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu
öldürülmesi üzerine askeri mahkeme 7 Ocak’ta “takipsizlik” kararı verdi. Askeri
savcılık kararında “TSK personeli TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları
çerçevesinde kanunun emrini icra etmişlerdir” dedi.
Cezaevine
giren ilk eski Genelkurmay Başkanına tahliye
Türkiye
tarihinde sivil mahkeme tarafından yargılandıktan sonra cezaevine giren, Genelkurmay
Başkanlığı görevi yapmış olan ilk asker, Ergenekon davasında müebbet hapis
cezasına çarptırılan emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 2 yıl 2 ayını geçirdiği
Silivri Cezaevi'nden 7 Mart’ta tahliye oldu. Nedeni, Anayasa Mahkemesi'nin
"kişi hürriyeti ve güvenliğine ilişkin haklarının ihlal edildiği"ne
karar vermesiydi.
‘Büyük
abi’ Erhan Tuncel’e ve Zirve faillerine tahliye
6
Mart’ta Özel Yetkili Mahkemeleri tümüyle kaldıran 6526 sayılı kanunla, örgütlü
suçlarda azami tutukluluk süresi de beş yıla indirildi. Kararla tartışmalı bir
tahliye süreci başladı. Önce Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in
öldürülmesine ilişkin dava kapsamında tutuklu yargılanan Erhan Tuncel tahliye
edildi. İki gün sonraysa Zirve Yayınevi cinayetleriyle ilgili tutuklu yargılanan
failler Emre Günaydın, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Salih Gürler ve Abuzer
Yıldırım cezaevinden çıktı.
Çerkeslerden
Soçi’de olimpiyata tepki
2014’ün
ilk aylarında soykırım tartışmasını ülke gündemine taşıyan kesim Çerkesler
oldu. Nedeni ise 1,5 miyon Çerkes’in sürgününün başladığı Soçi’de Rusya’nın Kış
Olimpiyatları düzenlemesiydi. 7 Şubat’ta soykırım gölgesinde, karlar üzerinde
yapılan olimpiyatlara Türkiye’den Başbakan Erdoğan da katıldı.
Bir
babanın en acı yürüyüşü
6 Şubat’ta
karlar içindeki bir kare fotoğraf Türkiye’nin kanını dondurdu. Van’ın Gürpınar
ilçesine bağlı Yalınca köyü, Çeli mezrasında kar yolları kapatınca 1,5
yaşındaki Muharrem Taş’a yardım ulaşamadı. Babası sırtında 16 kilometre boyunca
oğlunun cansız bedeni taşıdı. Sağlık Bakanlığı sorumlulara disiplin cezaları
verdiğini açıkladı.
Bir
çocuk, bir genç öldü, Erdoğan acılı anneyi yuhalattı
Yaklaşık
bir ay sonra bir başka çocuğun ölümü gündemi değiştirdi. Gezi Parkı Olayları
sırasında gaz fişeği ile yaralanan ve 269 gündür komada uyutulan 15 yaşındaki
Berkin Elvan, 11 Mart’ta Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını
yitirdi. Elvan için 12 Mart’ta Okmeydanı Cemevi'nde tören düzenlendi,
Feriköy’de son yolculuğuna uğurlandı. Bu sırada çıkan gösterilerde Beyoğlu'nda
iki grup arasında çıkan silahlı kavgada 22 yaşındaki Burak Can Karamanoğlu
vurularak yaşamını yitirdi. Karamanoğlu'nun cenazesi, 14 Mart'ta Giresun'un
Alucra ilçesinin Karaağaç köyünde toprağa verildi. Aynı gün dönemin Başbakanı
Erdoğan Gaziantep’te miting düzenledi; eleştirilerinin hedefinde Berkin
Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan vardı. Erdoğan “Çok enteresan, annesi ‘Evladımın
katili başbakan’ diyor. Ben evlada sevgiyi, muhabbeti bilirim ama sizin
evladınızın mezarına karanfil ve demir bilyeler atışınızı pek anlamadım. O
demir bilyeleri niçin atıyordu mezarına? Neyin mesajını veriyorsun” dedi,
ardındansa kalabalık Berkin Elvan’ın annesini yuhaladı.
13
gün ‘twitter’ın ‘kökü kazındı’
Erdoğan’ın
20 Mart’ta Bursa’daki konuşmasındaysa hedef
‘twitter’ oldu: "Twitter mivitır hepsinin kökünü kazıyacağız".
