Toplumsal
olaylarda kullanımındaki yaygınlık, özensizlik -ve hatta kasıt- ağır
yaralanmalara ve ölümlere yol açmış olmasına rağmen, kolluk güçlerinin son
derece keyfi bir şekilde ilk seçenek olarak kullandığı biber gazı ne yazık ki
herkesin her an maruz kalabileceği bir ‘ateşli silah’ olarak da kullanılıyor.
Evde, okulda, işyerinde, hastanede, sokaklarda, parklarda; nerede, hangi
durumda ve ne yapıyor olduğumuzdan bağımsız olarak bu silahın bir şekilde
hedefi olabiliyoruz.
Son
yıllarda bu silahın böylesine sorumsuz ve keyfi kullanımının bedelini en ağır
ödeyenler de maalesef çocuklar.
Geçtiğimiz
11 Ocak’ta İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ‘Biber Gazı Yasaklansın
Tıbbi Sempozyumu’ düzenlendi. Başkanlığını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs
Hastalıkları Anabilimdalı’ndan Prof. Dr. Tunçalp Demir’in, sekreterliğini de
Dr. Ali Çerkezoğlu’nun yaptığı sempozyuma katılan uzmanlar, ölümcül sonuçlara
yol açabilen biber gazının yasaklanmasını istedi.
Prof
Dr. Tunçalp Demir ile, ülkemizde biber gazının aşırı, sorumsuz ve kasıtlı
kullanımının yol açtığı sağlık sorunlarını, organ kayıplarını, ölümleri ve buna
bağlı olarak Türk Tabibler Birliği ve Biber Gazı Yasaklansın İnsiyatifi’nin
çalışmalarını -biber gazına maruz kaldığımızda yapmamız gerekenler de dahil
olmak üzere- T24 için konuştuk:
Biber
gazı nedir? Ne zamandan beri kullanılmakta?
Halk
arasında biber gazı olarak bilinen ve tüm dünyada güvenlik güçleri tarafından,
kitlesel ayaklanmaları ya da gösteri yapan kitleleri kontrol altına almak
amacıyla yaygın olarak kullanılan ‘göz yaşartıcı gaz’ olarak bilinen
engelleyici ve genel iritan özelliği olan kimyasal maddelerdir.
En
sık kullanılan üç formu OC, CS ve CN’dir.
Ülkemizde en çok OC ve CS kullanılmaktadır.
CN
(kloroasetofenon) ilk kez 1871’de Almanlar tarafından üretilmiş ve birinci
dünya savaşında kullanılmıştır.
CS
(kloro bezalmalononnitril) 1928 yılında Amerikalı iki kimyager tarafından
üretilmiş ve bu nedenle onların isimlerin baş harfleri olan CS (Corson ve
Stoughton) olarak adlandırılmıştır. 1950’lerden sonra silah olarak kullanılmaya
başlanmıştır.
OC
(Oleoresincapsicum-biber gazı) bir çeşit biber olan Capsicum meyvelerinden
ekstrakte edilmiş ve 1973 yılında üretime geçilmiştir.
Biber
gazının sağlık üzerine etkileri neler?
Göz
yaşartıcı gazların sağlık üzerine olan
etkilerini kabaca üç bölümde inceleyebiliriz.
A)
Gazların doğrudan sağlık üzerine toksik etkileri.
B)
Gazın yarattığı panik etkisiyle meydana gelen travmalar.
C)
Gaz kanisterlerinin (gazı içinde barındıran düzenek) ateşli silah gibi kullanılması
sonucu oluşan travmatik etkiler.
Ancak,
kullanılan gösteri kontrol aracının cinsi, kimyasal özellikleri, maruz
kalınan/temas edilen süre, mesafe, temas eden kişinin yaş, cinsiyet, sağlık
durumu v.s. gibi özellikler oluşacak etkiyi çeşitli yönlerden değiştirebilir. Çocuklar, yaşlılar ve hamileler üzerindeki
etkisi çok daha travmatik olabilir.
