Tuesday, 23 September 2014

Türkiye uzun zamandır tolerans kelimesini unutmuş, hatırlayacak gibi de durmuyor

New York sonbaharı gelmiş. Hava oldukça serin, Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’na dünyanın her tarafından gelen insanlar biraz şaşkın. Belli ki koşturup kendilerine bir yerlerden birer kazak almışlar. Esprileri, ‘Eee iklim işte’den öteye geçemese de önümüzdeki yıllarda iklimin insanoğluna neler edeceğini az çok herkes biliyor.

Ülkeler buradan bir anlaşmaya vararak mı döner yoksa dünya kendi başının çaresine bakar ve bildiğini okur da yine fırtınalarla, sellerle, depremlerle bizi başbaşa mı bırakır göreceğiz.


Berhan Şimşek misali
Fotoğraflar: DHA
Bir yandan da Social Good Summit var şehirde. Konferansın ana başlığı #2030NOW. Yani Hedef 2023’ten ileriye gidilmiş.

Ne konuşulursa konuşulsun konuyu illa ki 1980 İhtilali’ne getiren Berhan Şimşek misali bu konferansta da ne konuşulursa konuşulsun konular bir yerinden muhakkak Gazze’ye, İsrail’in bitmek bilmez şiddetine, iklime ve elbette mültecilere geliyor.

Üç yılda yedi milyon ‘yeni evsiz’

BM Mülteciler Yüksek Komiseri António Guterres konuklardan biri. 2011’de de burada konuşmuş, yine yaptığı konuşmada mültecilerden, yine bunun uluslararası bir kriz olduğundan bahsetmiş. Bu kez başka bir şey diyebilecek mi? Elbette diyecek.

Zira 2011’de 43 milyon insanın evi yok, insani yardım örgütleri ayağa kalkmalı diyerek gittiği toplantıya bu kez “50 milyon insanın evi yok, insani yardım örgütleri ayağa kalkmalı” diyerek giriyor. Guterres kendisini dinleyenlere istediği rakamı versin, o da dinleyiciler de şunu biliyor: Bu rakamlar düşmeyecek!

Sınırları açın
Ege’den bir kare… 
Dünya ülkelerini tüm sınırlarını açmaya çağıran Guterres, evlerini terk eden insanları hükümetlerin kabul etmesi gerektiğini, bunun bir onur meselesi olduğunu, farklılıkların sorun yerine zenginlik getireceğini vurguluyor.

Malta’dan gelmiş New York’a, anlatıyor: “Orada teknelerle Avrupa’ya kişi başına dört bin dolara ulaşmaya çalışan insanlarla beraberdim. Bu inanılmaz bir para! Ve bu insanların tek derdi aslında çıktıkları yere dönmek, evlerine ulaşmak!”

Ulaşıyorlar mı? Elbette hayır. Denizde boğulan binlerce insanı anlatıyor Guterres. Dünyada her gün 30 bin kişi yerinden yurdundan olurken, tüm bu trafik bir başka suç çukurunu kazıyor. Evinden olan insanlar arasında her türlü şiddete uğrayan kadınlar ve çocuklar.

Yüzde 86’sı gelişmekte olan ülke vatandaşı
Türkiye sınırı Suriyeli mültecilere açılmadan hemen önce… Fotoğraf: DHA
Komiser Guterres Suriye’den, Lübnan’dan kaçanları anlatıyor. Şu anda Lübnan’daki okullarda Lübnanlı’dan çok Suriyeli gençlerin okuduğunu, herkesin başka bir ülkeye kaçtığını anlatıyor. Geçen seneye kıyasla okullar Suriyeli çocuklarla dolmuş durumda.

Guterres, dünyada sorun yaşayan ülke liderlerinin kendi insanına karşı bu kadar acımasız olmasına ise akıl sır erdiremediğini söylüyor.

Yine bir rakam var elinde: “Dünyadaki mültecilerin yüzde 86’sı gelişmekte olan ülkelerin vatandaşları! Düşünsenize, bu kadar mülteci demek, ülkenize farklı kültürlerden renklerden insanın gelmesi demek, bu bir zenginliktir.”

Bir tweet’ten öteye geçer mi?
Türkiye-Suriye sınırında çatışma… Fotoğraf: Reuters
Bu kadar bilgi, bu kadar havalı laf, konuşmayı dinlemeye gelen herkesin önünde laptopları açık ya da akıllı telefonlar, kulaklar Guterres’te lakin bütün bunlar bir tweetten ve bir hashtagden öteye geçer mi? İnsan inanmak istiyor.

Guterres’in konuşmasında ısrarla vurguladığı tolerans konusu ve evlerinden olan insanlara hoşgörüyle bakılmasının insani bir görev olduğunu anlattığı günün ertesinde Türkiye sınırından gelen görüntüler bu konuşmaların, temennilerin bizim oralara zor ulaşacağını gösteriyor.

Türkiye uzun zamandır tolerans kelimesini unutmuş, hatırlayacak gibi de durmuyor.

22/09/2014 23:24
ELİF KEY

No comments:

Post a Comment