Tuesday, 9 December 2014

MERAL GEYLANİ: PEACE FOR ROBOSKÎ PEACE FOR EARTH PEACE FOR EVERYONE & FOR EVERYTHİNG


Bugün 01.04.14 Roboskî Katliamının 738. günü . Ve görüyorum Küba’ya selamlar gönderiliyor ..Geziye saygılar.. Ve Sosyalisti Devrimci dostlar Dağlar mı dır sizi durduran ROBOSKÎ’yi ve bu topraklardaki katliamları görmenizi engelleyen. Ah dağlar , dağlar çekilin aradan diyeceğim ama sizi çok seviyorum üzerinizdeki her varlıkla …Kimi diyor Şırnex çok çirkin …Mekanları binalar ile değerlendiren bir düşünce ile ..ve soruyorum o kişiye hiç Şırnex a gittin mi diye ve diyor ki , hayır “sadece internette gördüm”  Sanal alemde yaşayamazsınız buralara gelin ve soluyun buraların havasını …Çirkin olan Cudi değil Şırnex değil kafalarımızın içindekilerdir …Tüm devrimcilere ve Devrim yolunda ölenlere selam.



DOĞA İLE BÜTÜN OLMAK

Bugün yine Zeviya’ya (1994-94 Senesinde zorunlu göçe maruz kalmış bir köy Roboski, Uludere /Qılaban, Şırnak’ta) gittik, keçiler için yaprak kesmeye. Aileler imece usulü birlikte yaprak kesiyorlar kış için. Erkekler yaprak keserken yemek ve dinlenmeden sonra kadınlar beriye geldik. Sohbet ederek ve kopardığımız üzümleri yiyerek Beri yerine ulaştık (Beri: Keçi, koyun ve ineklerin süt sağma işlemine deniyor yapan kişiye de Berivan deniyor) Ben henüz sağmayı öğrenmediğim için Berivanların arkasında bulunan ağacın kıvrım olmuş gövdesine oturarak onları izlemeye başladım. Keçiler toz bulutu içinde Şivan eşliğinde tepelerden inmeye başladı.. Berivanlar taşların üzerine oturdular kaplarını hazırladılar Çoban orada kısımdaki koltuk şeklindeki taşın üzerine oturup herkesin keçisini bağırarak göndermeye başladı ritmik bir sesle. Bazen komşusunun keçisini sağıyor ve sağdıkları sütü komşunun bidonuna huni ile aktarıyor kimsenin hakkı kimseye geçmiyordu. Keçiler o güzel gözleri ile bakıyorlar bazıları hızla aralıktan geçmeye çalışırken sahipleri küçük bir çığlık atıp keçiyi bacaklarından boynuzlarından yakalamaya çalışıyorlar. ben çenemi gopalime dayayıp bu ritüeli büyük bir huzur ile izledim. Kendimi şu an büyük bir şehirde düşünemiyordum.. Rengarenk keçiler, siyahından, beyazına, grisinden kızılına o güzel keçiler... Güzel kıvrımlı boynuzları ile bazen birbirlerini tosluyorlar ve süt sıraları bitince memelerinden damlayan süt damlaları ile sağa sola dağılıp ya bir kaya üzerine yayılıp ya da suyun kenarına oturup sakinleşiyorlar.. Tüm günün yorgunluğu akıyordu üzerlerinden. 


Berivanlar üzerlerine vurdukça keçilerden toz bir entiti gibi uçuşuyordu. Keçilere dokunmak şansını elde etmek ne kadar özel bir şey diye düşündüm. Çevremizde olan varlıkların kaç tanesine dokunup bu denli doğa ile bütünleşiyoruz büyük şehirlerde. Daha sonra bu süt yoğurt ve peynir olarak bize dönüyor …ve baharı düşündüm ..yeni oğlaklar gelecek ve yaşlanan keçilerin yerini zamanla alacaklar. Doğanın döngüsü adım adım oluşuyor bizde bir öğrensek ona uymayı ..cebimden çıkarıp Cahide’nin bana verdiği küçük salatalığı yedim , sonbahardan sonra artık yazı bekleyecektim tekrar yemek için .Mevsiminde yetişeni yemek bile doğa ile bütünleşmenin bir parçası diye düşündüm ..Keçiler yavaş görünse de Berivanların koridorundan geçti ve süt sağma bitti ve hepimiz bizim için küçük olan minibüse doluşarak geçici köy denilen Şantiye mahallesine geri döndük…devam edecek* 

Meral Geylani

No comments:

Post a Comment