Bu sözden bir gün sonra twitter'a erişim, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı’nca engellendi. Başbakan Erdoğan kararı desteklerken, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül twitter üzerinden “Sosyal medya platformlarının tamamen
kapatılması tasvip edilemez” mesajı verdi. 2 Nisan’da Anayasa Mahkemesi,
yapılan bireysel başvurular sonucu, “ifade özgürlüğünün ihlali” kararı verdi. Bir
gün sonra Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu twitter erişimine yönelik
engellemenin kaldırdı. Kullanıcılar, 13 gün sonra twitter hesaplarına girmeye
başladı.
Ses
kaydı Youtube’a düşünce..
Bir
başka sosyal medya yasağı ise aynı dönemde Youtube’a yönelikti. Nedeni 27
Mart’ta paylaşıma açılan, Ankara’daki Suriye’ye yönelik güvenlik toplantısına
ait ses kayıtlarıydı. Önce Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, haberler konusunda
yayın yasağı getirdi. Ardından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı idari kararla
siteye erişimi engelledi. Türkiye’nin yeniden Youtube’a girmesi ise 9 Nisan’da
Gölbaşı Asliye Ceza Mahkemesi’nin erişimi engellenme kararı ile oldu. İşin
ilginç yanı, Youtube’a erişim engeli kararı için 10 Nisan’da açıklama yapan
TİB’in ‘Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’ uyarınca idari
tedbir uygulandığını duyurmasıydı.
Kesab
saldırısında ‘kucak açan’ Türkiye propagandası
Ankara’nın
gündeminde IŞİD henüz sadece Süleyman Şah Karakolu için bir tehlike olarak
görülüp bunun için “stratejiler” konuşulurken, Suriye’de katliamlar devam
ediyordu. 23 Mart’ta Türkiye’nin hava sahasına yaklaşan Suriye uçağının
düşürüldüğü yer olan tarihi Ermeni kasabası Kesab, El Kaide bağlantılı
grupların saldırısına uğradı. Kesablı yaşlı Ermeniler, muhalifler tarafından
Türkiye’ye getirilirken şov malzemesi yapıldı. Gazete sütunları “Türkiye
Ermenilere kucak açtı” minvalinde haberlerle doldu.
Ankara’dan
‘ortak acı’ temalı taziye mesajı
Her
yıl 24 Nisan öncesinde olduğu gibi Ankara’da hummalı bir “Ermeni Soykırımı”
politikası hazırlığı vardı. 15 Nisan’da Başbakan Erdoğan, ABD Temsilciler
Meclisi Başkanı John Boehner ile görüşmesinde “1915’in ikili ilişkileri olumsuz
etkilemesine müsaade edilmemesi”ni istedi. Ankara tarafından şaşırtan adımsa
soykırım anmasından bir gün önce, 23 Nisan’da “Ulusal Egemenlik Bayramı”nda
geldi. Başbakanlık’tan yayınlanan 9 dildeki açıklamada, “Osmanlı İmparatorluğu
vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların
hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir”
deniliyor, “20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin
huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz"
ifadeleri kullanılıyordu. Türkiye Ermenileri Patriği, mesajla ilgili, "iletilen
taziyeyi sevgiyle kabul ediyoruz" değerlendirmesini yaptı. ABD, Erdoğan’ın
mesajını "tarihi" olarak niteleyerek, memnuniyetle karşıladı. Avrupa
Komisyonu da mesajdan memnuniyet duyduğunu açıkladı. Ancak açıklamanın “ortak
acı” vurgusunu ve soykırımı açıkça ifade etmemesini büyük eksik olarak görenler
de vardı. Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan, Ankara’nın tarihi açıklamasını
yeterli bulmadığını ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande da “Dinlenmesi
gereken bir söz. Ama yeterli değil. Gerçekte ne olup bittiğini de söylemek
gerekir” dedi.
Yeniden
Ermeni Kilisesi oldu
Kıbrıs’ta
Türk ve Rum toplumları arasındaki çatışmalar nedeniyle 1964 yılından beri
kullanılamayan Lefkoşa’daki Meryem Ana Ermeni Manastırı’nda 50 yıl sonra ilk
ayin 11 Mayıs’ta düzenlendi. Manastır, 2012’de Yakın Doğu Üniversitesi
tarafından Türkoloji Enstitüsü yapılmak istenmişti.
