05 Kasım 2014
Aşağıda
okuyacağınız şiirler, Çin’in işçi intiharları, iş katliamları ve askeri çalışma
disiplini ile dünya çapında lanetli bir şöhret sahibi, toplam 1 milyondan fazla
işçinin çalıştığı Foxconn’da, 3 yıl çalıştıktan sonra intihar etmiş Çinli
göçmen bir işçi, Xu Linzi’nin evrensel bir değere sahip şiirleridir.
Foxconn
fabrikalarında 2010 yılında 18 işçi intihar girişiminde bulundu, 14′ü öldü.
Sonraki yıllarda işçi intiharları azalmakla birlikte sürdü. İşçi intiharlarında
azalma dev şirket yönetiminin işçi yatakhanelerine dış alt tarafına ağ germek
gibi komik önlemlerinden çok 2012 yılından itibaren işçi direnişlerinin
yükselmesine bağlıdır. Foxconn işçilerinin ilk direnişleri de tipiktir; topluca
fabrikaların çatısına çıkıp toplu intihar girişiminde bulunmak. Fakat bunu,
fiili kitle grevleri dalgası ve örgütlenme girişimleri izler. Foxconn işçileri
bu çetin direnişler sonucunda 2 kata yakın ücret artışı ve çalışma koşullarında
kısmi iyileştirmeler gibi, yalnız Çin işçi sınıfı açısından değil dünya
proletaryası açısından önemli kazanımlar elde etmeye başlar. Çinli göçmen
işçileri eskisi çalıştıramaz hale gelen Foxconn’un buna yanıtı ise, fabrikaları
robotize etmek, bazı fabrikaları mücadelelerin yoğunlaştığı kıyı şeridinden iç
bölgelere kaydırmak olur. Foxconn, önümüzdeki 3 yıl içinde çalıştırdığı 1
milyon işçi sayısını yarıya düşürüp fabrikalarında 300 bin robot ve otomasyon
sistemlerini devreye sokacağını açıkladı.
Xu Linzi
kırsaldan yoksulluk içinde kente, fabrikalara çalışmaya gelen milyonlarca
göçmen işçiden biridir. Ama kitaplara, okumaya, sanata, edebiyata, bilime
meraklıdır; çoğu göçmen işçinin yaptığı gibi 5-6 yıl herşeye katlanarak bir
miktar para biriktirmek için en ağır koşullarda fabrikalarda çalıştıktan sonra,
köyüne dönüp evlenip küçük bir ev inşaa etmekten ibaret olan kaderi paylaşmak
istemez. Çalışma dışı zamanının tamamını geçirdiği büyük kütüphanelerin, üç
kuruşluk ücretinin tamamını yatırdığı büyük kitapçıların olmadığı bir yerde
yaşayamayacağını düşünür. 3 yıl montaj hattında ölümüne çalıştığı Shenzen’deki
Foxconn fabrikasında, şiir, edebiyat ve gazetecilik çalışmalarına daha fazla
zaman ayırabilmek için büro işine geçmeyi umar. Bu umudu gerçekleşmeyince
dayanamaz hale geldiği fabrikadaki işini bırakır. Başka şehirlere giderek,
sanatsal çalışmalarını sürdürme olanağı olacak farklı işler arar. Tabii bu tür
bir iş bulamaz, yeniden umutsuzluğa kapılır, Ekim 2014′te intihar eder.
Xu Linzi’nin
ilk şiirleri, 1 milyon işçinin çalıştığı Foxconn’un iç gazetesinde yayınlanır.
Burada yayınlanan şiir, öykü, makale, film eleştirileri ona ilk edebiyat ve
gazetecilik eğitimi ve heyecanını kazandırır. Fabrika, montaj hattı, göçmen
işçilerin çalışma ve yaşam koşullarına ilişkin eleştirel dozu ve etkisi giderek
artan şiirleri sansürlenerek yayınlansa da, Foxconn işçileri arasında büyük bir
etki yaratır, elden ele dolaşarak işçiler tarafından yüksek sesle birlikte
okunur. Şiir ve sanata olan doğal yeteneği gazete editörlerinin dikkatini çekse
ve gazete onsuz çıkamaz hale gelse de, sansür ve şiirlerini gönderdiği sanat
dergi ve gazetelerinin bunları yayınlamaması, şiir ve sanatsal çalışmalarına
daha fazla zaman ve olanak sağlayacak koşulların olmaması, aşırı duyarlı, içe
kapalı ve utangaç işçi gencin umudunu iyice kırar.
