by Caner Bingöl
Önceden
uyarayım bu yazıda IŞİD barbarlığının ortaya çıkış öyküsünü bulamayacaksınız
çünkü bu hormonlu domatesin kimin bahçesinde yetiştiğini ve günden güne
kimlerin sulayarak bu günlere getirdiğini hali hazırda televizyonlarınızdan tüm
çıplaklığıyla naklen izleyebilmektesiniz. Dolayısıyla bu yazıyı Kobanê'yi yalnız ve yalnız kendi öz güçlerine ve
örgütlülüklerine dayanarak 19 gündür destansı bir direnişle savunan YPG, YPJ
gerillalarına ve sürmekte olan büyük direnişe ayıracağım.
Bunu
yapacağım çünkü orada, Kobanê cephesinde olamamanın, bu karanlığa saplanan
mermilerin birinde bile tetiğe basan bir parmak olamamanın burukluğu
içerisindeyim. Gâyem yalnız Kobanê direnişine dair bir kaç kelam etmekten öte
bir halka kelimelerle de olsa bir direnç taşıyabilmek/taşıyabilmeyi denemek.
Öncelikle
Rojava'ya dışarıdan gelen saldırıların neden Kobanê bölgesinde yoğunlaştığını
kavrayabilmek için Kobanê'nin ne anlama geldiğine bakmamız gerekiyor.
Daha evvel
Suriye'nin Rakka vilayetine bağlı bir ilçeyken şimdi Rojava'nın bir kantonuna
dönüşen Kobanê hem tarihsel, hem politik, hem de stratejik açıdan önemli bir
kent.
Kobanê;
Halepçe katliamında, Enfal'de yoksuluğuna ve yoksunluğuna rağmen kendi çocuklarının kıyafetlerini
çıkarıp Güney Kürdistan halkına giydiren onurun adı olabilen bir kent.
Kobanê,
Suriye'de halklara cehennem yaşatan cihatçı/mezhepçi örgütlerin ABD eliyle
Türkiye'de beş yıldızlı otellerde yapılan organizasyonlarla türemeye başladığı
bir dönemde Ortadoğu'da halkların eşitliği temelinde yeni bir hikayenin,
paradigmanın filizlendiği ilk bir kaç yerden biridir.
Kobanê; bütün
planların emperyalist iştahla Suriye'ye yöneltildiği zamanlarda muktedirlerin
kimyasını bozan 19 Temmuz 2012 Rojava devriminin başladığı bölgenin adı.
Kobanê;
Rojava devriminin sonucu olarak ortaya çıkan 3 kanton yönetiminden biri. Cizîrêve Efrîn kantonlarının ortasında yer
alan ve coğrafik olarak diğer kantonlara oranla daha az bir alanı kapsayan ve
daha az nüfusa sahip olan bir yer.
Dolayısıyla
bu konumundan ötürü de Rojava'nın kalbi sayılan stratejik bir öneme sahip.
Kobanê;
Ortadoğu'da şuan YPG, YPJ güçleriyle yazılmaya devam eden bir öykünün 1979'da
önsözünün yazılmaya başlandığı yer.
Kobanê; Başta
Türkiye olmak üzere emperyalist ittifakın adeta vites arttırır gibi önce ÖSO,
sonra El Nusra hamlesiyle Rojava devriminde gedikler açmayı defalarca deneyip
de yenildiği stratejik bir alanın adı.
Kobanê; ÖSO
ve Nusra kartlarının çökmesinden sonra faşizmin son kozu olan ve diğerlerine
oranla vahşet pazarlama taktiklerine ve askeri manevra kabiliyetine sahip olan,
her türlü ağır silahı bünyesinde bulunduran IŞİD'in 19 gündür saldırdığı ve
YPG, YPJ
güçlerinin
geçit vermediği direniş mevzisidir.
Türkiye'nin
tren yolu üzerinden vagonlarla IŞİD barbarlarının önüne yığdığı ağır silahlarla
kısa bir sürede düşmesini beklediği yer de yine Kobanê'dir. Ancak evdeki hesap
çarşıya uymadı ve YPG/YPJ güçleri IŞİD karşısında teknik olarak daha geri bir
noktada olmalarına ve sürekli ağır top atışlarıyla karşılaşmalarına rağmen
direnişlerini sürdürüyor. İkinci paylaşım savaşında da Nazi Almanya'sı Kızıl
Ordu'dan teknik açıdan üstün olmasının avantajlarını kullanmış olsa da faşizm
yenilgiyi tatmaktan kaçamamıştı. Dolayısıyla bu tek başına bir savaş kazanmak
için yeterli bir ölçüt değil.
