Şu hayatta
hiçbir şey başlangıçtaki amaca uygun olarak gelişmez; hatta tam zıddını ifade
etmeye başlar zaman içinde. Ebeveynlerin çocukları için çizdikleri ideal hayat
yolunu hiçbir çocuk izlemez, hatta onların isteklerinin tam tersi yolda
gelişirler. Ama aslında verdiğim bu örnek olumlu bir örnektir. Siyasi ve
ideolojik alandan verilecek örnekler ise bunun tersidir çoğunlukla. Belli
ideallerle kurulan örgütler ve kuruluşlar zaman içinde tam tersi bir noktaya
varırlar.
Konuyu
Aydınlık gazetesine getirmek istiyorum. Bu gazetenin, manşetinin altındaki
“KURULUŞ:1921” ibaresinden geriye sadece bu tarih kalmıştır. Zamanın uzunluğu
(neredeyse 100 yıla yakın) ilk kuruluş hedefinden ne kadar uzakta olunduğunu da
imler gibidir adeta. Almanya’daki Spartaküs isyanından feyz alıp o ideallerle
Türkiye’ye gelen Şefik Hüsnü ve arkadaşları gazeteyi kurar ve ona “Aydınlık” adını
verirken, inanıyorum ki, gerçekten de aydınlığı, aydınlanmayı, aydınlatmayı
hedefliyorlardı. 1968 yılında aynı adı ve geleneği benimsediğini düşünerek
aylık “Aydınlık-Sosyalist Dergi”yi kuran genç bir kadro da (aralarında ben de
vardım) aynı ideallerle yola çıktıklarını düşünmüşlerdi başlangıçta.
Bu
geleneği izleyerek bugünlere gelen Aydınlık’ın vardığı yer ise tam zıddıdır:
Karartma.
7 Ekim
2014 tarihli Aydınlık’a bakalım:
Manşet:
“Ayn el Arap’tan (Kobani) yükselen feryat: Türk Askeri Bizi Kurtarsın”.
Aydınlık
sayesinde Kobani’nin “esas adının” Ayn el Arap” olduğunu öğreniyoruz. Müthiş
bir “aydınlatma”. Adeta bir işaret fişeği gibi. İşaret fişeğinin işaret ettiği
ise şu: “Burası Suriye devletine aittir, dolayısıyla ismi de Kürtçe değil,
Arapçadır”. Öyle ya, Dersim’in Tunceli, Roboski’nin Uludere olduğu gibi.
Aydınlık’a göre, yer adlarını oralarda yaşayan halklar koymaz, bölgesel
hegemonyacı ve kolonyalist devletler koyar. Neyse, bunu geçelim. Esas mevzumuz
başka.
Aydınlık
devam ediyor alt manşette: “IŞİD saldırılarının şiddetlenmesi üzerine bölge
halkında ‘Türk ordusu müdahale etsin’ beklentisi oluştu. Bölge kaynakları,
PKK/PYD’nin direniş gösteremediği için korku yaşandığını belirtiyor”.
Haberle
devam edelim: “PKK’nın sözde özerklik ilan ettiği Ayn el Arap (Kobani), IŞİD
tehdidiyle karşılaştığından bu yana160 bin kişi Türkiye’ye sığındı. PKK/PYD ise
sürekli mevzi kaybetti. Suriyeli ve Türkiyeli Kürtlerde, ‘Türk askeri duruma
müdahale etsin’ beklentisi artmaya başladı. Sınırdaki eylemlerde, askere yönelik
taşlı saldırıların azalması da dikkat çekiyor”
İç
sayfalarda aynı nitelikte bir haber daha var. Başlık çok ilginç (o derece de
iğrenç): “PKK’nın Ayn el Arap’ta hesabı tutmadı”. Bu sefer parantez içinde
Kobani diye yazmamışlar. Artık Ayn el Arap’ın Kobani olduğunu öğrendiğimizi
düşünmüş olmalılar.
Haberde
şunlar var:
“BİR TAŞLA
İKİ KUŞ VURACAKTI (ara başlık) IŞİD’in iki hafta içinde püskürtülmesiyle,
Kamışlı’ya kadar olan bölgede fiilen kurtarılmış bölge oluşturulması
amaçlanıyordu. PKK/PYD’nin, IŞİD saldırılarının başlamasından hemen sonra
uluslararası toplumun hızla devreye gireceğini, askeri ve lojistik desteğin de
artmasıyla güçlü bir direniş ve karşı harekât yapılabileceğini düşünüyordu.
Örgüt, böylece uluslararası alanda hem daha fazla meşruiyet kazanmayı hem de
PKK’nın Avrupa’daki yapılanmaları aracılığı ile yoğun bir propaganda faaliyeti
yürütülmesini amaçlıyordu. Ancak PKK’nın bu hesabı tutmadı. ABD’nin hava
operasyonları IŞİD’in Ayn el Arap’a yönelik saldırısını engelleyecek düzeye
ulaşmadı, silah desteği de sağlanamadı. Örgüt, IŞİD karşısında ‘mutlak başarı’
elde edemediği gibi, Ayn el Arap’ın düşmesi an meselesi haline geldi.