Gazir
halısı Beyaz saray’da
Ermeni
Soykırımı’nın simgesi olarak görülen, “Ermeni Yetim Halısı” olarak da bilinen
“Gazir Halısı”, Beyaz Saray Ziyaretçi Merkezi’nde 18 Kasım’da sergilenmeye
başladı. “ABD’ye Teşekkür: Yurt dışındaki Amerikan Cömertliğinin Minnettarlığı
Olarak Başkanlara Üç Hediye’ başlıklı sergi kapsamında yer alan “Gazir
Halısı”nın soykırımın 100. yılı olan 2015’ten önce halıyı sergilemesinin
Türkiye’ye mesaj olduğu yorumları yapılsa da açıklama panosunda soykırım
ifadesine yer verilmedi. Halıyı dokuyan yetimler “I. Dünya Savaşı sırasında
yetim kalanlar” diye nitelendi.
Suriyeliler
dışlandı, kamplara sürüldü
Türkiye’de
toplumsal şiddet 2014’te kendini sık sık gösterdi. Özellikle de Suriyelilere
karşı. Basında en büyük yankı bulan olaylar 8 Mayıs’ta Ankara’da Altındağ
Hacılar Mahallesi’ndeki mahalle kavgası ve 11 Ağustos’ta Antep’te bir
Suriyelinin ev sahibini öldürmesi ile başlayan gerilimdi. Hedef alınan,
saldırıya uğrayan, evleri dükkanları taşlanan Suriyeliler için sonuç hep aynı
oldu: Zorla şehir dışına çıkarıldılar, kamplara gönderildiler. Hatta bazen ille
de olay çıkmasına gerek kalmadı. 23 Aralık’ta Antalya’da Valilik 1500
Suriyeli’ye “şehri terk edin” tebligatı gönderdi.
16- Temmuz ayında Kahramanmaraş'ta toplanan
bir grup, ‘Suriyelileri İstemiyoruz’ eyleminin ardından Suriyelilere ait iş
yeri ve araçlarına zarar verdi.
Mülteciler
ölüme terk edildi
Mültecilerin
dramı denizlerde de sürdü. Kasım ayının başında Afgan mültecileri taşıyan
teknenin İstanbul Boğazı'nda alabora olması faciayla sonuçlandı. 6 kişi sağ
olarak kurtarıldı, 28 kişinin cansız bedenine ulaşıldı.
Ankara’ya
göre olağan maden faciaları
Türkiye,
tarihinin en büyük maden faciasını 13 Mayıs’ta yaşadı. Manisa'nın Soma
ilçesinin Eymez mevkiinde, Soma Kömürleri Yeraltı Kömür İşletmeleri'ne ait
kömür ocağında 15:10'da çıkan yangında yüzlerce işçi mahsur kaldı. 301 işçi
yaşamını yitirirken, 485 kişi kurtarıldı. Faciadan bir gün sonra kameralar
karşısına geçen Başbakan Erdoğan, “Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş
kazası denilen bir şey vardır” dedi ve ardından 1800’lerin sonu, 1900’lerin
başında meydana gelen dünya çapındaki maden facialarını 2014 Türkiye’sinde
yaşananla kıyasladı.
Ailelere
maddi yardım sözleri verilirken, Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığı gözaltına
alınan 36 kişiden 8'inin tutuklandığını, 8'inin serbest bırakıldığını, 9'unun
adli kontrol altına alındığı ve 11 şüphelinin de savcılık sorgusunun ardından
serbest bırakıldığını açıkladı.
Yaptırımların
sertleştirileceği, denetimlerin sıklaştırılacağı açıklansa da facialar devam
etti. 28 Ekim’de Karaman'ın Ermenek ilçesindeki bir maden ocağında 18 işçi
hayatını kaybetti. Hükümet onların da ailelerine Soma’da olduğu gibi yardım
edileceğini duyurdu.
Dünyanın Soma'da yaşanan faciayı
öğrendiği fotoğraflardan biri
‘İş
cinayetleri hız kesmedi
Madenlerin
dışında da işçiler yaşamlarını yitirdi. Şişli'de Torunlar inşaat şantiyesinde 8
Eylül’de meydana gelen asansör faciasında 10 işçi hayatını kaybetti. Mahkemeye
sevk edilen 6 şüpheliden 4'ü tutuklandı. 31 Ekim’deyse tarım işçilerinin
sorunlarını gündeme taşıyan kaza haberi Isparta'nın Yalvaç ilçesinden geldi.
