BEN
GİDİYORUM ANNE - Reyhaneh Jabbari
Sevgili
Sholeh,
Öğrendim
ki bugün kısasla tanışma sırası benimmiş. Yaşam kitabımın son sayfasına
geldiğimi senden öğrenemediğim için kırgınım. Bilmem gerektiğini düşünmüyor
muydun? Üzgün olduğun için ne kadar mahcup olduğumu biliyorsun. Neden senin ve
babamın elini öpme şansını bana vermedin?
Dünya bana
yaşamak için 19 yıl verdi. O uğursuz gecede ölmeliydim. Bedenim şehrin bir
köşesine atılmalı ve birkaç gün sonra polis beni teşhis etmen için seni
tecavüze uğradığımı da orada öğreneceğin adli tıp doktorunun ofisine
götürmeliydi. Biz onların gücü ve servetine sahip olmadığımız için, katilim
asla bulunamayacaktı. Hayatına utanç ve ızdırapla devam edecek, birkaç yıl sonra
da bu ızdırap seni öldürecekti.
Her
nasılsa bu lanetlenmiş hikaye değişti. Bedenim bir köşeye atılmadı, ama Evin
Hapishanesi ve onun tek kişilik hücresine gömüldü, şimdi de mezarlığa benzeyen
Şehr-e Ray hapishanesine. Ama kaderim buymuş, şikayet etme. Sen benden iyi
bilirsin ki ölüm yaşamın sonu değildir.
Sen
bizlere okula giderken bir kavga ya da şikayet karşısında bir hanımefendi gibi
olmamızı öğretmiştin. Nasıl davranmamız gerektiğinin altını ne kadar çok
çizdiğini hatırlıyor musun? Senin deneyimlerin yanlıştı. O kaza başıma
geldiğinde, öğrendiklerimin bana yardımı olmadı. Mahkemede beni soğukkanlı ve
zalim bir suçlu gibi anlattılar. Hiç gözyaşı dökmedim. Hiç yalvarmadım.
Kanunlara güvendiğim için ağlamadım.
Ama
kayıtsız olmakla suçlandım. İşte, sivrisinek bile öldüremez, hamam böceklerini
antenlerinden yakalayıp dışarı atardım. Taammüden cinayetle suçlanıyorum.
Hayvanlara yaptığım muamele bir erkeğe eğilim olarak yorumlandı ve hakim
kazanın yaşandığı sırada tırnaklarımın uzun ve ojeli olduğu gerçeğine bile
bakma zahmetine katlanmadı.
Kendisinden
adalet beklenen bir hakim için ne kadar da iyimser! Ellerimin sporcu kadınlar
gibi, özellikle de boksörler gibi, iri olmadığını sorgulamadı. Ve içime
sevgisini ektiğin bu ülke beni hiçbir zaman istemedi, beni sorgulayanların
hakaretleri yüzünden ağlarken, en adi sözlerini dinlerken hiç kimse bana destek
olmadı. Güzelliğimin son işareti saçlarımı kazıdığımda 11 gün hücre cezasıyla
ödüllendirildim.
Sevgili
Sholeh,
Duydukların
yüzünden ağlama. Karakoldaki ilk günümde, yaşlı bekar bir görevli canımı yakmak
için tırnaklarımı kullandığında, güzelliğin burada aranan bir şey olmadığını
anlamıştım. Güzel görünmek, güzel düşünce ve dilekler, güzel el yazısı, güzel
gözler ve görüş, hatta hoş bir sesin güzelliği…
Anneciğim,
düşüncelerim değişti ve bunun sorumlusu sen değilsin. Sözlerimin sonu
gelmeyecek; onları, senin yokluğunda ve senden habersiz beni infaz ederken sana
ulaştırması için birine veriyorum. Sana miras olarak pek çok el yazımı
bırakıyorum.
