24
Aralık 2014
Bu
ülkede Mart 2013 yılında yaşanan katliamlardan sonra Müslüman ve Hristiyan
cemaatler arasında bir ayrım yaşandı. Binlerce insan hayatını kaybetti ve
yaklaşık bir milyon kişi de evlerini terk etmek zorunda kaldı. Şu anda ülkenin
ekonomisi durmuş durumda. Ölüm korkusundan dolayı tarım yapamayan çiftçiler
ürün yetiştiremediği için çocuklar gıdasız kalıyor ve hastalanıyor.
Ülkede
bulunan Seleka (müttefik) ve Anti- Malaka çeteleri arasında büyük bir savaş
ver. Her iki taraf da birbirlerini suçluyor. Ülke tam bir kaosun içinde.
Orta
Afrika Cumhuriyeti’ni yerle bir eden üçüncü iç savaştan bir yıl sonra başkent
Bangui’de hiç de kolay olmayan bir sessizlik hakim… Temmuz ayındaki ateşkes
anlaşmasına ve ülkedeki uluslararası askerlere rağmen gerilim hala sürüyor.
Sınır
Tanımayan Doktorlar ekibi Bangui’deki bir hastanede çalışmalarını titizlikle
devam ettiriyor.
Dr.
Marine Monet,Acil Müdahale Ekibi STD: ‘Bazen aynı anda iki üç hasta birden
gelir. Son zamanlarda ortalık sakin. Ancak buraya her gün pala ve kurşunla
yaralanmış hastalar gelir.’
Ancak
Mart 2013 yılında yapılan katliam ülkede açık yaralar bırakmış.
Michel
Djotodia önderliğindeki Seleka isyancıları ülkede bugüne kadar görülmemiş bir
mezalime yol açmış.
Çoğu
Hristiyan olan Anti- Balaka adlı milis kuvvetleri de şimdi Müslümanlara karşı
savaşıyor.
Korkunun
izleri hala silinmemiş.
Bu
karışıklık sebebiyle ülkede beş bin kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 800 bin
kişi de evlerini terk etmek zorunda kaldı. Müslümanlar şimdi ülkenin doğu
bölgesine çekilmiş. Gayri Müslimler ise başkentin batı kısmında yaşamını
sürdürüyor.
Başkent
Bangui Havalimanı yanında M’Poko adındaki yeri değiştirilmiş kampta,
karışıklığın en yoğun yaşandığı dönemde yaklaşık 100 bin bulunuyormuş. Buradaki
çoğu kişi göç etmiş ve sadece çok küçük bir kesim evlerine geri dönebilmiş.
Bangui’deki
gayri Müslim cemaat, Seleka adlı çetenin zorbalıklarından kaçmış.
Bertin
Botto, M’Poko Kampı Sorumlusu: ‘Evler yakılıp yıkıldı ve her şey yağmalandı. Şu
anda Mpoko kampındaki 20 bin mültecinin ne evi var ne de sığınacak bir
barınağı… Hiç bir şeyleri yok. Ülkede devam eden tehlike sebebiyle bu insanlar
evlerine dönemiyorlar.’
Ancak
M’Poko kampında endişeli bir bekleyiş var. Çünkü hükümet burayı taşımak
istiyor. Gıda yardımı bitmiş ve şartlar giderek ağırlaşıyor.
Sağlık
sorunları ise alarm veriyor. Sınır Tanımayan Doktorlar ekibi evlerinden uzak
bu
insanlara elindeki imkanlarla yardım ediyor.
Burada
Balaka karşıtı çeteler tarafından tehdit edilen yüzde 90’ı Müslüman bir halkla
karşılaşıyo. Seleka çetesi üyeleri tarafndan yeni bir katliam yapılmış.
Geri
kalan bu mülteciler ülkedeki Birleşmiş Milletler askerleri tarafından korunan
ender bölgelerden biri olan Minusca bölgesinde yaşıyorlar. Carnot şehrindeki
bir kilisede yaklaşık 600 Müslüman evlerine dönebilmek için bekliyorlar.
Saldırı
korkusuyla bu bölgeden fazla uzaklaşamıyorlar.
Carnot
şehri belediye başkanı cemaatlerin ileri gelenleri ve Balaka çetesi karşıtı
liderleri ile civarda sakinliği korumaya çalışıyor
Kilisenin
sadece 30, 40 metre ilerisinde Müslümanlara ait olan evler şu anda boşaltılmış.
Belediye başkanı bunu yağmacı ve kundakçılara karşı önlem amacıyla yaptıklarını
söylüyor.
Pierre
Dotoua, Carnot şehri Belediye Başkanı: ‘Bu evleri tutabilmek için dini liderler
ve konsey üyelerinin önderleri ile elimizden gelen her şeyi yaptık. Sahipleri
şu an orada olmasa da bu evler özel mülkiyete ait. Uzlaşma sağlanana kadar bu
yapıları koruyacağız.’
