Bugün 01.04.14
Roboskî Katliamının 738. günü . Ve görüyorum Küba’ya selamlar gönderiliyor
..Geziye saygılar.. Ve Sosyalisti Devrimci dostlar Dağlar mı dır sizi durduran
ROBOSKÎ’yi ve bu topraklardaki katliamları görmenizi engelleyen. Ah dağlar ,
dağlar çekilin aradan diyeceğim ama sizi çok seviyorum üzerinizdeki her
varlıkla …Kimi diyor Şırnex çok çirkin …Mekanları binalar ile değerlendiren bir
düşünce ile ..ve soruyorum o kişiye hiç Şırnex a gittin mi diye ve diyor ki ,
hayır “sadece internette gördüm” Sanal
alemde yaşayamazsınız buralara gelin ve soluyun buraların havasını …Çirkin olan
Cudi değil Şırnex değil kafalarımızın içindekilerdir …Tüm devrimcilere ve
Devrim yolunda ölenlere selam.
DOĞA İLE BÜTÜN OLMAK
Bugün yine Zeviya’ya (1994-94 Senesinde zorunlu göçe
maruz kalmış bir köy Roboski, Uludere /Qılaban, Şırnak’ta) gittik, keçiler için
yaprak kesmeye. Aileler imece usulü birlikte yaprak kesiyorlar kış için.
Erkekler yaprak keserken yemek ve dinlenmeden sonra kadınlar beriye geldik. Sohbet
ederek ve kopardığımız üzümleri yiyerek Beri yerine ulaştık (Beri: Keçi, koyun
ve ineklerin süt sağma işlemine deniyor yapan kişiye de Berivan deniyor) Ben henüz
sağmayı öğrenmediğim için Berivanların arkasında bulunan ağacın kıvrım olmuş
gövdesine oturarak onları izlemeye başladım. Keçiler toz bulutu içinde Şivan
eşliğinde tepelerden inmeye başladı.. Berivanlar taşların üzerine oturdular
kaplarını hazırladılar Çoban orada kısımdaki koltuk şeklindeki taşın üzerine
oturup herkesin keçisini bağırarak göndermeye başladı ritmik bir sesle. Bazen
komşusunun keçisini sağıyor ve sağdıkları sütü komşunun bidonuna huni ile aktarıyor
kimsenin hakkı kimseye geçmiyordu. Keçiler o güzel gözleri ile bakıyorlar
bazıları hızla aralıktan geçmeye çalışırken sahipleri küçük bir çığlık atıp
keçiyi bacaklarından boynuzlarından yakalamaya çalışıyorlar. ben çenemi
gopalime dayayıp bu ritüeli büyük bir huzur ile izledim. Kendimi şu an büyük
bir şehirde düşünemiyordum.. Rengarenk keçiler, siyahından, beyazına, grisinden
kızılına o güzel keçiler... Güzel kıvrımlı boynuzları ile bazen birbirlerini
tosluyorlar ve süt sıraları bitince memelerinden damlayan süt damlaları ile
sağa sola dağılıp ya bir kaya üzerine yayılıp ya da suyun kenarına oturup
sakinleşiyorlar.. Tüm günün yorgunluğu akıyordu üzerlerinden.
Berivanlar
üzerlerine vurdukça keçilerden toz bir entiti gibi uçuşuyordu. Keçilere
dokunmak şansını elde etmek ne kadar özel bir şey diye düşündüm. Çevremizde
olan varlıkların kaç tanesine dokunup bu denli doğa ile bütünleşiyoruz büyük
şehirlerde. Daha sonra bu süt yoğurt ve peynir olarak bize dönüyor …ve baharı
düşündüm ..yeni oğlaklar gelecek ve yaşlanan keçilerin yerini zamanla
alacaklar. Doğanın döngüsü adım adım oluşuyor bizde bir öğrensek ona uymayı
..cebimden çıkarıp Cahide’nin bana verdiği küçük salatalığı yedim , sonbahardan
sonra artık yazı bekleyecektim tekrar yemek için .Mevsiminde yetişeni yemek
bile doğa ile bütünleşmenin bir parçası diye düşündüm ..Keçiler yavaş görünse
de Berivanların koridorundan geçti ve süt sağma bitti ve hepimiz bizim için
küçük olan minibüse doluşarak geçici köy denilen Şantiye mahallesine geri
döndük…devam edecek*
Meral Geylani
No comments:
Post a Comment