Çatışmalar
henüz ovalarda mevzi savaşları şeklinde sürüyor ancak YPG gerillaları olası bir
kent savaşına da hazırlıklı olduklarını ve tüm hazırlıklarını buna göre
yaptıklarını ifade ediyorlar. Kobane'yi savunanların gözlerindeki parıltıdan ve
çelikleşen iradeden Kobane'nin düşmeyeceğini/düşürülemeyeceğini anlıyoruz.
Bütün
stratejisini kendi vahşetini pazarlamak ve bunun üzerinden düşmanlarına korku
salmak üzerine kuran IŞİD barbarları karşısında hiç bir yere gitmeyeceğini ve
kanının son damlasına kadar Kobane'yi savunacağını söyleyen halk savunma
güçlerinin iradesi düşmana korku salıyor. Bunu şurdan da okuyabiliriz:
IŞİD elindeki
ağır silahlarla bir anda Kobane'ye girebilecek olanaklara sahipken yavaş yavaş
ilerlemeyi tercih ederek Kobane'de bir kent savaşına girmekten imtinayla uzak
duruyor. Bunun tek sebebi IŞİD'in Kobane'ye girdikten sonra oradan
çıkamayacağının farkına varmasıdır çünkü abartı sayılmayacak bir benzetmeyle
Kobane'nin IŞİD'e Nazi ordularını tarih sahnesinden silen bir Stalingrad cehennemi
yaşatma potansiyeli vardır.
Bu arada tüm
çabalarına ve IŞİD'e vermiş olduğu sınırsız mühimmat desteğine rağmen bu
kuşatmanın tek başına yeterli olmadığını ve Rojava devrimini yenemeyeceğini
kavrayan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, askere sınırötesi operasyon yetkisi
veren ve yabancı askerlerin bölgeye intikal etmesini onaylayan tezkereyi
mecliste onaylamıştır.
Yabancı
askerlerden kastedilen koalisyon güçleri/Nato güçleridir.
Böylece tek
başına sınır ötesi operasyon yapma riskini göze alamayan Türkiye'nin
emperyalist ittifaklarıyla hem yeni Osmanlıcık rüyasını canlandırmasının yani
Davutoğlu'nun tabiriyle Ortadoğu'da 'restorasyon' yapılabilmesinin hem de
IŞİD'e karşı savaşma bahanesiyle tampon bölge oluşturarak Rojava devrimini
boğabilmesinin önü açılmıştır. Ancak tüm planlar direniş haritasının Rojavayla
sınırlı olacağı senaryoları üzerinden şekillenirken Suruç'ta yakın zaman önce
sınırı çizen tel örgüler halk direnişiyle yerle bir edilmişti ve bu durum
sınırın ötesi ve berisi diye bir ayrımın olmadığını halkların Rojavadaki
kazanımları koruma noktasında yek vücud olduğunu göstermişti.
Ortadoğu'da
yeşertilen bu alternatif paradigma ile cihatçı faşist unsurlar zaten politik
olarak yenilgiye uğratılsalar da bir daha bel doğrultamayacak bir yenilgi
tadmaları için cephede de askeri olarak geriletilmeleri gerekmektedir. Bu
şekilde elde edilelecek bir zafer aynı zamanda Ezîdîlerin, Türkmenlerin,
Süryanilerin, Arapların, Alevilerin binbir çiçekli Ortadoğu bahçesinde cümle
halkların olacaktır çünkü;
Kobanê Madrid
kapısıdır,
Kobanê
Ortadoğu halklarının anti-faşist cephesidir,
Kobanê IŞİD
barbarlığına "No Pasaran"dır.
Direnişin
19.gününe girdiği şu kritik zamanlarda artık söz hükmünü yitirmiştir.
Elimizde söz
söyleyebilmenin yalnızca iki biçimi kalmıştır;
Ya Kobanê'de
karanlığın böğrüne saplanan mermi olacağız ya da savaşı yaşadığımız
metropollere yani "canavarın kalbine taşıyacağız!"
Kobanê
direnen yüreklere, yoldaşlara, kardeşlere bin selam ...
http://fraksiyon.org/kobane-savasi-canavarin-kalbine-tasi/
No comments:
Post a Comment