Elma toplamaya giden işçileri taşıyan midibüsün şarampole devrilmesi sonucu 17
kişi yaşamını yitirdi, 28 kişi yaralandı.
İstanbul’da
yine ‘OHAL’ önlemleri
1
Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde yine
Taksim kapalıydı. Meydana yürümek isteyen gruplara polis müdahale etti.
İstanbul Valiliği, 142 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Olaylarda 90 kişi
yaralandı. Ankara Kızılay'da da polis müdahalesi vardı. 141 kişi gözaltına alındı. Gezi Parkı
Eylemlerinin ilk yıldönümünde de polis müdahalesi kaldığı yerden devam etti.
Tahliyelerde
sıra Balyoz davasında
18
Haziran’da Anayasa Mahkemesi, Balyoz Davası sanıklarının yaptığı 230 başvuruyu
birleştirdi; sanıkların dijital veriler ve sanık dinlenilmesiyle ilgili
konularda haklarının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Kararın
ardından aralarında MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan, eski 1. Ordu
Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli
Oramiral Özden Örnek, eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık
ve emekli Albay Dursun Çiçek'in de aralarında olduğu sanıklar cezaevlerinden
tahliye edildi.
Bir
içeride bir dışarıda: Hanefi Avcı
Yüksek
Mahkemenin verdiği kararlardan biri de Devrimci Karargah Örgütü’ne yardım
suçundan 15 yıl 4 ay 5 gün hapis cezası alan, Oda TV Davası kapsamında
yargılaması devam eden eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgiliydi. Avcı’nın
"tutukluluk gerekçeleri yetersiz olduğu için" haklarının ihlal
edildiğine karar verildi. 20 Haziran’da tahliye olan Avcı için 24 Aralık’ta
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise "Devrimci Karargah Örgütü" Davası'nda
verilen 5 yıl 17 ay 15 gün hapis cezasını onadı. Avcı’ya göre bu kararın ardında
Gülen cemaati vardı.
Papa
İstanbul’da Ekümenik Patrik ile buluştu
Katolik
ve Ortodoks dünyanın ayrıldığı 1054’ten sonra ilk kez, 1964 yılında Papa 6.
Paulus ve Ekümenik Patrik Athenagoras’ın Kudüs'te bir araya gelerek
kucaklaşmasının 50. yıldönümünde birlik mesajı verildi. Papa Francis ile
Ekümenik Patrik Bartholomeos Mayıs ayında Kudüs’te, Haziran’daysa Vatikan’da
bir araya geldi. 28 Kasım’da Türkiye’ye gelen Papa 29-30 Kasım’da İstanbul’a
gelerek Ekümenik Patrik ile görüştü. Yakınlıkları kiliselerin birliği için
önemli bir mesaj oldu. Papa’nın gelişi sırasında güvenlik önlemleri had
safhadaydı. Nedeni ise IŞİD’in her an bir saldırı düzenleyebilecek olmasıydı.
IŞİD’e
karşı Türkiye’nin ‘sessiz’ politikası
Ankara’nın
gündemine IŞİD’in önemli bir tehlike olarak gelmesi ise Haziran ayında oldu.
Musul’u ele geçiren IŞİD önce Türkiyeli 32 kamyoncuyu kaçırdı, ardından 11
Haziran’da Konsolosluğu bastı. 30 Haziran’da hilafet ilan ederek kendini “İslam
Devleti” olarak adlandıran örgüt, 3 Temmuz’da şoförleri 23 gün sonra serbest
bıraksa da konsolosluktakilerin özgürlüğüne kavuşması 20 Eylül’ü buldu. Ankara,
IŞİD’e karşı sert politika uygulayamamasının nedeni olarak örgütün elindeki
rehineleri işaret etse de, rehine krizi çözüldükten sonra pek bir şey değişmedi.
26 Eylül’de Erdoğan IŞİD’e karşı harekete geçmek için üç öneri getirdi: Uçuşa
yasak bölge, güvenli bölge, eğit-donat. Bu şartlar kabul edilmeyince Türkiye
IŞİD’e karşı aktif rol almadı. Hatta Ankara tarafından net ifadelerle
reddedilse de uluslararası basında sık sık IŞİD’e Türkiye’nin yardım ettiği,
petrol ticaretinin yapıldığı iddiaları yer aldı.
“IŞİD’e
Soykırım anıtını yıkma fikrini kim verdi?”
