Sunday 4 January 2015

“Nostalghia (detay) / Andrey Tarkovsky”

Düşçülerin ‘uzuv hafızası’ dedikleri bir şey vardır;

“Uyandığım zamanlar, zihnim nerede olduğumu anlayabilmek için boş yere çırpınır, nesneler, ülkeler, yıllar, her şey etrafımdaki karanlığın içinde döner dururdu. Kıpırdayamayacak kadar uyuşmuş olan bedenim, yorgunluğunun aldığı şekilden yola çıkarak uzuvlarının konumunu saptamaya çalışır, buna göre, duvarın yönünü, eşyaların yerlerini anlamaya, içinde bulunduğu odayı yeniden oluşturmaya, isimlendirmeye çabalardı.

Bedenimin hafızası, kaburgalarının, dizlerinin, omuzlarının hafızası, yatmış olduğu birçok odayı art arda sunardı kendisine. Bu arada, hayal edilen odanın şekline bağlı olarak yer değiştiren görünmez duvarlar, zifirî karanlıkta fırıldak gibi dönerdi. Zamanların ve şekillerin eşiğinde duraksayan zihnim, henüz ayrıntıları yan yana getirip odayı tanıyamamışken, bedenim, tek tek her odayla ilgili olarak, yatağın türünü, kapıların yerini, pencerelerin ışık alma durumunu, bir koridor olup olmadığını, ayrıca o odada uykuya dalarken aklımdan geçen ve uyandığımda tekrar aklıma gelen düşünceleri hatırlardı.”

“Swann’ların Tarafı / Marcel Proust” s.12
“Öte yandan, doğduğumuz ev, anıların ötesinde, fiziksel olarak içimize kaydedilmiştir. Bir organik alışkanlıklar öbeğidir. Aradan yirmi yıl bile geçmiş olsa, bilmediğimiz onca merdiveni çıkmış da olsak, çıktığımız ‘ilk merdiven’in tepkelerine yeniden kavuşuruz, ötekilerden biraz daha yüksek olan o basamağa eskiden olduğu gibi yine takılmayız. Evin varlığı da bize, bizim varlığımıza sadık kalarak tümüyle açılır. Gıcırdayan kapıyı aynı el hareketiyle iteriz, uzaktaki tavan arasına ışığı yakmadan gideriz. En küçük kapı mandalına bile elimizle koymuş gibi ulaşırız.
Daha sonra peşpeşe yaşadığımız evler, hareketlerimizi sıradanlaştırmıştı kuşkusuz. Ama yıllarca uzak kaldıktan, bir sürü serüven yaşadıktan sonra o eski eve yeniden girersek, en ince hareketlerin, o ilk hareketlerin içimizde capcanlı, hep kusursuz kaldığını görmek çok şaşırtır bizi. Sonuçta, doğduğumuz ev içimize, çeşitli oturma işlevlerinin hiyerarşisini kazımıştır. Biz, o evin oturma işlevlerinin diyagramıyız; bütün öteki evler de, temel bir izleğin çeşitlemelerinden başka şey değil. Alışkanlık sözcüğü, o unutulmaz evi hiç unutmayan bedenimizin bu tutkulu bağını dile getiremeyecek kadar yıpranmış bir sözcüktür.”

“Uzamın Poetikası / Gaston Bachelard” s.51

 Kaynakça:
“Marcel Proust, Swann’ların Tarafı, çev. Roza Hakmen, Yapı Kredi Yayınları, 2003”
“Gaston Bachelard, Uzamın Poetikası, çev. Alp Tümertekin, İthaki Yayınları, 2008″
“Andrey Tarkovsky, Nostalghia”

No comments:

Post a Comment