Fikri takip…
Bu bizim mesleğin amentülerinden biridir. Pek az uyulan amentülerinden biri.
Bir haberi vermek yetmez, sonrasını izlemek gerekir.
Mesela adam
aşırı alkollü direksiyona geçmiş, şaşı beş baktığından kontrolü kaçırmış,
durakta otobüs bekleyenlerin üstüne arabayla dalmış. Şu kadarı ölü, şu kadarı
yaralı. Adam yakalanmış. Tutuklanmış.
Haber bitti.
Peki, sonra
ne olmuş?
Tutuksuz
yargılanmak üzere serbest filan bırakılmış mı? Burası Türkiye, olmayacak
işlerden değil değil mi? Yoksa ibret olsun diye ağır bir ceza kesilip
hapishaneye mi tıkılmış?
İyi bir
haberci fikri takip ilkesine uyar, bu sorulara cevap arar, bulur ve yayınlar.
“Canım bu
ülkede her gün şu kadar ölümlü trafik kazası oluyor. Bunun fikri takibi olsa ne
olur, olmasa ne olur” diyenler çıkacaktır.
Peki, kabul.
Ama öyle
olaylar vardır ki artık onun da fikri takibi yapılmamışsa mesleğe bir kara leke
düşer.
Bu bağlamda
Medyanın sabıka dosyası epey kabarıktır.
Bu Tırmık da
önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı başkasına batır yazısıdır…
***
11 Mayıs
2013’te Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bomba patladı. 52 kişi öldü. Yaralıların
tam sayısı bilinmiyor.
Hükümet daha
bombanın dumanı dağılmadan saldırıyı Baas iktidarının gizli servisi
Muhaberat’ın yaptığını açıkladı. Ardından inanılması güç bir haber kirliliği
yaşandı. Saldırıyı Suriye rejiminin değil cihatçı terörist El Nusra’nın
yaptığını yemin billah ileri sürenler çıktı. IŞİD kaynaklarının saldırıyı
üstlendiği ileri sürüldü. IŞİD’in bu iddiayı reddettiği söylendi. Yetmedi,
bitmedi, fatura bu kez Suriye rejiminin yanında saf tutan THKP-C Acilciler
örgütüne kesildi. Bilenler “Yav bu Acilciler örgütü kendini çoktan feshetti.
Böyle bir örgüt kalmadı ki” dediler. Başkaları Acilciler’in bir kanadının fesih
kararını reddedip, Suriye’de Lazkiye civarında küçük bir grup olarak varlığını
sürdürdüğünü ve Esad rejiminin yanında saf tuttuğunu savundular.
Neden sonra
bu kez de saldırganların yakalandığı haberleri gelmeye başladı. Sonunda
saldırının planlayıcısı olduğunu itiraf eden Nasır Eskiocak adlı bir kişinin de
yakalandığı ve her şeyi itiraf ettiği bilgisi geldi. Hatay Ağır Ceza Mahkemesi
olayla ilgili yayın yasağı koydu. Birkaç gün sonra da kaldırdı. Arada ne oldu
bilinmiyor…
Peki sonra?
Yakalandığı
bildirilen, resmen açıklanan Reyhanlı saldırısının sanıklarına ne oldu?
Yargılanıyorlar mı? Savcı iddianamesi ne diyor? Yargılama hangi aşamada?
Mahkeme suçunu itiraf etmiş sanıklarla ilgili yargılamayı 18 ayda bitiremedi
mi? Yoksa bitirdi mi?
Peki, hüküm
ne?
Haydi, şimdi
kendinize sorup kendiniz cevaplayın: 18 ay öncesinde günlerce gazete
manşetlerini, TV ekranlarını kaplayan Reyhanlı saldırısıyla ilgili en son ne
zaman ve hangi haberi okudunuz?
Eğer iğneyi
önce kendimize batırmamız gerekiyorsa a-ha da batırdım. Üstelik koskoca bir
yorgan iğnesi. Fena acıttı.
Fikri takip
gibi temel bir ilkeyi kulak ardı eden bizler de bunu hak ettik mi?
Ettik…
***
9 Ocak
2013’te, Paris’te PKK üyeleri oldukları bildirilen üç Kürt kadın, Sakine
Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez susturucu takılmış bir silahla
başlarından vurularak öldürüldüler. Fransız polisi cinayetin son derece
profesyonelce işlendiğini daha ilk günden ilan etti. Sadece Fransız ve Türkiye medyası
değil, bütün Avrupa medyası üçlü cinayeti ilk haber olarak verdiler.
Yine berbat
bir haber kirliliği yaşadık. Sakine Cansız’ın üst düzey bir PKK’li olduğu ve
örgüt içi bir hesaplaşma sonucu öldürüldüğünü iddia edenlerden aşk cinayetine
kadar bir dizi mantıksız ve kanıtsız iddia havada uçuştu.
Bir süre
sonra Ömer Güney adlı bir genç adam cinayetlerin zanlısı olarak gözaltına
alındı. Ömer Güney’le ilgili bilgiler onun son derece karmaşık ve karanlık
ilişkiler içinde olduğunu ortaya koydu. YouTube’a bir ses kaydı düştü ve o ses
kaydında Ömer Güney, cinayet planlamasıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veriyordu.
Bilgi verilen kişilerin MİT görevlileri olduğu ileri sürüldü. Soruşturmayı
yürüten anti-terör sorgu yargıcı Jeanne Duyé ses kaydının kendisine ait olup
olmadığını Ömer Güney’e sordu. O reddetti. Ancak kriminal laboratuvar ses
kaydının Ömer Güney’e ait olduğundan kuşku duyulamayacağını belirtti… Ömer
Güney tutuklandı. Hapise kondu.
Peki sonra ne
oldu?
22 aydan beri
bu dava sonuçlandırılmadı mı? Sanıkları bülbül gibi konuşturmakta en gelişkin
metotlara ve deneyime sahip olduklarıyla övünen Fransız polisi ve savcıları
gerçeği bu kadar zamanda ortaya çıkaramadılar mı?
Paris
cinayeti soruşturması şu anda ne durumda ve hangi aşamada?
Belleğinizi
bir yoklayın bakalım. Bu konuda en son ne zaman, hangi haberi okudunuz, hangi
bilgilere sahipsiniz?
No comments:
Post a Comment