BAŞARISIZLIĞA
KILIF ARIYORLAR (ara başlık)- Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, tablonun
giderek ağırlaşması üzerine Kandil’den ‘başarısızlığın üstünü örtecek’ adımlar
atılması talimatı geldi.”
Aynı
nüshanın ön sayfasında, Başbakan Davutoğlu’nun, CNN International’e verdiği
demeç, “Hedef Esad olursa kara birliği göndeririz” başlığıyla, haberin içinde
hiçbir eleştiri yapılmaksızın verilmektedir.
Şimdi,
yapılan karartmaları baştan alalım.
Birincisi,
“bölge halkında” (Kürt dememek için böyle denmiş) Türk ordusunun müdahalesinin
beklendiği tam bir karartma ve çarpıtmadır. Aydınlık kendi niyetini “bölge
halkının” beklentisi olarak sunmuştur.
İkincisi,
PKK/PYD güçlerinin bir başarısızlığı söz konusu değildir. Kobani, batıdan da,
bölge devletlerinden de herhangi bir yardım almaksızın, bugüne kadar, üstün
IŞİD silahları karşısında (ki, bu silahların önemli bir kısmının Türkiye
tarafından verildiği bilinmektedir) büyük bir direniş göstermiştir. Burada da
Aydınlık kendi isteklerini (yani PKK/PYD’nin IŞİD karşısında yenilmesini)
durumun kendisi buymuş gibi öne sürmüştür. Aydınlık’ın haberi, PKK’nın IŞİD
karşısındaki yenilgisini arzuladıklarını, gizleyemedikleri bir açık sözlülükle ortaya
koymaktadır. Şu işe bakın ki, bütün bu kargaşalıkta Aydınlık’ın hedefi, ne ABD,
ne de IŞİD’dir. Tek bir düşmanı vardır, o da Kürt halkıdır. IŞİD’in Kobani’de
ilerliyor olmasına üzülmemekte, tersine sevinmekte ve bunu PKK’nın hezimeti
olarak şimdiden lanse etmeye çalışmaktadır. Aydınlık’ın, PKK ile IŞİD
arasındaki savaşta, içten içe IŞİD’i desteklediği son derece açıktır. İnsan
tuhaf ve bir yerde de iğrenç bir varlıktır. Kendi gizli hedeflerine ulaşabilmek
için yapmayacağı pislik yoktur. Bu örnekte görüldüğü gibi, en büyük düşmanına
karşı başka bir düşmanını bile destekleyebilir gizliden gizliye.
Ben bugüne
kadar Aydınlık hareketinin, milliyetçiliği bir iktidara gelme taktiği olarak
benimsediğini düşünürdüm. Bugünden itibaren bu görüşümü değiştiriyorum. Bunlar
gerçekten, tam anlamıyla Türk milliyetçisi ve ırkçısı olmuşlar. Tabii ki,
benimsenen taktik, sizi sonunda kendine tabi kılar. Buradan çıkarılacak ders
budur.
Son derece
Suriye dostu geçinen Aydınlık’ın, TSK’nın Kobani’ye müdahale beklentisi dolayısıyla,
Davutoğlu’nun hedefin Esad olması şartıyla kara harekâtına girişebilecekleri
sözlerini tek bir eleştiri yapmaksızın nakletmesi de son derece ilginçtir.
Şu anda TC
devletinin ve onun TSK’sı ile AKP yönetimindeki hükümetinin planı çok açıktır
ve TC devletinin uşağı haline gelmiş Aydınlık’ın da bütün beklentisi bu planın
gerçekleşmesinden ibarettir. Plan şudur:
IŞİD
Kobane’de PYD’yi yenilgiye uğratsın ve bu şehri ele geçirsin de, TSK da o
bölgeye gidip IŞİD’i Suriye’nin içlerine doğru itelesin. PKK değil ama TC
devleti bir taşla üç dört kuş vurmayı hesaplamaktadır. TC devleti hiçbir çaba
harcamaksızın güneydeki Kürt tehlikesinden kurtulacak, Suriye’nin içinde
“tampon bölge” adına defacto bir alan işgali yapacak, böylece Suriye’nin içine
doğru bir adım atmış olacaktır. Bundan sonraki adım ise, El Nusra ve IŞİD’le
gizli veya açık ittifaklar yoluyla Esad rejimini devirmek üzere daha ileri
harekâtların yolunu açmaktır. Hiçbir devlet ve hiçbir ordu, savaş koşullarında
doğan boşlukları doldurmamazlık, imkân ve fırsatları değerlenmemezlik etmez.
Aydınlık’ın
karartmalarına rağmen durum apaçık gözlerimizin önündedir.
Gün Zileli
7 Ekim
2014
www.gunzileli.com
No comments:
Post a Comment