Saturday, 6 December 2014

‘Türkiye’de herkesin can güvenliği tehdit altında’


Aralık 6, 2014

Kamuoyunda “İç güvenlik paketi” olarak bilinen ve polisin yetkilerinin arttırılmasını ön gören yasa tasarısı Meclis Alt Komisyon’da görüşülmeye devam ederken, Araştırmacı yazar Fikret Başkaya, paketin Türkiye’yi faşizme bir adım daha yaklaştıracağını söyledi. Araştırmacı Yazar Temel Demirer ise, AKP’nin otoriter rejimden çıkarak, totaliter rejime dönüştüğünü ifade ederek, “AKP dönemi, tekçi Kemalist rejimin ikinci restorasyon dönemidir” sözleriyle tasarıyı yorumladı.

Kamuoyunda “İç güvenlik paketi” olarak bilinen ve polisin yetkilerinin arttırılmasını ön gören yasa tasarısı Meclis Alt Komisyon’da görüşülmeye devam ediyor. Paket ile birlikte, molotof kokteyli silah sayılacak ve polise motolof bulunduranlara “öldürme” yetkisi verilecek. Eylemlerde yüzlerini kapatacak olan eylemciler de yakalanmaları durumunda cezalandırılacak. Pakete ilişkin DİHA’ya değerlendirmelerde bulunan Araştırmacı Yazar Temel Demirer, düzenleme ile Türkiye’de ve Kürdistan’da AKP eliyle yaşanan sürecin “olağanüstünün olağanlaştırılması” görülmesi gerektiğini belirterek, “Örneğin, makul şüpheli kavramının altında yatan gerçek bir öznelliktir. Bu öyle bir öznelliktir ki; sizi makul şüpheli görenin nasıl yorumladığı sizin hayatınıza mal olabilecek. Bu durumda çok açık söylüyorum, sizi vuran bir polisin, ‘Ben onu makul şüpheli olarak gördüm’ demesi yeterli olacaktır. Bu neye yol açacaktır? Basit bir yanıt verelim; ABD’nin Cleveland kentinde 12 yaşındaki bir çocuğun polis tarafından vurularak katledilmesinin ardında yatan gerçeklik şudur; onu katleden polis, ‘Çocuğun elindeki sandivici silah zannettim ve öldürdüm’ demiştir. Demek ki polisin sandivici silah olarak addetmesi makul bir şüphedir. Bu durumda, söz konusu tasarı yasallaştıktan sonra Türkiye’de her kesin can güvenliği tehdit altındadır” dedi.

Otoriter rejimden totaliter rejime

AKP diktatörlüğünün otoriter bir rejimden çıkarak, totaliter bir rejime, tekçiliğe dönüştüğünü vurgulayan Demirer, “Bugün Türkiye’de kendisine, ‘Cumhurbaşkanıyım’ diyen Recep Tayip Erdoğan hem Başbakan’dır, hem Dışişleri Bakanı’dır, hem ekonomiden sorumlu bakandır. Yani tekçiliğin simgesidir. Tekçiliğin, bu düzeyde dayatıldığı bir toplumda son hukuki düzenlemeler ya da güvenlik paketi denilen şeyin yasaya konulması bal gibi totaliter bir rejimi devreye sokmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. “Bugün AKP’nin uygulamalarıyla Mustafa Kemal’in buyrukçu uygulamaları, yukarıdan aşağıya topluma kendi öznel isteklerini dayatma açısından herhangi bir fark yoktur. AKP’ye ikinci Kemalist restorasyon girişimi demekte sakınca yoktur” diyen Demirer, dün “orduyu eleştirdiğini düşünen” AKP’nin bugün ordu savunuculuğuna soyunduğunu, ordu savunuculuğunun yanında ülke çapında bir polis devletini inşa ettiğini söyledi.

‘Bu rejimin genlerinde demokratikleşme yoktur’

Araştırmacı Yazar Fikret Başkaya ise, son zamanlarda sürekli olarak, “Türkiye demokratikleşti, demokratikleşiyor” denildiğini ve peş peşe paketlerin çıkarıldığını vurgulayarak, “Bu rejimin genlerinde demokratikleşme, özgürlük, eşitlik, adalet gibi kavramların yeri yok. Ne yapıyorlarsa rejime takviye için yapıyorlar. İnsanları aldatmak için bir takım kavramları sık sık piyasaya sunuyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Polis devletinin sürekli belli aralıklarla takviye edildiğine vurgu yapan Başkaya, “Açıkça, ‘Biz polis devletini tahkim ediyoruz’ demiyorlar” dedi. Akademisyenleri ve gazetecileri yaşanılanlara sessiz kalmakla eleştiren Başkaya, “Köpeksiz köyde değneksiz geziyorlar. Bu paket polis devleti yaratma paketidir. Polise geniş yetki vermeyi ön gören paket ile birlikte faşizmin tanımına uygun bir manzara çıkıyor ortaya. İstediği zaman seni vurur, tutuklar. Bu rejimin gidebileceği normal rota budur zaten” değerlendirmesinde bulundu.


Zeynep Kuriş / DİHA

No comments:

Post a Comment