Ankara
ile IŞİD arasındaki yakınlık iddiaları sürerken, 21 Eylül’de Ermenilerin
“Auschwitz”i olarak bilinen Der Zor’da soykırım anıtı örgüt tarafından yıkıldı.
Bu saldırı sonrası akıllarda aynı soru vardı: IŞİD’e soykırım anıtını yıkma
fikrini kim vermişti?
Şengal
ve Kobane
Türkiye
sınırındaki gelişmeleri izlerken, IŞİD hem Suriye hem Irak topraklarında etki
alanını genişletmeyi sürdürdü. 3 Ağustos’ta Musul’un Araplar tarafından Sincar
denilen Ezidi yerleşimi Şengal bölgesi, IŞİD’in eline geçti. Binlerce Ezidi
dağlara kaçarak canlarını kurtarmaya çalıştı. Erkekler öldürüldü, kadınlar
kaçırılarak Musul’da satıldı. Ezidilerin büyük bölümü Irak Kürdistan’ının doğu
bölgelerine ve Türkiye’deki akrabalarının yanına sığındı.
18
Eylül’de IŞİD’in yeni hedefiyse Şam yönetiminin “Ayn El Arab” dediği Kobani
oldu. Türkiye’nin bölgedeki Kürtlere sınırını açmaması ülkede tansiyonu
yükseltti. İki gün sonra 20 Eylül’de Kobanililerin geçişine izin verildi.
Ekim
ayının başında Kobani’deki IŞİD kuşatmasının ilerlemesi Türkiye’de infial
yarattı. HDP’nin çağrısı ile başlayan 6-7 Ekim eylemleri yurt geneline yayıldı,
en az 40 kişi hayatını kaybetti. Olaylar sırasında en tartışmalı çıkışlardan
biri 10 Ağustos seçimiyle Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’ın, Gaziantep’teki “Şu
anda Ayn El-Arab da diğer adıyla Kobani de düştü, düşüyor” sözleriydi.
Askerler
kışlalarından çıkıp sokağa indi. 1992’de 38 kişinin öldüğü Nevruz olaylarının
ardından ilk kez geniş kapsamlı, 6 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 22 yıl
sonra gelen yasakla bölgede hayat durdu. Eylemlerin hız kesmesi ise 9 Ekim’de
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Öcalan ile kısa bir mesaj bağlantısı
kurduğunu açıklaması, provokasyon tehlikesini işaret ederek “bütün taraflara
telkin önerdiğini” belirtmesiydi.
Hükümet
tarafından çözüm sürecinde “kırılma” olarak nitelendirilen bu olaydan yaklaşık
20 gün sonra Irak Kürdistan’ından gelen Peşmergeler 28 Ekim’de Türkiye
toprakları üzerinden Kobani’ye geçti.
İsrail
operasyon düzenledi, Yahudiler hedef oldu
Ortadoğu’nun
bir başka savaşı da Türkiye’de yankılandı. 12 Haziran’da kaybolan 2’si çocuk 3
İsrailli’nin 1 Temmuz’da öldürüldüklerinin ortaya çıkması bölgede fitili
ateşledi. Önce 2 Temmuz’da bir Filistinli genç öldürüldü ardındansa İsrail 7
Temmuz’da hava, 17 Temmuz’da kara operasyonunu başlattı. 51 gün süren
operasyonda Filistin tarafında 2 bin 145 kişi yaşamını yitirdi. İsrail tarafında
3'ü sivil 67 kişi hayatını kaybetti, 83 sivil yaralandı. Operasyonlar üzerine
Türkiye’de İsrail temsilcilikleri kadar sinagoglar önünde de eylem yapıldı. 18
Temmuz’da İsrail Dışişleri Bakanlığı, elçilik ve konsolosluk personelleri ile
ailelerinden en kısa sürede Türkiye'yi terk etmelerini istedi.
Türkiye’de
antisemitizm dalgasını başlatan bir başka gelişmeyse, Yahudilerin kutsal mekanı
Süleyman Mabedi’nin kalıntılarının üzerine inşa edilen Müslümanların ilk
kıblesi Mescid-i Aksa içindeki Filistinlilere yönelik 5 Kasım’daki müdahale
oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Acaba sinagoglara karşı böyle bir barbarlık
yapılsa İsrail ne der?” sözlerinin ardından İstanbul’un en büyük sinagogu Neve
Şalom üç günde iki kez hedef alındı. Eylemler, sinagogun 11 yıl önce uğradığı
terör saldırısının yıl dönümüne günler kala düzenlendi.