Şiire olan
olağanüstü doğal yeteneği ile çok çetin koşullarda incelemeye çalıştığı
geleneksel ve modern Çin şiiri ve sanatı üzerine çalışmalarından, neoliberal
kapitalizmin yıkıcı, ezici çalışma ve yaşam koşullarının deneyimi ile ince
sanatsal duyarlığın birleşiminden, yalnızca Çin’de değil dünya çapında benzer
koşullardaki yüz milyonlarca işçiyi kucaklayan ve hitap eden, yıkıcı
proleterleşme süreçlerinin en çıplak, en yalın, en içerden, en keskin
eleştirel, evrensel bir işçi şiiri doğar. “Montaj hattında, on binlerce işçi
kağıttaki sözcükler gibi dizilmiş/ “Daha hızlı, acele edin” diye havladığını
duyuyorum denetçinin.” diye anlatır yaşadıklarını. “Acılar içinden
akarak/nihayet kalemimin ucuna erişiyorum/kağıda kök salarak sağaltmaya
çalışıyorum kendimi/benim yazdıklarımı ancak göçmen işçilerin kalpleri
anlayabilir” diye paylaşır hislerini. Gençliğinin -henüz 20′lerin başındayken-
nasıl solup gittiğini gün gün hissederek haykırır: “Gündüz gece nasıl yerle bir
olduğunu seyrediyorum gençliğimin/Preslenmiş, cilalanmış, kalıbına
dökülmüş/Birkaç kuruşluk, ücret denilen faturaların.”
Linzi’nin
şiirlerini İngilizce çevirisinden
(http://libcom.org/blog/xulizhi-foxconn-suicide-poetry) Türkçe’ye çevirmeye
çalıştık. Şiirlerin çeviride, hele ki ikinci dilden üçüncü dile çevrilirken
estetik değerinden epey şey kaybettiği bilinse de, Linzi’nin bir işçi olarak
yaşadıkları kadar bunları ifade etmedeki hem olağanüstü yalınlık hem de
sarsıcılığı bu zorluğu aşmamızı kolaylaştırdı. Hele ki seri işçi katliamları
furyasının yaşandığı Türkiye işçi sınıfının yeniden oluşum sarsıntılarındaki
karşılıklarıyla nasıl doğaçlama biçimde kaynaştığı görüldüğünde, Çince
İngilizce Türkçe ve toplumsal-kültürel doku özgüllükleri ne olursa olsun,
konuşanın evrensel proletarya olduğunu görmek zor olmayacaktır.
Linzi’nin
şiirlerine evrensel derinliğini kazandıran, yalnızca bir işçinin acılarını,
kendi ürettiklerine, kapitalistlerin elinde canavarlaşan ve düşmanlaşan üretici
güçlerine, emeğine, kendine yabancılaşması, yalnızlaştırılmasını, “ücret,
makine, montaj hattı, çıktı” kelimeleri altında gençliğinin, düşlerinin nasıl
ezildiğini çok çarpıcı biçimde dile getirmesi değil, şiiri de
proleterleştirmesi, bu uzlaşmaz sınıf karşıtlığını en kaba ve acımasız ücretli
kölelik gerçeğinin karşısına yalnızca ve basitçe biraz daha iyi ücret ve
çalışma koşulları istemini değil, işçilerin çok yönlü toplumsallaşmış bireyler,
yeni bir yaşam ihtiyaç ve özlemini koyarak daha ileriye taşıyabilmesidir. Bu
yüzden Linzi’nin şiirleri her ne kadar acı ve ümitsizlikle karılmış görünse de,
dünya çapında gelişmekte olan fiili kitle grevleri, işçi isyan ve direnişleri,
daha gelişkin proleter devrimci kolektif örgütlenme ve mücadelelerine doğru
yazılmayı bekleyen şiirlerinin, tohumunu ve esinini de içinde taşımaktadır.
