Friday, 3 October 2014

Kobanê; “Savaşı Canavarın Kalbine Taşı!”

                                                                          by Caner Bingöl

Önceden uyarayım bu yazıda IŞİD barbarlığının ortaya çıkış öyküsünü bulamayacaksınız çünkü bu hormonlu domatesin kimin bahçesinde yetiştiğini ve günden güne kimlerin sulayarak bu günlere getirdiğini hali hazırda televizyonlarınızdan tüm çıplaklığıyla naklen izleyebilmektesiniz. Dolayısıyla bu yazıyı Kobanê'yi  yalnız ve yalnız kendi öz güçlerine ve örgütlülüklerine dayanarak 19 gündür destansı bir direnişle savunan YPG, YPJ gerillalarına ve sürmekte olan büyük direnişe ayıracağım.

Bunu yapacağım çünkü orada, Kobanê cephesinde olamamanın, bu karanlığa saplanan mermilerin birinde bile tetiğe basan bir parmak olamamanın burukluğu içerisindeyim. Gâyem yalnız Kobanê direnişine dair bir kaç kelam etmekten öte bir halka kelimelerle de olsa bir direnç taşıyabilmek/taşıyabilmeyi denemek.

Öncelikle Rojava'ya dışarıdan gelen saldırıların neden Kobanê bölgesinde yoğunlaştığını kavrayabilmek için Kobanê'nin ne anlama geldiğine bakmamız gerekiyor.
Daha evvel Suriye'nin Rakka vilayetine bağlı bir ilçeyken şimdi Rojava'nın bir kantonuna dönüşen Kobanê hem tarihsel, hem politik, hem de stratejik açıdan önemli bir kent.
Kobanê; Halepçe katliamında, Enfal'de yoksuluğuna ve yoksunluğuna  rağmen kendi çocuklarının kıyafetlerini çıkarıp Güney Kürdistan halkına giydiren onurun adı olabilen bir kent.
Kobanê, Suriye'de halklara cehennem yaşatan cihatçı/mezhepçi örgütlerin ABD eliyle Türkiye'de beş yıldızlı otellerde yapılan organizasyonlarla türemeye başladığı bir dönemde Ortadoğu'da halkların eşitliği temelinde yeni bir hikayenin, paradigmanın filizlendiği ilk bir kaç yerden biridir.
Kobanê; bütün planların emperyalist iştahla Suriye'ye yöneltildiği zamanlarda muktedirlerin kimyasını bozan 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin başladığı bölgenin adı.

Kobanê; Rojava devriminin sonucu olarak ortaya çıkan 3 kanton yönetiminden biri.  Cizîrêve Efrîn kantonlarının ortasında yer alan ve coğrafik olarak diğer kantonlara oranla daha az bir alanı kapsayan ve daha az nüfusa sahip olan bir yer.
Dolayısıyla bu konumundan ötürü de Rojava'nın kalbi sayılan stratejik bir öneme sahip.
Kobanê; Ortadoğu'da şuan YPG, YPJ güçleriyle yazılmaya devam eden bir öykünün 1979'da önsözünün yazılmaya başlandığı yer.
Kobanê; Başta Türkiye olmak üzere emperyalist ittifakın adeta vites arttırır gibi önce ÖSO, sonra El Nusra hamlesiyle Rojava devriminde gedikler açmayı defalarca deneyip de yenildiği stratejik bir alanın adı.
Kobanê; ÖSO ve Nusra kartlarının çökmesinden sonra faşizmin son kozu olan ve diğerlerine oranla vahşet pazarlama taktiklerine ve askeri manevra kabiliyetine sahip olan, her türlü ağır silahı bünyesinde bulunduran IŞİD'in 19 gündür saldırdığı ve YPG, YPJ
güçlerinin geçit vermediği direniş mevzisidir.

Türkiye'nin tren yolu üzerinden vagonlarla IŞİD barbarlarının önüne yığdığı ağır silahlarla kısa bir sürede düşmesini beklediği yer de yine Kobanê'dir. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve YPG/YPJ güçleri IŞİD karşısında teknik olarak daha geri bir noktada olmalarına ve sürekli ağır top atışlarıyla karşılaşmalarına rağmen direnişlerini sürdürüyor. İkinci paylaşım savaşında da Nazi Almanya'sı Kızıl Ordu'dan teknik açıdan üstün olmasının avantajlarını kullanmış olsa da faşizm yenilgiyi tatmaktan kaçamamıştı. Dolayısıyla bu tek başına bir savaş kazanmak için yeterli bir ölçüt değil.