A
grubunda ‘doğrudan sağlık üzerine etkileri’ en sık göz, deri ve solunum
sisteminde görülmekte. Bunlara bağlı olarak, gözlerde kızarma, kaşıntı, ağrı,
batma, gözyaşında artma, geçici körlük, ışık duyarlılığında artış, ciltte
kızarıklık, su toplama, tahriş, alerjik reaksiyon, ikinci/üçüncü derece
yanıklar, ağız, burun ve boğazda yanma, öksürük, hapşırma, burun akıntısı,
boğulma hissi, nefes almada zorluk,
bronş spazmı (özellikle astım, KOAH gibi altta yatan solunum sistemi
hastalığı olanlarda ölümle sonuçlanan ciddi krizlere neden olabilir), akciğer
ödemi (öldürücü olabilir), midede yanma, bulantı, kusma, diyare, kan basıncında
oynamalar, kalp yetmezliği, motor kontrol kaybı görülebilir…
Ülkemizde
Çayan Birben, Metin Lokumcu vakalarında olduğu gibi doğrudan biber gazı
maruziyetine bağlı ölümler meydana geldiği bilinmektedir.
B
grubu etkilenimde, kalabalık kitlelerin ortasına atılmasıyla oluşan panik ve
izdiham sonucu ölüme varan travmalar oluşabilmektedir.
C
grubu ise bizim ülkemizde son yıllarda sıkça karşılaştığımız, bu kimyasal
silahların aynı zamanda ateşli silahlar olarak da kullanılıyor olması. Kullanım
kılavuzlarında, doğrudan insan bedeninin hedef alınmaması ve 45 derecelik açı
ile kullanılması önerilmesine karşın son olaylarda gaz kanisterlerinin doğrudan
hedef gözeterek insanların üzerine atıldığı ve buna bağlı olarak, ölümle
sonuçlanan kafa travmalarına neden olabilmekte (Berkin Elvan olayı gibi), bunun
yanı sıra göz kayıpları, kemik kırıkları ve batın yaralanmaları çok sık meydana
gelmekte.
Gezi
protestolarını takiben gaz kapsüllerinin üzerinde yazan “direkt olarak
insanların üzerine atış yapmayınız,” uyarısının “3 metreden yakın mesafeden
direkt olarak insanların üzerine ateş etmeyiniz” ve “yakın mesafede hedeflerin
alt uzuvlarına doğrultarak atış yapabilirsiniz” şeklinde değiştirildiğine tanık
olduk. Bu kadar keyfi hareket edebilmenin koşulları ve sonuçları neler?
Söylediğim
gibi, bu kimyasal silahların kullanım koşulları dışında bir de ‘doğrudan hedef
gözeterek’ ateşli silah olarak kullanılmasının sonuçları var ki çok vahim. Daha
dün Şırnak Silopi'de, 14 yaşındaki bir
çocuğun askerlerce sıkılan gaz bombası fişeğinin başına isabet etmesi sonucu
ağır yaralandığı haberi düştü önümüze. Kaldı ki ‘hedeflerin alt uzuvlarına
doğrultarak atış yapabilirsiniz’ ibaresinin sonuçları da ölümcül olabilir,
ciddi organ hasarlarına, kalıcı sakatlanmalara yol açabilir. Bu tip maddeler
kullanım şekline, dozuna, amacına uyulmaması halinde zehirdir, ölümcül silahtır.
Üretici
firma, satın alan ülke ne talep ediliyorsa onu yazıyor üzerine. Biber gazının
ülkemizde kullanılması artık uluslararası kurallara uygun caydırıcılık vasfını
yitirmiş tüm yönleri ile halk için ciddi bir tehdit unsuru olan hem bir
kimyasal silah hem de ateşli silah vasfına dönüşmüştür.
Geçen
Haziran ayında Adana'da, sokak ortasında kafası parçalanarak öldürülen 15
yaşındaki İbrahim Aras’ın da polisin attığı biber gazı kapsülü ile öldüğü iddia
edilmişti?
İbrahim
Aras’ın ölüm şekli de buna benzer diğer vakalar gibi henüz aydınlatılamadı -ya
da karartıldı diyebiliriz- o yüzden bunun doğruluğunu teyit edemiyoruz.