xu-lizhi-300x148
Xu Linzi
(1990-2014)
《冲突》
Çelişki
他们都说
Herkes diyor
ki
我是个话很少的孩子
Ben birkaç
kelimelik bir çocukmuşum
对此我并不否认
Bunu inkar
etmiyorum
实际上
Ama gerçekte
我说与不说
Konuşsam da
konuşmasam da
都会跟这个社会
İçinde
olduğum bu toplumla
发生冲突
Çelişiyorum
– 7 Haziran
2013
《我就那样站着入睡》
Uykuya
dalıyorum ayakta dururken
眼前的纸张微微发黄
Gözlerimin
önündeki kağıt sararıp soluyor
我用钢笔在上面凿下深浅不一的黑
Çelik bir
kalemle ona tekinsiz bir siyahı kazıyorum
里面盛满打工的词汇
İşleyen
sözcüklerle dolduruyorum
车间,流水线,机台,上岗证,加班,薪水……
Atelye,
montaj hattı, makine, çalışma kartı, fazla mesai, ücretler…
我被它们治得服服贴贴
Beni uysal
olmam için eğittiler
我不会呐喊,不会反抗
Bilmiyorum
nasıl haykırılacağını veya isyan edileceğini
不会控诉,不会埋怨
Nasıl şikayet
veya muhalefet edileceğini
只默默地承受着疲惫
Biliyorum
yalnızca sessizce tükenmenin acısını çekmeyi
驻足时光之初
Buraya ilk
geldiğimde
我只盼望每月十号那张灰色的薪资单
Yalnızca şu
gri ödeme çıktısını bekledim her ayın onunda
赐我以迟到的安慰
Bana gecikmiş
bir teselli versin diye
为此我必须磨去棱角,磨去语言
Bunun için
eklemlerime, bunun için sözcüklerime eziyet edip durdum
拒绝旷工,拒绝病假,拒绝事假
İşi asmayı
reddettim, hastalık iznini reddettim, özel ihtiyaçlar iznini reddettim
拒绝迟到,拒绝早退
Geç kalmayı
reddettim, erken çıkmayı reddettim
流水线旁我站立如铁,双手如飞
Montaj
hattının başında demirdenmiş gibi dikiliyorum, ellerim sanki uçuyor,
多少白天,多少黑夜
Kaç gün
boyunca, kaç gece boyunca,
我就那样,站着入睡
Ayaktayken
-tıpkı böyle- uykuya dalıp gittim?
– 20 Ağustos
2011
《一颗螺丝掉在地上》
Bir Vida Yere
Düştü
一颗螺丝掉在地上
Bir vida yere
düştü
在这个加班的夜晚
Fazla
mesainin şu kara vaktinde
垂直降落,轻轻一响
Dikey
sıçradı, hafifçe yuvarlandı
不会引起任何人的注意
Kimsenin
dikkatini çekemeyeceğim
就像在此之前
Geçen seferki
gibi
某个相同的夜晚
Aynı böyle
bir gecede
有个人掉在地上
Biri böyle
yere yuvarlandığında olduğu gibi
– 9 Ocak 2014
《最后的墓地》
Son mezarlık
机台的鸣叫也打着瞌睡
Makine bile
uyukluyor
密封的车间贮藏疾病的铁
Mühürlü
atelyeler hastalıklı demir dolu
薪资隐藏在窗帘后面
Ücretler
kapalı perdeler altında saklanıyor
仿似年轻打工者深埋于心底的爱情
İşçilerin
kalplerinin dibine gömdüğü aşk gibi
没有时间开口,情感徒留灰尘
İfade etmeye
zaman yok, tutku tozun içinde dağılıyor
他们有着铁打的胃
Demirden
dökülmüş mideleri var
盛满浓稠的硫酸,硝酸
Koyu asit
dolu, sülfürik ve nitrik
工业向他们收缴来不及流出的泪
Sanayi
gözyaşlarını yakalıyor dökülme şansı bulamadan
时辰走过,他们清醒全无
Zaman akıp
gidiyor, başları sisin içinde kaybolmuş
产量压低了年龄,疼痛在日夜加班
Üretim
çıktıları yaşamlarını eziyor, acı gece gündüz fazla mesai yapıyor
还未老去的头晕潜伏生命
Yaşamlarında,
vaktinden önce bir sersemlemişlik
皮肤被治具强迫褪去
Makara deriyi
yüzüyor
顺手镀上一层铝合金
Ve şu şunun
üstüne, alimunyum bileşimi sathında tabakalar
有人还在坚持着,有人含病离去
Bazıları hala
dayanıyor, diğerlerini hastalık kaptı
我在他们中间打盹,留守青春的
Onlar
arasında pinekliyorum, bekçiliğini yapıyorum
最后一块墓地
Gençliğinizin
son mezarlığının.