‘İçindeki
büyük kin’le konuşan Edirne Valisi
21
Kasım’da Edirne Valisi Dursun Şahin ise bir adım daha ileri gitti, İsrail
politikaları nedeniyle Türkiye’deki Yahudilere yaptırım uygulama kararı aldı:
"Mescid-i Aksa’nın içinde savaş rüzgarları estiren, bizzat savaş tatbikatı
yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken, biz de onların
burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu.”
Türkiye Hahambaşılığı ve Türk Musevi Cemaati açıklamalarında "Bu tür bir
söylemin devletimizi temsil eden bir valimiz tarafından ifade edilmesinden
dolayı hicap duymaktayız" ifadelerini kullandı. Vali Şahin tepkiler
üzerine çark ederek binanın kullanım şekliyle ilgili kararın Vakıflar Genel
Müdürlüğüne ait olduğunu söyledi. Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem devreye
girdi, sinagogla ilgili tasarrufun kendilerinde olduğunu hatırlattı, Edirne
Büyük Sinagogu'nun ibadethane olacağını söyledi.
Srebrenitsa
Soykırımında Hollanda ‘kısmen’ suçlu bulundu
Bosna Hersek’in
Srebrenitsa kentinde işlenen soykırımda 8 bin Boşnak erkeğin öldürülmesinin
sorumluluğunu üstlenmesi için kurbanların yakınları tarafından açılan davada
Lahey Bölge Mahkemesi Hollanda'yı kısmen suçlu buldu. Bosna’daki savaş
sırasında BM'nin koruması altında olan Srebrenitsa, 11 Temmuz'da 1995 yılında
Sırp general Ratko Mladiç’in başında olduğu Sırp birliklerince işgal edilmiş,
BM bünyesinde görev yapan Hollandalı askerlere sığınan çok sayıda Boşnak
Hollandalı askerler tarafından Sırplar'a teslim edilmişti
‘Kadın
Kahkaha atmasın’
AK
Parti iktidarları döneminde “kürtaj”, “çocuk sayısı” gibi tartışmalı söylemlere
2014’te “kahkaha” da eklendi. 28 Temmuz’da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK
Parti Bursa İl Başkanlığı’nın bayramlaşma töreninde “iffet” konusunu açtı,
adeta “ahlak dersi” verdi: “İffet çok önemli. İffet sadece bir isim değil,
kadın için de bir süstür, iffet, erkek için de bir süstür. İffetli olacak erkek
de olacak, zampara olmayacak eşine bağlı olacak, çocuklarını sevecek. Kadınsa o
da iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha
atmayacak, bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak.”
‘Afedersiniz Rum’dan sonra Varan 2
12
Haziran 2011’deki seçimlerden iki gün önce, 10 Haziran’da katıldığı NTV canlı
yayınında kendisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çok sayıda kitap
bulunduğunu ifade ederek, “Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne
Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı.” diyen Erdoğan
bu kez benzeri bir çıkışı Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yaptı. 10
Ağustos seçimlerinden 5 gün önce, 5 Ağustos’ta yine NTV canlı yayınında
Erdoğan, “'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin
şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden, babamdan öğrendiğim Türküm. Herkes
istediği yöne çekiyor” dedi.
12.
Cumhurbaşkanı seçildiği 10 Ağustos gecesi ise yaptığı balkon konuşmasında ilk
kez Ermeni ve Rumları da Türkiye’nin kimlikleri arasında saydı: “Her birimiz bu
devletin sahipleriyiz. Müslüman, Hristiyan, Musevi, Süryani, Ezidi’den önce
Türkiyeli vardır. Alevi’den, Sünni’den önce Türkiyeli vardır. Türk, Kürt, Arap,
Laz, Gürcü, Boşnak, Çerkez, Roman, Pomak’tan önce, Rum, Ermeni’den önce
Türkiyeli vardır.”
Çarşı’ya
‘darbe’ davası
Erdoğan’ın
“darbe girişimi” olarak nitelediği Gezi Parkı olaylarıyla ilgili dava süreçleri
de devam etti. 11 Eylül’de Beşiktaş taraftar grubu Çarşı mensuplarının da
bulunduğu 35 kişi hakkında, “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen
engellemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi. 16 Aralık’taki ilk duruşmada
hakimin “Darbe yapmaya çalıştınız mı?” sorusuna sanıklardan Cem Yakışkan,
“Gücümüz olsa Beşiktaş'ı şampiyon yapardık” cevabını verdi.