Hatırladığım kadarı ile adli tıp raporunda da “ölümüne ne tür bir cismin neden
olduğunun ayırt edilemediği” ifadesi vardı. Ancak biber gazının ateşli silah
gibi kullanılması sonucu kanistere bağlı ölümler, biber gazı’nın ölümcül bir
kimyasal silah olmasının yanı sıra öldürücü bir ateşli silah olarak da kabul
edilmesi gerektiğinin en önemli göstergesi.
2012
Nisan ayında TTB, dönemin İçişleri
Bakanı İdris Naim Şahin'in "biber gazlarının insan sağlığı üzerinde kalıcı
bir etki bırakmadığı" yönündeki sözleriyle ilgili olarak yaptığı
açıklamada, “Kaygılıyız; İçişleri Bakanı’nın bir hukukçu olarak “insan sağlığı” hakkında görüşlerine bakılırsa;
“kalıcı etki” konusunu anlamamıştır. Sayın Bakan; Bilinen isimler olarak;
Hatice İdin, İbrahim Sevindik, Musa Dağ, Mehmet Uytun, Hacı Zengin, Kazım
Şeker, Metin Lokumcu… ‘kalıcı’ olarak ölmüşlerdir. Biber gazları kimyasal
silahlardır. Hiçbir durumda kullanılmaması gerekir,” diye bir açıklama
yapmıştı. Buna rağmen Gezi protestoları döneminde ‘biber gazı’ kullanımı
inanılmaz boyutlardaydı?
Biber
gazının, 2007’den bu yana Türkiye’de doğrudan ya da dolaylı olarak birçok
kişinin ölümüne sebep olduğunu biliyoruz ki bunlar ulusal ve uluslararası
basında yer aldı.
Hükümet
yetkilileri tarafından yapılan ‘biber gazı zararasızdır’ ya da ‘biber gazı
organiktir’ türünden açıklamalar gerçekçi değildir. Biber gazı ölümcüldür.
Kimyasal bir silahtır.
Metin
Lokumcu, Çayan Birben olayları doğrudan
biber gazı maruziyetine bağlı ölümlere örnektir. Metin Lokumcu olayı konusunda
TTB’nin oluşturduğu bilimsel heyet ölümün biber gazı ile ilişkili olduğuna dair
bilimsel rapor hazırlamıştır ve ardından adli tıp raporu da ölümün biber gazı
ile ilişkili olduğunu bildirmiştir.
Peki
ulusal/uluslararası yasal sınırlamalar, sözleşmeler yok mu?
Öncelikle,
toplumsal yaşama, birey olarak insana, maruz bıraktığı hayvan ve bitkilere
ölümcül zararları olan bu maddelerin kullanımı tüm yasa ve anayasalardan üstün
olan ‘yaşamı tüm bileşenleri ile koruma’ ilkesine aykırıdır.
Bunun
yanı sıra Anayasa'nın 56. maddesi uyarınca; “Devlet, herkesin hayatını, beden
ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür,” maddesi ve yine
20312 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen
Avrupa Sosyal Şartının II. Bölümünün 11. maddesine göre de taraf devletler;
"sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere
gerekli önlemleri almayı ve sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri
olabildiğince ortadan kaldırmayı" taahhüt etmiş bulunmaktadır.
1966
yılında 90 ülke biber gazının yasaklanması için Birleşmiş Milletler'de imza
vermiştir. 1997'de Türkiye'nin imza koyduğu 'Kimyasal Silahlar Konvansiyonu'na
göre; Bu tür ajanların, kapalı yerlerde kullanılması halinde veya yakın
mesafeden kullanılması halinde veya bir topluluğa çok yoğun olarak kullanılması
halinde ‘kimyasal silah’ olacağı söylenmektedir.
1969
yılında, seksen ülke, Cenevre Protokolü’nde yasaklanan kimyasal silahlar
arasında gaz bombalarının da yer almasını talep etmiştir. Toksik potansiyelleri
hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu ve hiçbir durumda kullanımına
izin verilmemesi gerektiğini belirtmişlerdir. Bununla birlikte gaz bombaları
ABD, İngiltere, İrlanda, Vietnam, Filipinler, Şili, Panama, Güney Kore, Gazze,
Israil, Irak, Türkiye, Mısır gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılmakta.