Yine de
ölmeden önce senden bir şey istiyorum. Aslında bu dünyadan ve bu ülkeden bir
tek isteğim var. Biliyorum bunun için zaman lazım. Ama lütfen ağlama ve dinle…
Senden
mahkemeye gidip bu arzumu anlatmanı istiyorum, hapisteyken böyle bir mektup
yazamazdım. Bir kez daha benim yüzümden acı çekeceksin. Eğer yalvarman gerekirse,
bunun için sana kızmam. Gerçi sana yapmamanı söylememe rağmen infaz edilmemen
için onlarca kez yalvarmıştın.
İyi kalpli
annem, sevgili Sholeh, canımdan daha çok sevdiğim, toprağın altında çürümek
istemiyorum. Gözlerimin, genç kalbimin toza dönüşmesini istemiyorum. Ben asılır
asılmaz bunu ayarlamanı; kalbimin, böbreğimin, gözlerimin, kemiklerimin,
vücudumdan ne nakledilebilirse onları ihtiyacı olanlara hediye etmeni
istiyorum. Organlarımı alanların ismimi bilmesini, bana bir buket çiçek
almalarını hatta benim için dua etmelerini bile istemiyorum.
Şunu çok
içten söylüyorum, gelip yas tutarak acı çekeceğin bir mezar istemiyorum. Benim
için siyahlar giymeni istemiyorum. Zor günlerimi unutmak için elinden geleni
yap. Rüzgar beni alıp götürsün.
Dünya bizi
sevmedi. Kaderimi istemiyorum. Ve şimdi ölümü kucaklayarak buna bir son
veriyorum. Çünkü Allah'ın mahkemesinden, beni sorgulayanlardan ben davacı
olacağım. Hakimden; beni taciz etmekten geri durmayan Yüksek Mahkeme'nin
hakimlerinden davacı olacağım.
Yaratıcının
mahkemesinde Dr. Farvandi ve Kasım Şabani'den davacı olacağım; tüm o
bilgisizlerden, yalanlarıyla bana haksızlık eden, benim haklarımı çiğneyen ve
gerçeğin bazen görünenden farklı olduğuna dikkat etmeyenlerden davacı olacağım.
Sevgili
iyi kalpli Sholeh, diğer bir değişle sen ve ben suçlayanlar, diğerleri ise
sanık. Bekleyip Allah'ın ne istediğini görelim. Ölene dek seni kucaklamak
isterdim. Seni seviyorum.
Reyhaneh
ULUSLARARASI
KAMPANYAYA RAĞMEN İDAM EDİLDİ
26
yaşındaki Reyhaneh Jabbari 2007 yılında, İstihbarat Bakanlığı'nın eski bir
çalışanı olan Murteza Abdolali Sarbandi'yi öldürdüğü gerekçesiyle
tutuklanmıştı. Jabbari ifadesinde, Sarbandi'yi sırtından bir kez bıçakladığını
kabul etse de, tecavüz girişimine maruz kaldığını ve Sarbandi'nin öldüğü sırada
evde bir başkasının daha olduğunu vurguladı.
AİLESİYLE
GÖRÜŞTÜRÜLMEDİ
Ancak
Uluslararası Af Örgütü'ne göre mahkeme bu iddiaları yeterince araştırmadı;
Jabbari iki yıllık bir yargı sürecinin ardından idam cezasına çarptırıldı. Af
Örgütü'ne göre, yargılama sürecinde iki aylığına hücre cezasına çarptırılan
genç kadın, bu süre boyunca avukatı ve ailesiyle de görüştürülmedi.
'ANNESİ
AÇIKLADI'
Fakat
Jabbari'nin idam edilmemesi için Uluslararası Af Örgütü'nün öncülüğünde
yürütülen sosyal medya kampanyaları sonuç vermedi. İran idamı bir süre ertelese
de, Jabbari asılarak idam edildi. Haberi, Jabbari'nin annesi duyurdu.
Bugüne dek
onlarca kadının tartışmalı biçimde idam ediliği İran'da, kadın mahkumlardan
işkence altında ifade alındığı ve yalnızca kendi verdikleri ifadelere
dayandırılarak suçlu bulundukları iddia ediliyor.
27.10.2014
No comments:
Post a Comment