AİHM’in
din dersi kararına ‘terör’lü fizik’li yanıt
15
Eylül’de AİHM, eğitimde zorunlu din ve ahlak kültürü derslerine karşı
Ankara’dan davacı olan 14 Türk vatandaşının 2011’de açtığı davayı karara
bağlayarak Türkiye’de zorunlu din dersi uygulamasına derhal son verilmesini
istedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise din dersini fizik ve kimya dersi ile
karşılaştırdı, “terör” ve “şiddet”in artabileceğini savundu: “Eğer zorunlu din
kültürü ve ahlak bilgisi dersleri olsun mu olmasın diye tartışılacaksa
uyuşturucu bağımlılığından neden şikayet ediliyor? Terörden, şiddetten,
ırkçılıktan, antisemitizmden, İslamofobi’den neden şikayet ediliyor?”
Başörtüsüne
özgürlük, Cemevine ayrımcılık
Zorunlu
din dersinden geri adım atılmazken eğitimde açılım başörtüsü ile devam etti. 23
Eylül’de Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öğrencilerin kılık ve kıyafetlerine
dair yönetmelikte yapılan değişikliğe ilişkin, “İmam hatip ortaokullarında
zaten uygulanıyordu. Dolayısıyla ortaokul ve liselerde... 5. sınıf itibarıyla
isteyen öğrenciler bu uygulamadan yararlanabilir" dedi. Yani başörtüsünün
önü açıldı. Yönetmelik 27 Eylül’de Resmi Gazete’de yayınlandı.
Alevilere
yönelik ayrımcılıksa AİHM’de mahkum edildi. Cem Vakfı’nın yaptığı başvuruyu
karara bağlayan mahkeme, Türkiye'nin cemevlerine ayrımcılık yaptığına hükmetti.
Erdoğan’ın
özgüven çıkışı: Küba’yı Müslümanlar keşfetti
Bir
başka eğitim konusuysa “özgüvenin artırılması gerektiği” çıkışı eşliğinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Kasım’da Latin Amerika Müslüman Dini Liderler
Zirvesi’ndeki sözleri ile tartışılmaya başlandı. “Kristof Kolomb'dan 300 yıl önce
Amerika’yı 1178'de Müslüman denizciler keşfetti.” diyen Erdoğan bir de cami
talebini iletti: “Kristof Kolomb'un anılarında Küba'nın bir dağında cami olduğu
söylenir. Ben bugün Kübalı kardeşimle de konuşurum o dağın tepesine bugünde bir
cami yakışır.”
Cumhurbaşkanı
kendisine yönelik eleştirilere öğretmenlere seslenerek yanıt verdi, tepkilerin
nedeninin öğrencilerin “özgüvenle” yetiştirilmemesine bağladı.
Osmanlıca
ve alkollü kokteyl
6
Aralık’ta eğitim alanında tartışma yaratan 19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu
toplandı. Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinin öğretim programları ve
ders çizelgelerinden "alkollü içki ve kokteyl hazırlama” dersinin
kaldırılması, staj amacıyla tesis ve kurumlara gönderilen öğrencilerin alkollü
içki servisi yapılan ya da alkollü içecek hazırlanan bölümlerde staj faaliyeti
yapmalarının kaldırılması, Liselerde Osmanlı Türkçesi dersinin, bütün liseler
yerine Anadolu imam hatip liselerinde zorunlu ders olması, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak
bilgisi dersinin konulması, ilkokul 1, 2. ve 3. sınıflar için hazırlanacak din
kültürü ve ahlak bilgisi dersi öğretim programlarında da “çoğulcu anlayışa” yer
verilmesi önerisi benimsendi.
Dersim’de
MHP gerilimi
29
Ağustos’ta Başbakanlık görevini alan Ahmet Davutoğlu’nun Dersim katliamını
Kerbela olayına benzetmesi ile başlayan tartışma MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin Tunceli’ye gitmesiyle sonuçlandı. Bahçeli, 28 Kasım’da Tunceli
Valiliğini ziyaret etti, “'Tunceli 81 vilayetimizden birisidir. Elazığ neyse
Tunceli odur. Hakkari neyse Ankara aynısıdır” dedi. Ancak programını yarıda
kesip Ankara’ya döndü.
