olacağını
önseziyle anladığı
şeylerin
hepsi gözünün önünde
bir bir
gerçekleşiyordu.
Esrarlı
adam da Yakov Petroviç gibi
paltosunu,
şapkasını çıkarmadan
karyolanın
kenarına oturmuş,
gözlerini
kısarak hafifçe gülümsüyor,
Goladkin'e
dostça başını sallıyordu.
Goladkin
bağırmak istedi-sesi çıkmadı.
Bir şeyler
yapmak, karşı gelmek gereğini
anlıyor
ama yapamıyordu.
Saç}annın
başında dikleştiğini hissetti
ve olduğu
yerde kendini kaybetti.
Yol
arkadaşını tanımıştı:
Bu adam
kendisi, yani Yakov Petroviç
Goladkin'den
başkası değildi!
Başka bir
Goladkin olduğu halde
tıpkı onun
gibiydi, kısacası,
her
bakımdan onun eşiydi..."
No comments:
Post a Comment