Tuesday 7 October 2014

Aydınlık Karartır…


Şu hayatta hiçbir şey başlangıçtaki amaca uygun olarak gelişmez; hatta tam zıddını ifade etmeye başlar zaman içinde. Ebeveynlerin çocukları için çizdikleri ideal hayat yolunu hiçbir çocuk izlemez, hatta onların isteklerinin tam tersi yolda gelişirler. Ama aslında verdiğim bu örnek olumlu bir örnektir. Siyasi ve ideolojik alandan verilecek örnekler ise bunun tersidir çoğunlukla. Belli ideallerle kurulan örgütler ve kuruluşlar zaman içinde tam tersi bir noktaya varırlar.

Konuyu Aydınlık gazetesine getirmek istiyorum. Bu gazetenin, manşetinin altındaki “KURULUŞ:1921” ibaresinden geriye sadece bu tarih kalmıştır. Zamanın uzunluğu (neredeyse 100 yıla yakın) ilk kuruluş hedefinden ne kadar uzakta olunduğunu da imler gibidir adeta. Almanya’daki Spartaküs isyanından feyz alıp o ideallerle Türkiye’ye gelen Şefik Hüsnü ve arkadaşları gazeteyi kurar ve ona “Aydınlık” adını verirken, inanıyorum ki, gerçekten de aydınlığı, aydınlanmayı, aydınlatmayı hedefliyorlardı. 1968 yılında aynı adı ve geleneği benimsediğini düşünerek aylık “Aydınlık-Sosyalist Dergi”yi kuran genç bir kadro da (aralarında ben de vardım) aynı ideallerle yola çıktıklarını düşünmüşlerdi başlangıçta.

Bu geleneği izleyerek bugünlere gelen Aydınlık’ın vardığı yer ise tam zıddıdır: Karartma.

7 Ekim 2014 tarihli Aydınlık’a bakalım:

Manşet: “Ayn el Arap’tan (Kobani) yükselen feryat: Türk Askeri Bizi Kurtarsın”.

Aydınlık sayesinde Kobani’nin “esas adının” Ayn el Arap” olduğunu öğreniyoruz. Müthiş bir “aydınlatma”. Adeta bir işaret fişeği gibi. İşaret fişeğinin işaret ettiği ise şu: “Burası Suriye devletine aittir, dolayısıyla ismi de Kürtçe değil, Arapçadır”. Öyle ya, Dersim’in Tunceli, Roboski’nin Uludere olduğu gibi. Aydınlık’a göre, yer adlarını oralarda yaşayan halklar koymaz, bölgesel hegemonyacı ve kolonyalist devletler koyar. Neyse, bunu geçelim. Esas mevzumuz başka.

Aydınlık devam ediyor alt manşette: “IŞİD saldırılarının şiddetlenmesi üzerine bölge halkında ‘Türk ordusu müdahale etsin’ beklentisi oluştu. Bölge kaynakları, PKK/PYD’nin direniş gösteremediği için korku yaşandığını belirtiyor”.

Haberle devam edelim: “PKK’nın sözde özerklik ilan ettiği Ayn el Arap (Kobani), IŞİD tehdidiyle karşılaştığından bu yana160 bin kişi Türkiye’ye sığındı. PKK/PYD ise sürekli mevzi kaybetti. Suriyeli ve Türkiyeli Kürtlerde, ‘Türk askeri duruma müdahale etsin’ beklentisi artmaya başladı. Sınırdaki eylemlerde, askere yönelik taşlı saldırıların azalması da dikkat çekiyor”

İç sayfalarda aynı nitelikte bir haber daha var. Başlık çok ilginç (o derece de iğrenç): “PKK’nın Ayn el Arap’ta hesabı tutmadı”. Bu sefer parantez içinde Kobani diye yazmamışlar. Artık Ayn el Arap’ın Kobani olduğunu öğrendiğimizi düşünmüş olmalılar.

Haberde şunlar var:

“BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURACAKTI (ara başlık) IŞİD’in iki hafta içinde püskürtülmesiyle, Kamışlı’ya kadar olan bölgede fiilen kurtarılmış bölge oluşturulması amaçlanıyordu. PKK/PYD’nin, IŞİD saldırılarının başlamasından hemen sonra uluslararası toplumun hızla devreye gireceğini, askeri ve lojistik desteğin de artmasıyla güçlü bir direniş ve karşı harekât yapılabileceğini düşünüyordu. Örgüt, böylece uluslararası alanda hem daha fazla meşruiyet kazanmayı hem de PKK’nın Avrupa’daki yapılanmaları aracılığı ile yoğun bir propaganda faaliyeti yürütülmesini amaçlıyordu. Ancak PKK’nın bu hesabı tutmadı. ABD’nin hava operasyonları IŞİD’in Ayn el Arap’a yönelik saldırısını engelleyecek düzeye ulaşmadı, silah desteği de sağlanamadı. Örgüt, IŞİD karşısında ‘mutlak başarı’ elde edemediği gibi, Ayn el Arap’ın düşmesi an meselesi haline geldi.