– 21 Aralık
2011
《我一生中的路还远远没有走完》
Yaşamım
Tamamlanmış Olmaktan Hala Uzak
这是谁都没有料到的
Bu kimsenin
beklemediği bir şey
我一生中的路
Hayat
yolculuğum
还远远没有走完
Tamamlanmış
olmaktan çok uzak
就要倒在半路上了
Ama şimdi
yarı yol tabelasında bocalıyor
类似的困境
Benzer
zorluklar
以前也不是没有
Daha önce
olmadığı için değil
只是都不像这次
Ama daha önce
来得这么突然
Böylesine ani
这么凶猛
Böylesine
vahşi gelmemişlerdi
一再地挣扎
Tekrar tekrar
mücadele
竟全是徒劳
Ama nafile
我比谁都渴望站起来
Herkesten
fazla ayakta kalmak istiyorum
可是我的腿不答应
Ama
bacaklarım işbirliği yapmıyor
我的胃不答应
Midem
işbirliği yapmıyor
我全身的骨头都不答应
Vücudumum tüm
kemikleri işbirliği yapmıyor
我只能这样平躺着
Sadece dümdüz
uzanabilirim
在黑暗里一次次地发出
Bu
karanlıkta, sessiz stressiz
无声的求救信号
Bir sinyal
gönderebilirim dışarıya, tekrar ve tekrar
再一次次地听到
Yalnızca
duyulması için, tekrar ve tekrar
绝望的回响
Ümitsizliğin
yankısı
– 13 Temmuz
2014
《我咽下一枚铁做的月亮》
Demirden
Yapılmış bir Mehtabı Yuttum
我咽下一枚铁做的月亮
Demirden
yapılmış bir mehtabı çiğneyip yuttum
他们把它叫做螺丝
Onlar buna
bir çivi diyorlar
我咽下这工业的废水,失业的订单
Bu endüstriel
lağım pisliğini, işsizlik istatistiklerini çiğneyip yuttum
那些低于机台的青春早早夭亡
Makinelerde
kamburu çıkmış gençlik vaktinden önce ölüyor
我咽下奔波,咽下流离失所
İtişip
kakışmayı ve mahrumiyeti çiğneyip yuttum
咽下人行天桥,咽下长满水锈的生活
Yaya
köprülerini, pasla kaplanmış hayatı çiğneyip yuttum
我再咽不下了
Daha
fazlasını çiğneyip yutamaz hale geldim
所有我曾经咽下的现在都从喉咙汹涌而出
Tüm çiğneyip
yuttuklarım şimdi gırtlağımdan geri fışkırıyor
在祖国的领土上铺成一首
Atalarımın
toprağında saçılıyor
耻辱的诗
Utanç verici
bir şiire karışıyor
– 19 Aralık
2013
《出租屋》
Kiralık Oda
十平米左右的空间
On
metrekarelik bir yer
局促,潮湿,终年不见天日
Sıkışık ve
rutubetli, yıl boyunca yok gün ışığı
我在这里吃饭,睡觉,拉屎,思考
Burada yemek
yer, uyur, sıçar ve düşünürüm
咳嗽,偏头痛,生老,病不死
Öksürür, baş
ağrısı çeker, yaşlanır, hastalanır ama bir türlü ölmeyi beceremem
昏黄的灯光下我一再发呆,傻笑
Alık sarı
ışık altında boş boş bakarım, bir aptal gibi kıkır kıkır gülerim
来回踱步,低声唱歌,阅读,写诗
İleri ve geri
adımlarım, hafif sesle şarkı söylerim, şiirler yazarım
每当我打开窗户或者柴门
Camı açarım
hep veya sahanlık kapısını
我都像一位死者
Ölü bir insan
gibi görünürüm
把棺材盖,缓缓推开
Yavaşça
tabutunun kapısını açan.
No comments:
Post a Comment