galibi hiç
belli olmayacaktı savaşların
terkedilmiş
şehirlerin sokaklarında
dağa
kaldırılmış kadınların çığlıkları kaldı asılı
boş mermi
kovanlarını
gerdanlık
yapan kızların sancıları yardı kasıkları
bir tas
lahana çorbasına
teslim
olmanın anısını kimse hatırlamadı
yıkık
duvarların barut yüzlü tuğlalarına tırnakla yazılı
doğuracak
piçini gizledi savaşı sonlamanın sevinci
yenilgiyi
tadanların kiniyle yıkandı gökyüzü
zifiri
yarınları
olmayanlar doğdu savaş sonrası
dünü
sorgulamayanların apış arasından
dişiyle
kesilen göbek bağı sızladı durdu
haşlanmış
ipek kozasından sarı sular aktı
kelebeklerin
gözü kaldı dut sürgününde
atlasa
işlendi bayraklaşan türküler
madalyalar
satıldı kilise kapılarında
camilerde
selalar verildi
helvalar
dağıtıldı
utanç
duvarlarına sürülen eller eridi
buda’nın
kulakları düştü avuçlarına
yasını
tuttu kan kırmızı nehirler
hayaletleşti
düşler kayıp posta katarında
beklentilere
eklendi belkiler
savaştan
dönenlerin postalları yarıldı
seçim
sandıkları açılmadan
demokrasi
ağıtları yakıldı
kınsız
kılıç üstüne
apoletleri
sökülmüş generallerin imzası
barış
levhalarında kurumadan
topların
namluları çoktan hedefe yönelmiş
tüfekler
sökülmüştü kütüklükten
analar
doğurdukca
semizlendi
ordular
palazlandı
anamalcı kan tüccarları
talim
boruları yeni bir hücum emri daha verdi
sınırlar
delindi bin yerinden
yeniden
yaratıldı düşmanlık tarihi
taburlar
sıralandı resmi geçit başladı
sürüleşmiş
halklar tek adamı alkışladı
robotlaştı
adımlar marşlar bandolar
borsalar
şaha kalktı
ganimet
tellalları sekiz sütuna manşet attı
savaşın
haklılığı üstüne yemin billah
sevgilinin
gözyaşı eritti mendilleri
yastık
altlarında gizlenen
mor
dantelli
kısır bir
döngü sürüldü tezgaha
bir daha
milyon daha
insanlık
tarihi budur dendi
savaş
tanrılarına adanan kurbanlıklar
sürüler
halinde
cennet
kapılarına erişmek için
ilahi bir
çoşkuyla yarıştı
ve açlık
orduları
bu
düttürüye alıştı
eklendi
silah fabrikalarına
her gün
bir yenisi daha
kutsanan
savaşa
seyirci
kalanlar
barış
madalyalarıyla
nobele
aday şimdi
kapkara
savaşan
neden savaştığının ayırdına varamadan öldü
barışan
neden barıştığının farkına varmadan cepheye sürüldü
her ikisi
de aynı toprağa gömüldü
bir zeytin
köklendi kan suyundan kıpkızıl
yeni
sürgünler verdi
dallanıp
yapraklandı
çam kokulu
taç oldu
kybelenin
saçlarına
kilim
dokulu
yemyeşil
Volkan
Kemal
Genç yaşta
öldürülen savaş karşıtı Rus gazeteci;
Anna
Stepanovna Politkovskaya' nın anısına saygımla
(30
Ağustos 1958 – 7 Ekim 2006)
No comments:
Post a Comment