38
Dink soruşturmasında sıra nihayet kamu görevlilerinde
17
Temmuz’da Anayasa Mahkemesi, Dink ailesinin, Hrant Dink cinayetiyle ilgili
yaptığı bireysel başvuruda “Etkili soruşturma yapılmadığı” gerekçesiyle
"ihlal" kararı verdi. Hrant Dink cinayetinde ihmali olduğu iddiasıyla
dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul Vali Yardımcısı
Ergun Güngör ile emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 9 kamu
görevlisi hakkında açılan soruşturmaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet
Başsavcıvekilliği’nce verilen takipsizlik kararı, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nce
6 Haziran'da kaldırıldı. Kamu görevlilerinin ihmali olduğu iddialarına yönelik
dosya ile devam eden soruşturma dosyası, tek soruşturma dosyası olarak
birleştirildi.
Savcılık,
bu soruşturma kapsamında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı
Sabri Uzun, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat
Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat
Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör,
dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet
Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı'nın
"şüpheli" sıfatıyla ifadelerine başvurdu.
Fail
Ogün Samast’tan tanıklık: korkuyordum
5
Aralık’taysa fail Ogün Samast "tanık" olarak dinlendi. Samast,
ifadesinde cinayetin dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek
tarafından bilindiğini savundu. Korkusunu yenerek ifade vermeye karar verdiğini
söyleyen Ogün Samast, "Ben Yasin'e ‘olay nasıl olacak?’ dedim. Yasin de bana
‘direkt olarak vuracaksın bu şekilde imzamız olacak. Otobüsten Trabzon'a
dönerken Samsun'dan seni alacaklar. Eğer burada alınırsan Ramazan müdür açığa
çıkar' dedi” diye konuştu. Dink cinayeti sanıklarından Yasin Hayal’in kendisine
anlattıklarından her şeyin polis tarafından ayarlandığını söyledi.
Aynı
süreçte, 12 Aralık’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faili meçhullerle ilgili
“paralel yapı” olarak adlandırdığı cemaati işaret etmesiyse akıllarda yeni soru
işaretleri yarattı: “Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının bir takım
kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını dahi bugünlerde
görüyoruz. Daha fazlası da çıkıyor. Zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı
şeyler de duyacaksınız"
Fethullah
Gülen’dense Erdoğan’a yanıt gecikmedi: “Şimdi kalkıp da ‘Faili meçhuller
arkasında da bunlar var! Falan filanlarla da bunlar anlaşıyor!’ demek suretiyle
bir kısım ölçüye, mizana, intizama gelmeyen, endazesiz iddialarda
bulunuyorlarsa, inanın topyekün insanlık karşısında kendilerini gülünç duruma
düşürüyorlar.”
Bir
Fuat Avni kehaneti daha : 14 Aralık operasyonu
Twitter’da
Fuat Avni hesabından paylaşılan mesajlarda hükümetin 17-25 Aralık
operasyonlarının rövanşı olarak 12 Aralık Cuma günü aralarında Zaman, Bugün ve
Taraf gazetelerinin Genel Yayın Yönetmenleri’nin de bulunduğu 150 gazetecinin
gözaltına alacağını ileri sürmesi tartışma yarattı. 12 Aralık’ta bir şey olmasa
da o operasyon daha küçük çapta 14 Aralık’ta düzenlendi. Samanyolu Yayın Grubu
Başkanı Hidayet Karaca ve Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı’nın
da aralarında bulunduğu 31 kişi gözaltı listesinde yer aldı. 19 Aralık’ta
Karaca ile emniyet görevlileri Tufan Ergüder, Ertan Erçıktı ve Mustafa
Kılıçaslan tutuklandı. Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasına
karar verildi.
O
paralara faiziyle iade
17-25
Aralık soruşturmaları da sene boyu gündemdeydi. 2013’ün 21 Aralık’ında
tutuklanan 14 kişi arasında yer alan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu
Barış Güler ile işadamı Rıza Sarraf, 28 Şubat’ta tahliye edilen 5 kişi arasındaydı.
17 Ekim’de 17 Aralık soruşturması ile ilgili takipsizlik kararı verildi. 23
Aralık’taysa operasyonda el konulan paralar faiziyle iade edildi. Soruşturmada
adları geçen dört eski Bakan hakkında kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu, Yüce
Divan oylamasıysa 5 Ocak Pazartesi gününe erteledi.
No comments:
Post a Comment