Ancak
bu yaygın kullanım karşısında hemen her ülkenin insan hakları ve sağlık
örgütleri bu gazın kullanımını sınırlama ya da yasaklama yönünde ulusal ve
uluslararası bağlayıcı sözleşmeler oluşturma çabası içindeler.
Bizim,
10 Ocak’ta gerçekleştirdiğimiz ‘Biber Gazı Yasaklansın Tıbbi Sempozyumu”nda yer
alan, avukat Senem Doğanoğlu’nun “Biber
gazı kullanımı ve ulusal-uluslararası hukuk” sunumundan da anlıyoruz ki:
Uluslararası
insancıl hukuk sistemi içinde; Cenevre Protokolü, Konvansiyonel Silahlar
Sözleşmesi, Biyolojik Silah Sözleşmesi ve Kimyasal Silah Sözleşmesinin, temel
Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmeleri olarak ‘güç -ve silah- kullanımının’
sınırlarını çizmektedir. Konumuz açısından ise Kimyasal Silah Sözleşmesinin
kimyasal silahların geliştirilmesini, üretimini, stoklanmasını ve kullanımını
yasakladığının altını çizmek gerekmektedir. Sözleşme, zehirli kimyasal
maddeleri; “insanlar ve hayvanlarda ölüme, daimi hasara ya da geçici olarak
etkisiz hale gelmelerine neden olacak herhangi bir kimyasal madde” olarak
tanımlamaktadır. Sözleşme gereği, ‘iç ayaklanma’ olarak tarif edilen durumlarda
kullanılan kontrol ajanları da, “maruz kaldıktan kısa bir süre sonra ortadan
kaybolan, duyusal tahribat veya güçsüz kılıcı fiziksel etkileri süratle meydana
getirebilen herhangi bir kimyasal madde” olarak tanımlanmaktadır.
AİHM,
biber gazı ve göz yaşartıcı kimyasalları, kolluk kuvvetinin güç kullanım aracı
olarak değerlendirmektedir. Bu araçlar, kullanımının etkilerini ve potansiyel
sağlık risklerini temel alınarak gücün kullanılmayacağı koşullara işaret
etmektedir. Kişinin göz yaşartıcı gaza maruz kaldığı koşullar da mahkeme
tarafından kriter olarak tanımlanmakta ve göz yaşartıcı gaz kullanımına ilişkin
açık, yeterli düzenleme olup olmadığı; varsa bu düzenlemeye kolluk
güçlerinin uyup uymadığı da ihlale karar verirken esas alınmaktadır.
Mahkeme
göz yaşartıcı kimyasalların kapsüllerini ve gaz bombalarını da güç kullanım
aracı olarak değerlendirmekte ve yaralanmanın meydana geldiği koşulları ve
oluşan yaranın ciddiyetini dikkate alarak ihlal kararı vermektedir.
(Ayrıntılarını sempozyum kitapçığında bulabilirsiniz.) *
Türk
Tabipleri Birliği’nin bu konudaki diğer çalışmaları neler?
Başta
Gezi Direnişi olmak üzere tüm diğer toplumsal eylemlerde göz yaşartan gaz
kullanımı TTB’yi bilimsel araştırmalar yapmaya ve sonuçlarını tüm platformlarda
tartışmaya yönlendirdi. Göz yaşartan gaz kullanımı artık önemli bir halk
sağlığı sorunu haline gelmişti ancak zararları, uygulayan erk tarafından yok
sayılmaya, göz ardı edilmeye çalışılıyordu.
TTB
sürecin başından itibaren gerek Tabip Odaları aracılığıyla yürütülen ilkyardım
ve sağlık hizmetleri etkinlikleri, gerek raporlama, izleme, değerlendirme
çalışmaları ve basın açıklamaları ile gerekse de gösteri kontrol ajanları ile
ilgili bilgi üretimi ve paylaşımı ile mesleki ve insani sorumluluğunu yerine
getirmeye çaba harcamakta.
TTB
ve buna bağlı Tabip Odaları öncelikli olarak biber gazının yoğun olarak
kullanıldığı toplumsal olaylarda hekim ve diğer sağlık çalışanları ile birlikte
olay yerinde gazdan etkilenenlere acil tıbbi müdahalelerde bulundular.
