Sunday 16 November 2014

Çınlatma, Selfie ve Direniş


Çınlatma

“Körfez Savaşı”nda yaşananları başta CNN olmak üzere televizyon ekranlarından izleyip evinde patlamış mısırlarını hüpletenler için Baudrillard: “Körfez savaşı aslında yaşanmamıştır.” demişti. Baudrillard’ın kulakları çınlasın, Kobani direnişine dair hissi-akli-politik duruşları birkaç televizyon kanalından ve sosyal medya hesabından “olan bitenleri” takip etmek ve ah’lamaktan öteye gitmeyenler için hatırlatma: “Kobani direnişi hiç olmadı!” Faşistleri unutmayalım tabii. Onlar için “diyecek bir şey yok”.

Selfie

Fotoğraf, ilk çıktığı günden beri objektifin ne yöne baktığından bağımsız olarak hep bir “selfie durumu”dur aslında. Deklanşöre basanın belirli bir zamanda, seçili bir fiziksel mekânda olduğunun kanıtıdır. Marx’a selam edersek sermayenin devir zamanını arttırdığı ve dolayısıyla hayatın daha hızla aktığı, bireyin yersizyurtsuzlaştığı bir dünyada “hayır arkadaş ben buradayım” demenin bir aracıdır.

Suruç’a yolu düşenlerin çektiği her kare de niyetten bağımsız olarak bir selfie’dir haliyle. “3-2-1 kayıttayız”dan önce güle oynaya duran “vitrin muhabir”in kaydın başlamasıyla birlikte endişeli bir yüz ifadesi ve buna eşlik eden heyacanla “tüm dünyaya gerçekleri savaşın göbeğinden aktarma” yalancılığıyla full frame makina alamayan ama “O an” geldiğinde bir elinde güç bela aldığı makineyi öbür eline taşı almaktan çekinmeyenlerin gerçekliği arasındaki uçurum, “her selfie farklıdır” dedirtir bizlere.

Kıyas, Analoji veyahut “10 Maddede Direnişleri Anlamak”

Mücadele tarihi herhalde ilk günden bugüne kendi mücadelemizin öncekilerle kıyaslanarak yerilmesine veya gerçekdışı analojiler bulunarak yakınlıklar kurulmasına tanıklık etmiştir. Biraz tarihi kurcalasak Komünarların 1848′lerle, İspanya İç Savaşı’nın 1917′lerle karşılaştırıldığını görürüz muhtemelen. Yakına geldiğimizde dün Gezi için olan şey bugün de Kobani için geçerli bu anlamda. “Çok Gezici” olup mücadele tarihine Gezi ile neredeyse nokta koyan, Kobani’ye dair gık’ı güç bela çıkartanlarla analoji kurmaktan farklı direnişlerin özgünlüklerini anlamayanlar için “10 Maddede Direnişleri Anlamak” broşürümüz yakında… (Ne diyorum ben ne broşürü!)
“Ben daha önce yardım yaptım, sağolun.”

“Boş zamanlarınızda kitap okuyun” zırvalığına karşı çıkmak gibi bir şey dayanışma. Bütçemizi, zamanımızı, planlarımızı ve gücümüzü sarsmadan yapılan bir şey değil, aksine bizim gerçekliğimizi zorlayan bir eylem biçimi olmalı. Vergi mükellefiymiş gibi kibar bir tevekkülle “Ben daha önce yardım yaptım, sağolun.” diyenlere inat, kaç gündür aralıksız çalışan, uyuması-dinlenmesi için arkadaşlarının ricalarına hiçe sayan, dönmeye kalksa cebinde beş kuruş bilet parası olmayan ve en önemlisi Kürt olmayan birinin emeği demek dayanışma.

Direniş ve Ay.

Selfie ve dayanışma gibi bizim uzak dünyalarımızın anlamlarıyla konuşurken süren savaşı unutmamalı. Çünkü, biz karşıya düştüğümüzden beri Dünya’nın etrafında tam iki kereden fazla döndü Ay. Onlara sorsanız; “Biji Berxwedan.” Bize sorsanız “iki ayı ömrümüzün.”


Foto: Thorsten Strasas

No comments:

Post a Comment