BAŞARISIZLIĞA KILIF ARIYORLAR (ara başlık)- Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, tablonun giderek ağırlaşması üzerine Kandil’den ‘başarısızlığın üstünü örtecek’ adımlar atılması talimatı geldi.”

Aynı nüshanın ön sayfasında, Başbakan Davutoğlu’nun, CNN International’e verdiği demeç, “Hedef Esad olursa kara birliği göndeririz” başlığıyla, haberin içinde hiçbir eleştiri yapılmaksızın verilmektedir.

Şimdi, yapılan karartmaları baştan alalım.

Birincisi, “bölge halkında” (Kürt dememek için böyle denmiş) Türk ordusunun müdahalesinin beklendiği tam bir karartma ve çarpıtmadır. Aydınlık kendi niyetini “bölge halkının” beklentisi olarak sunmuştur.

İkincisi, PKK/PYD güçlerinin bir başarısızlığı söz konusu değildir. Kobani, batıdan da, bölge devletlerinden de herhangi bir yardım almaksızın, bugüne kadar, üstün IŞİD silahları karşısında (ki, bu silahların önemli bir kısmının Türkiye tarafından verildiği bilinmektedir) büyük bir direniş göstermiştir. Burada da Aydınlık kendi isteklerini (yani PKK/PYD’nin IŞİD karşısında yenilmesini) durumun kendisi buymuş gibi öne sürmüştür. Aydınlık’ın haberi, PKK’nın IŞİD karşısındaki yenilgisini arzuladıklarını, gizleyemedikleri bir açık sözlülükle ortaya koymaktadır. Şu işe bakın ki, bütün bu kargaşalıkta Aydınlık’ın hedefi, ne ABD, ne de IŞİD’dir. Tek bir düşmanı vardır, o da Kürt halkıdır. IŞİD’in Kobani’de ilerliyor olmasına üzülmemekte, tersine sevinmekte ve bunu PKK’nın hezimeti olarak şimdiden lanse etmeye çalışmaktadır. Aydınlık’ın, PKK ile IŞİD arasındaki savaşta, içten içe IŞİD’i desteklediği son derece açıktır. İnsan tuhaf ve bir yerde de iğrenç bir varlıktır. Kendi gizli hedeflerine ulaşabilmek için yapmayacağı pislik yoktur. Bu örnekte görüldüğü gibi, en büyük düşmanına karşı başka bir düşmanını bile destekleyebilir gizliden gizliye.

Ben bugüne kadar Aydınlık hareketinin, milliyetçiliği bir iktidara gelme taktiği olarak benimsediğini düşünürdüm. Bugünden itibaren bu görüşümü değiştiriyorum. Bunlar gerçekten, tam anlamıyla Türk milliyetçisi ve ırkçısı olmuşlar. Tabii ki, benimsenen taktik, sizi sonunda kendine tabi kılar. Buradan çıkarılacak ders budur.

Son derece Suriye dostu geçinen Aydınlık’ın, TSK’nın Kobani’ye müdahale beklentisi dolayısıyla, Davutoğlu’nun hedefin Esad olması şartıyla kara harekâtına girişebilecekleri sözlerini tek bir eleştiri yapmaksızın nakletmesi de son derece ilginçtir.

Şu anda TC devletinin ve onun TSK’sı ile AKP yönetimindeki hükümetinin planı çok açıktır ve TC devletinin uşağı haline gelmiş Aydınlık’ın da bütün beklentisi bu planın gerçekleşmesinden ibarettir. Plan şudur:

IŞİD Kobane’de PYD’yi yenilgiye uğratsın ve bu şehri ele geçirsin de, TSK da o bölgeye gidip IŞİD’i Suriye’nin içlerine doğru itelesin. PKK değil ama TC devleti bir taşla üç dört kuş vurmayı hesaplamaktadır. TC devleti hiçbir çaba harcamaksızın güneydeki Kürt tehlikesinden kurtulacak, Suriye’nin içinde “tampon bölge” adına defacto bir alan işgali yapacak, böylece Suriye’nin içine doğru bir adım atmış olacaktır. Bundan sonraki adım ise, El Nusra ve IŞİD’le gizli veya açık ittifaklar yoluyla Esad rejimini devirmek üzere daha ileri harekâtların yolunu açmaktır. Hiçbir devlet ve hiçbir ordu, savaş koşullarında doğan boşlukları doldurmamazlık, imkân ve fırsatları değerlenmemezlik etmez.

Aydınlık’ın karartmalarına rağmen durum apaçık gözlerimizin önündedir.



Gün Zileli

7 Ekim 2014


www.gunzileli.com

No comments:

Post a Comment