Büyük Türk
büyüklerinin en büyüğü olduğu rivayet edilen zat dün Diyanet İşleri
Başkanlığı’nın düzenlediği “1. Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler
Zirvesi”nin kapanışında okkalı bir nutuk ş’aptırdı.
Ardından da
sosyal medya denen gayya kuyusu, yine o kesimlerin deyimi ile “yıkıldı”.
Twitter çocukları dalga geçme yarışına girdiler.
Nasıl
girmesinler?
Üstat
“Amerika’yı Kolomb değil 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178’te Müslüman
denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı” buyurdu. Tarih kitaplarını değiştirmeyi
zorunlu kılacak önemde bir bilgi.
Evet bilgi.
Öyle bulanık bir iddia değil. Baksanıza adam tarih veriyor: 1178.
Peki, bu
bilginin kaynağı ne? Erdoğan’ın nutkundan anladığım kadarıyla kaynak Kristof
Kolomb. Hani şu Amerika anakarasına ilk ayak basan Avrupalı olarak kabul
edilen; ancak ayak bastığı toprakların yeni bir anakara olduğunu bilmeden ölen
Kristof Kolomb.
Müslüman
denizciler sadece Amerika’yı keşfetmekle kalmamışlar bir de İslam dinini
oralarda yaymışlar. O kadar ki Küba’da bir dağın tepesine cami bile dikmişler.
Cemaatsiz cami olmayacağına göre demek Kolomb’dan 300 yıl önce Küba’da
ibadetlerini camide eda eden, en azından cuma ve bayram namazlarında o camide bir
araya gelen Müslümanlar varmış.
İnanmadınız.
(Kötü niyetli ve kötü kalpli ve inançsızsınız da ondan.)
Oysa
Cumhurbaşkanı, uçak tasarımcısı, saray sahibi ve tasarımcısı, ahlak zabıtası,
büyük iktisatçı, hitabet ustası gibi birçok unvanı şahsında toplayan Recep
Tayyip Erdoğan dünden itibaren “Büyük tarih bilgini” unvanını da unvanlarına
kattı.
Üstat Kristof
Kolomb’un anılarını okumuş bize de aktarıyor: “Kristof Kolomb anılarında Küba
kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder.”
Türkçede
Kolomb’un anıları olarak kabul edilebilecek iki kitap var. Biri Sait Maden
çevirisi ile yayımlanan “Kristof Kolomb - Seyir Defterleri”, öteki Kitap
Yayınları arasında çıkan Taviani’nin “Cristoforo Colombo’nun Maceraları”. Her
iki kitapta da Küba’daki bir dağın tepesindeki camiden söz edilmiyor. Demek ki
büyük tarih bilgini Recep Tayyip Erdoğan bu bilgiyi başka kaynaklardan, mesela
“Van Minüt” dilinde yazılmış kitaplardan okuyup, bulup çıkarmış.
***
Sadece
yukarıda aktardıklarım bile tarih kitaplarının yeniden yazılmasını gerektirecek
önemde.
Ancak
“Birinci Geleneksel Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi”
münasebeti ile mikrofonu kapan büyük Türk büyüğü Tayyip Erdoğan hızını alamadı ve
bugüne kadar yazılmış bütün tarih kitaplarının çöp sepetine atılmasını zorunlu
kılacak bilgilendirme eylemine devam etti.
Bilgilendik:
“İslam
dininde kılıç zoruyla, silah zoruyla Müslümanlaştırmak yoktur” dedi
Yani küffar
illerine yalın kılıç dalan Osmanlı leşkerinin, genç Hıristiyan oğlan çocukları
ailelerinden zorla koparıp, payitaht İstanbul’a getirip, Yeniçeri obasında
sünnet ettirip, namaz aptes adabı öğretip Müslümanlaştırdıktan sonra Osmanlı
ordusunun bitip tükenmek bilmeyen asker ihtiyacı için savaşçı olarak eğittiği
gibi bilgiler yanlıştır, hatta yalandır. Öyle yazan tarih kitapları çöpe
atılmalıdır.
Bilgilendik:
“İslam,
köleleştirmenin aracı olmadı” dedi.
İstanbul’da
Perşembepazarı semtinin adının, orada her perşembe köle pazarı kurulduğu için
konduğu; pazardan köle alanların akşamleyin kölesini Müslümanlaştırıp, ertesi
gün cuma namazına götürdüğü gibi bilgiler yanlıştır. İslamiyette kölelik yoktur
ki köle pazarı olsun… Bunu ayrıntısıyla yazan tarih kitapları çöpe atılmalı;
Osmanlı’daki kölelik sisteminden Beyaz Kale adlı bir roman çıkaran Orhan
Pamuk’un kitabı filan da derhal yakılmalıdır…
Bilgilendik:…
Ay durun!..
Bir pazar günü için bu kadar bilgilenme yeter; fazlası ruh ve akıl sağlığımızı
bozabilir…
Bugün bu
kadar bilgiyle idare edip pazarın tadını çıkarmaya bakın. Üstat önümüzdeki
günlerde nasıl olsa bir konuda (herhangi bir konuda) yeniden konuşacak ve
bizleri bilgilendirmeye devam edecektir.
No comments:
Post a Comment