Çatışmalar henüz ovalarda mevzi savaşları şeklinde sürüyor ancak YPG gerillaları olası bir kent savaşına da hazırlıklı olduklarını ve tüm hazırlıklarını buna göre yaptıklarını ifade ediyorlar. Kobane'yi savunanların gözlerindeki parıltıdan ve çelikleşen iradeden Kobane'nin düşmeyeceğini/düşürülemeyeceğini anlıyoruz.
Bütün stratejisini kendi vahşetini pazarlamak ve bunun üzerinden düşmanlarına korku salmak üzerine kuran IŞİD barbarları karşısında hiç bir yere gitmeyeceğini ve kanının son damlasına kadar Kobane'yi savunacağını söyleyen halk savunma güçlerinin iradesi düşmana korku salıyor. Bunu şurdan da okuyabiliriz:
IŞİD elindeki ağır silahlarla bir anda Kobane'ye girebilecek olanaklara sahipken yavaş yavaş ilerlemeyi tercih ederek Kobane'de bir kent savaşına girmekten imtinayla uzak duruyor. Bunun tek sebebi IŞİD'in Kobane'ye girdikten sonra oradan çıkamayacağının farkına varmasıdır çünkü abartı sayılmayacak bir benzetmeyle Kobane'nin IŞİD'e Nazi ordularını tarih sahnesinden silen bir Stalingrad cehennemi yaşatma potansiyeli vardır.

Bu arada tüm çabalarına ve IŞİD'e vermiş olduğu sınırsız mühimmat desteğine rağmen bu kuşatmanın tek başına yeterli olmadığını ve Rojava devrimini yenemeyeceğini kavrayan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, askere sınırötesi operasyon yetkisi veren ve yabancı askerlerin bölgeye intikal etmesini onaylayan tezkereyi mecliste onaylamıştır.
Yabancı askerlerden kastedilen koalisyon güçleri/Nato güçleridir.
Böylece tek başına sınır ötesi operasyon yapma riskini göze alamayan Türkiye'nin emperyalist ittifaklarıyla hem yeni Osmanlıcık rüyasını canlandırmasının yani Davutoğlu'nun tabiriyle Ortadoğu'da 'restorasyon' yapılabilmesinin hem de IŞİD'e karşı savaşma bahanesiyle tampon bölge oluşturarak Rojava devrimini boğabilmesinin önü açılmıştır. Ancak tüm planlar direniş haritasının Rojavayla sınırlı olacağı senaryoları üzerinden şekillenirken Suruç'ta yakın zaman önce sınırı çizen tel örgüler halk direnişiyle yerle bir edilmişti ve bu durum sınırın ötesi ve berisi diye bir ayrımın olmadığını halkların Rojavadaki kazanımları koruma noktasında yek vücud olduğunu göstermişti.
Ortadoğu'da yeşertilen bu alternatif paradigma ile cihatçı faşist unsurlar zaten politik olarak yenilgiye uğratılsalar da bir daha bel doğrultamayacak bir yenilgi tadmaları için cephede de askeri olarak geriletilmeleri gerekmektedir. Bu şekilde elde edilelecek bir zafer aynı zamanda Ezîdîlerin, Türkmenlerin, Süryanilerin, Arapların, Alevilerin binbir çiçekli Ortadoğu bahçesinde cümle halkların olacaktır çünkü;
Kobanê Madrid kapısıdır,
Kobanê Ortadoğu halklarının anti-faşist cephesidir,
Kobanê IŞİD barbarlığına "No Pasaran"dır.
Direnişin 19.gününe girdiği şu kritik zamanlarda artık söz hükmünü yitirmiştir.
Elimizde söz söyleyebilmenin yalnızca iki biçimi kalmıştır;


Ya Kobanê'de karanlığın böğrüne saplanan mermi olacağız ya da savaşı yaşadığımız metropollere yani "canavarın kalbine taşıyacağız!"
Kobanê direnen yüreklere, yoldaşlara, kardeşlere bin selam ...

http://fraksiyon.org/kobane-savasi-canavarin-kalbine-tasi/

No comments:

Post a Comment