Özellikle
Gezi protestolarından sonra gazdan etkilenenlere internet üzerinden etkilenme
durumları ve oluşan yakınma ve sağlık sorunlarının değerlendirildiği bir anket
uygulandı. 10 binin üzerinde kişinin yanıtladığı anket sonuçları bir kitapçık
haline getirildi. Yine TTB tarafından Kimyasal silahlar ve gösteri ajanları
adında bir kaynak kitap hazırlandı.
TTB
ayrıca, elde ettiği bu bilimsel veriler eşliğinde yurt içi ve yurt dışında,
başta Dünya Tabipler Birliği olmak üzere ilgili kurumlara biber gazının
yasaklanması konusunda girişimlerde bulundu,
Kimya Mühendisleri Odası, Eczacı Odası, İnsan Hakları vakfı gibi
kurumlarla bir araya gelerek ‘Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi’ni kurarak
bütüncül ve sürekliliği olan bir kampanyayı sürdürmeyi önemli hedef
olarak benimsedi.
TTB’nin
bahsettiğiniz bu anketinde öne çıkan veriler neler?
TTB
tarafından derlenen bilgilere göre, 31 Mayıs- 24 Haziran 2013 tarihleri
arasında meydana gelen olaylarda dört kişi ölmüş, 60’ı ağır olmak üzere sekiz
bin kişi yaralanmıştır. On bir insanımız gözünü kaybetmiş, 103 kişi kafa
travması geçirmiştir. Yaralanma ve sağlık hizmeti ihtiyacının türleri biber
gazına bağlı yüzeyel yangılar ve solunum sıkıntıları, astım krizi, epilepsi
atakları, yakından atılan biber gazı kapsülleri, plastik mermiler ve darp
nedenli kas-iskelet sistemi yaralanmaları (yumuşak doku zedelenmeleri, kesiler,
yanıklar, basit kırıklardan sekel bırakacak ciddiyete sahip açık/kapalı
kırıklar), kafa travmaları, plastik mermilerden kaynaklı görme kayıplarına
varan göz problemleri ve karın içi organ yaralanmaları biçiminde
belirtilmektedir.
Bu
bulguların bir kısmı plastik mermi, darp gibi sebeplerle oluşmuşsa da önemli
bir bölümünün doğrudan veya yakından atılan gaz kapsülleri ile ilgili olduğu
bilinmektedir.
Güvenlik
güçleri giderek daha farklı kimyasal maddeler kullanmakta, müdahalelerin
şiddeti ve sağlık etkileri artış eğilimi göstermektedir. Hastanelere ve sağlık
kuruluşlarına ciddi sağlık sorunları ve yaralanmalarla başvuranlar dışında çok
büyük bir grubun kullanılan kimyasal gazlardan etkilendiği bilinmektedir.
Bundan
sonra bu konuda nasıl bir yol izleyecek TTB ve Biber Gazı Yasaklansın
İnisiyatifi?
Biber
Gazı Yasaklansın İnsiyatifi ve TTB, ulusal ve uluslararası kamuoyunda bu konuyu
her yönden gündemde tutmaya devam edecek.
Sempozyumdan
önceki basın açıklamalarımızdan birinin başlığı “Biber gazı değil, akıl ve
vicdan ithal edilmesini istiyoruz” idi. Biber gazı ithalatı rakamlarının
açıklanmasını talep etmiştik. Her zamanki gibi ‘ihtiyaç miktarı kadar’
denilerek geçiştirildi.
Biber
Gazı Yasaklansın İnisiyatifi olarak biber gazı alımının durdurulabilmesi için
herkesi ortak hareket etmeye davet ediyoruz.
Bir
çok çalışma ve deneyim aktarımının tartışıldığı bu tür sempozyumlara da devam
edeceğiz çünkü derlenen/paylaşılan verilerinin de ülkemiz ve dünya tıbbı
açısından önemli bir kaynak oluşturacağını düşünüyoruz.
Sonuç
olarak biz, güvenlikçi devlet anlayışıyla, iktidarlarını tehdit eden herkese
karşı sorumsuzca ve sadistçe kullanılan bu silahın doğru kullanılmasını değil,
yasaklanmasını talep ediyoruz.
Son
olarak, biber gazına maruz kalanlar ne yapmalı-ne yapmamalı?