Ekonominin
yeniden normale dönmesi için beklenen uzun süreli barış süreci şu anda mümkün
gözükmüyor. Bu durum sağlık koşullarını daha önceden hiç bu kadar kötüye
götürmemiş.
Ülkenin
her bölgesinde olduğu gibi burada da Sınır Tanımayan Doktorlar ekibi yok edilen
sağlık sistemini ayakta tutmaya çabalıyor.
Sıtma,
AIDS ve solunum enfeksiyonları Carnot’daki hastanede her gün rastlanan
hastalıklar. Çocukların gıda ihtiyacı ise giderek artıyor.
Justin
Oladedji, Çocuk Doktoru STD: ‘Bu olaylar başladıktan sonra bize gelen hasta
sayısı azaldı. Çünkü aileler kaçıyorlar. Kimisi ormanda kimisi ise bir yerlerde
saklanıyor. Bu sebeple kimse tarlada yetişen ürünleri ile ilgilenemedi ve
çocuklar gıdasız kaldı. Ortalık yatıştığından beri daha çok hasta müracaat
etmeye başladı.’
Fakirlik,
daha çok elmas üretimine dayalı ülkenin maden zenginliği ile çelişiyor.
Uluslararası ambargo olmasına rağmen ülkenin elmasları alıcı buluyor. Ancak bu
durumdan sadece kaçakçılar rant sağlıyor.
Ülkeye
adeta orman kanunları hakim.
Batıdan
Kamerun sınırına giden yoldaki ticari ve insani yardım konvoyları düzenli
olarak yağmalanıyor.
Burada
ölümle yaşam pamuk ipliğine bağlı ve tıbbi ihtiyaçlar had safhada…
Michel
Bimako, Berbati Merkez Hastanesi STD örgütü Başkanı: ‘Bugünlerde insanlar
hastaneye daha çok geliyor çünkü ücretsiz hizmet veriyoruz. Önceden paralıydı
ve bu sebeple insanlar daha çok evde geleneksel yöntemlerle tedavi oluyordu.
Görüyorsunuz, şimdi çocuklar hastaneye daha çok geliyor. Ücretsiz olmasa
gelmezlerdi.’
Sınır
Tanımayan Doktorlar tüm şehre dağılmış sağlık merkezlerinde hizmet vermeye
devam ediyor. Burada, Potopoto mahallesinde olduğu gibi…
Burada
hasta sayısı azalmış. Çünkü Müslüman cemaati sürgün edilerek camileri ve evleri
yok edilmiş.
Seleka
çetesinin bu baskısı gayri Müslimlere yapılan katliamlara karşı bir cevap
niteliğinde… Sağlık merkezi müdürü eskisi gibi bir arada yaşamanın artık hayal
dahi edilemeyeceğini söylüyor.
Balaka
çetesine karşı olduğunu iddia eden grupla tanışıyoruz.
Başıboş
bu gençlerin gözleri alkol ve uyuşturu sebebiyle kaymış durumda…
Seleka
çetesinin işlediği suçların affedilemeyeceğini söylüyorlar.
Ortalık
bir anda kızışıyor.
-‘Onların
kafalarını böyle kesip doğrayacağım.’
-
‘Beni kimse tutamaz. Oraya gidip Müslümanların evlerini yıktım.’
-
‘Ölmek isteyen bize gelsin.’
-
‘Müslüman bulsam anında öldürürüm.’
Berberati
şehri kilisesine yaklaşık 350 Müslüman sığınmış. Kapıdan 200 metre uzağa
gitmeye cesaret edemiyorlar. Tehdit ediliyor ve çok sık saldırıya uğruyorlar.
Kilisenin
rahibi bu misafirleri sonuna kadar koruyacaklarını söylüyor.
Barışı
yeniden sağlamak çok zor bir iş…
Dennis
Kofi Agbenyadzi,Berbeti Kilisesi Rahibi: ‘Bu siyasi bir karmaşa. Onlar din
olgusunu kılıf olarak kullanıyor hepsi bu… Daha önceden bu toplumlar hiç
savaşmamıştı. Bu insanların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini istiyoruz.
Ancak bu mesajımız şu anda durumu kontrol altında tutanların kulağına ulaşmadı.
Bu bizi yaralıyor. Ancak cesaretimizi, evet cesaretimizi kaybetmeyeceğiz.’
Ortalığa
korku hakim.
Abdou
Raman buraya onunla tanışmamızdan birkaç gün önce gelmiş.
Aylarca
çalıların arasında saklandıktan sonra katliamın yapıldığı köyüne dönerken yolda
palalı saldırıya uğramış.
Korkusunun
ardında ümidini hala koruyor.
Abdou
Raman Danzouma, Kiliseye sığınan Müslüman mülteci: ‘Orta Afrika
Cumhuriyeti’ndeki biz Hristiyan ve Müslümanlar, hepimiz tek bir milletiz.
Aramıza fitne soktular. Hristiyan ve Müslümanlar aynı yerde yemek yer ve aynı
yerde yaşardı. Politikacılar yanlış yapıyorlar. Fakat bu durumu
düzeltebiliriz.’
No comments:
Post a Comment