06/10/2014 10:52
Tabii
herhangi bir ABD başkanı veya yardımcısının kimseye, “Şuna silah, para verdin
de zulümlere, vahşetlere yol açtın” diyecek ne yüzü ne de tarihi mevcut. Latin
Amerika’dan Yunanistan’a, Türkiye’den Ortadoğu ve Uzakdoğu’ya, yakın tarih boyu
faşizanları, darbecileri, cuntaları, despotları, işkencecileri, katliamcıları
silah ve parayla beslemiş bin bir suratın hiç yüzü yok.
… Bizim de
Işid mışid mevzularında Biden’e de gelene gidene de diyecek pek bir şeyimizin
esasen olmaması gibi!
… “Biden’in
kabahati”nin en ciddi kısmı bana kalırsa “Işid’e destek”le suçladığı bölüm
değildi. Daha ağırı şu olmalıydı; anlayana, hissedene, muhakemesi olana:
“Türkiye yeni uyandı. Türkler çok iyi dostlarımızdır ve benim de uzun süre
birlikte olduğun Erdoğan’la harika bir ilişkim var. Siz haklıydınız, dedi.”
Daha da
ağırı, özellikle iradesine “iki dudak arası” ipotek konmuş Başbakan, hükümet,
AKP Grubu, tüm Meclis ve millet için şuydu belki: “New York’ta Erdoğan bana çok
önemli bir bilgi vererek Meclis’ten çıkacak tezkereden bahsetti. Türk hava
sahasının ABD insansız hava araçlarına açılacağını söylemiş, yeterli oy
oluncaya kadar bundan bahsetmememi istemişti. Türk kara gücüne izin vermek,
hava sahasının NATO ve müttefiklerce kullanılması, bizim insansız hava
araçlarına açılması için Türk parlamentosunda oylama yaptılar”.
Yani
Meclis’in tecelli etmemiş iradesinin önceden ABD idaresine haber verildiğini
söylemek. Millet için ağırı oydu, “ümmet” için de şuydu: “Bir Sünni devlet
olarak Türkiye’nin Işid tehlikesini fark etmesi zaman aldı. Şimdi Başkan
Obama’nın bir araya getirebildiği Sunni ülkelerden bir koalisyon var. ABD bir
kez daha bir Müslüman ulusa gidip saldırgan olamazdı. Sünni bir örgüte
saldırıya Sünnilerin liderlik etmesi gerekir.”
Umur Talu
No comments:
Post a Comment