Eğer
müdahale olacağını tahmin ettiğiniz bir gösteriye katılıyorsanız mümkünse
kollarınızı ve bacaklarınızı da koruyacak şekilde giyinilmeli, koruyucu
maske/eldiven takılmalı.
Gaz
atıldığında hızla ortamdan uzaklaşılmalı, temastan kaçınılmalı. Mümkünse,
bulaşmış giysiler değiştirilmeli. (Bu özellikle korunaklı bir alana -ev gibi-
girmeden önce yapılmalı. Bulaşmış kıyafet ve materyalleri plastik bir torbada
ağzı kapalı tutun. Yıkayacağınız zaman makinede diğer çamaşırlarla
karıştırmadan soğuk suyla yıkayın.)
Gözler
bol su ile ovuşturulmadan ve en az 10 dakika yıkanmalı. Eğer imkanınız varsa
sıcak olmamak şartıyla en az birkaç dakika boyunca yapılacak duş ve sonrasında
sabun veya bebek şampuanı ile temizlenmek gerekiyor. Ancak az miktarlarda su
hem gazı temizlemiyor, hem de daha çözünür hale gelmesini sağlayarak etkisini
arttırıyor. (Sıcakta gazın etkisi artacaktır. Temizlikte asla sıcak su
kullanmayın.)
Akan
su (musluk) bulunmayan ortamlarda kuru soğuk hava oldukça işe yaramakta. Soğuk
hava akımı hem nemi kurutuyor, hem gaz partiküllerinin bir kısmını uçup
gitmesini sağlıyor. Bir vantilatör kullanılabilir. Gözler için de soğuk hava
üfleyebilen bir kurutma makinasının acıyı sudan daha çabuk kestiği biliniyor.
Bunun
yanı sıra yanma etkisini azaltmak için bazı çözeltiler kullanılabilir:
•
Bikarbonat çözeltisi: 2-3 tatlı kaşığı (yaklaşık 20 -30 gr) karbonat 500 ml su
içinde karıştırılarak hazırlanabilir.
•
Antiasit çözelti: %50-%50 oranlarda antiasit ve su çözeltisi şeklinde
hazırlanır.
•
Bir başka yöntem ise önce ayçiçek veya zeytinyağı ile cildin silinip sonra
alkolle bu yağın ciltten uzaklaştırılması olabilir.
Tıbbi
desteğe ihtiyacı olan kişiler için mümkünse en yakın sağlık kuruluşuna
başvurulmalı. Eğer mümkün değilse, kişi güvenli bir ortama taşınarak yardım
çağrılmalı.
@SibelYerdeniz
(T24)
21
Ocak 2015
*
Biber Gazı Yasaklansın Tıbbi Sempozyumu kitapçığı PDF
**
“Biber Gazı Yasaklansın İnsiyatifi” web sayfası:
http://www.bibergaziyasaklansin.net/
***
Bahreyn’de biber gazı sağlayan ülkelerin hükümetlerine, yetkililerine binlerce
kişinin mail göndermesi ve polis şiddetinin teşhir edilmesi ile Güney Kore’deki
DaeKwang firmasının Bahreyn’e biber gazı satışı durduruldu. Biz de
durdurabiliriz:
http://www.bibergaziyasaklansin.net/35-biber-gazi-yapilacaklar.html
****
DİSK ve Uluslararası Af Örgütü başta olmak üzere pek çok demokratik kitle
örgütü tarafından başlatılan "Kore bize gaz verme!" başlıklı kampanya
linki:
https://www.change.org/p/kore-cumhuriyeti-ankara-b%C3%BCy%C3%BCkel%C3%A7isi-say%C4%B1n-h-e-yunsoo-cho-korebizegazverme
*****
Fatih Pınar’ın kamerasından, Gezi Parkı’na 15 Haziran polis müdahalesinin
görüntüleri:
http://t24.com.tr/haber/gezi-parki-iste-boyle-bosaltildi-iste-unutulmayacak-o-goruntuler,232211
******
Bu son videoyu Gezi direnişini ve o unutulmaz 2013 Haziran’ını gülümseyerek
hatırladığımız zamanlar için buraya aldım:
http://www.izlesene.com/video/biber-gazi-oley/6972035
No comments:
Post a Comment