Suruç’ta
Kobane’den gelen 20 bin insan var…
450
bin kişilik yeni çadırlar kurulmuş…
Hava
saldırılarının Kobane’ye hiçbir faydası olmamış, tam tersine ağır silahlarla
saldırı yoğunlaşmış…
KDP
Rojava’yı düşürmek için saldıran IŞİD’e saldırmıyor…
Günlerdir
Kobane düştü propagandası yapılıyor…
Durum
kritik ve bu propaganda ile kitlesel bir göç yaratılmak isteniyor…
Saldırıların,
göz yummaların ve propagandanın hedefi belli: Rojava’yı insansızlaştırmak, Arap
Ayaklanmaları dalgası içinde devrimci güçlerin iktidara geldiği, mevzi
kazandığı yegane bölgeyi boşaltmak. Bunun için AKP, KDP, ABD, IŞİD, Esad Rejimi
adeta bir Kutsal İttifak gibi Kobane’ye çullanmış durumda…
Karşı
devrimci güçler hazırlanan yüzbinlerce kişilik çadırların Rojava’yı boşaltması
beklenen insanlarca doldurmasını bekliyor. Ancak direniş sürüyor. Rojava’nın
insansızlaştırılması ve Kürtlerin mülteci haline getirilmesi ile eksiğiyle
gediğiyle çölde yeşertilmeye çalışılan “yeni bir dünya” düşünün çökmesi arzu
ediliyor. Çünkü Rojava Devrimi’nin, Kutsal İttifakın unsurlarının kurmaya
çalıştıkları Ortadoğu’da yeri yok. Bundan dolayı bir birleriyle savaşırken dahi
Rojava’yı boğmak için anlaşmadan görüşmeden bile zımni işbirliği içinde hareket
edebiliyorlar. Bazı akl-ı evveller Kürtlere emperyalistlerin silah
vereceklerinden dem vuruyordu. Son yaşananlar her şeyi tüm çıplaklığıyla ortaya
çıkardı. Seküler, demokratik, özgürlükçü bir düzene bu bölgede gözü olan bütün
egemenler karşı. Batı cephesinde IŞİD durmasına rağmen doğudaki hareketlenme
sürüyor. Suriye ve Irak’ta el koyduğu ağır silahlarla ve tecrübeli
savaşçılarının seferber etmesiyle IŞİD kadınların ellerinde yeşeren devrimi
parçalanmak için saldırıyor.
YPG
an itibarıyla halk ile birlikte güvenlik alarak geri çekiliyor. Bu bir ölüm
kalım savaşı. Muhtemel bir katliamın önlenmesi için çok boyutlu bir direniş
örgütlenmeye çalışılıyor. Kobane hala direniyor. IŞİD bölgedeki en büyük
ideolojik düşmanını oradan silmek istiyor. AKP bölgenin boşalmasını, askeri
olarak karşısında derli toplu bir gücün ortadan kalkmasını, mülteci haline
gelmesini bekliyor. Müzakere sürecinde karşısındakilerin sıkışmasını,
morallerinin dağılmasını umuyor. IŞİD’in egemen olduğu ve artık Rojava değil
Kuzey Suriye olacak bir bölgede hem Suriye rejimine hem de Kürt Hareketi’ne
ayar vermek istiyor. ABD IŞİD’den rahatsız olsa da yeni kurulacak statükoda o
da toplumsal özgürlük mücadelesi veren bir tarafın Ortadoğu’da yeşermesini
diğer tüm egemenler gibi istemiyor. Aklımıza haçlı seferlerinde direnmek için
halkına silah dağıtmaktansa kenti kaybetmeyi yeğleyen komutan geliyor. KDP Kürt
hareketi içinde kendi anti-tezinin yok olmasını hareketsizce seyrediyor.
Egemenler kendi aralarında mücadele ederken farklı dengelerle oynarlar ama asla
ezilenleri, özgürlük için mücadele edenleri güçlendirebilecek adımlar atmazlar.
Asıl düşman onlar için nettir.
Şu
anda taraflar açıktır; bir yanda mezhepçi, din boyutu güçlendirilmiş bir
milliyetçilik eliyle “dizayn” edilmeye çalışılan bir Ortadoğu, diğer yanda ise
demokratik ulusu temel alan seküler, komünal ütopyaları dillendiren, cinsiyet
özgürlükçü bir Ortadoğu. Bu iki segmentin sahipleri bellidir.
“Rehinelerin
kurtarılmasından” sonra saldırılar artıyor ve yoğunlaşıyor. AKP burada bir
tampon bölgenin oluşturulması fırsatının gelişmesini bekliyor. Devrimcilerin
devrim fikriyatına yabancılaştıkları bir zamanda burada ortaya çıkan devrimci
durum çok fazla düşman üretmiş durumda. Kutsal İttifak bu konuda sanki koordine
hareket ediyor. Her türlü psikolojik harp ve propagandaya rağmen çocuk ve
hastalarını bırakıp direniş için geri dönenler çok. 25 kilometrelik bir sınırı
tutmaya çalışan direniş bizlerden, elinden bir şey gelemeyenlerden dayanışma
istiyor. Bunun çağrısını yapıyor. Türkiye’nin batısından dün yola çıkan
kafileler an itibarıyla Suruç’a ulaşmış durumda. Halkın topyekun coşkusuyla
karşılanmış durumdalar. Çok kritik bir, iki veya üç gün içerisinden
geçmekteyiz. Bu dayanışmayı arttırmalı ve bunu talep edenlere güç vermeliyiz.
IŞİD geçişi engellenmeye çalışılıyor, dolayısıyla dayanışma eylemleri önemli;
bizi uzun soluklu ve herkesin samimi şekilde tarafını seçeceği bir süreç
bekliyor. Bir yandan IŞİD’e karşı olup, diğer yandan da onunla göğüs göğse
çarpışan, bunu sadece cephede değil, hayatın her kesitinde yapan bir siyaseti
yok saymak en hafifinden ikiyüzlülüktür…
Kobane
düşerse dünyanın her yerinde biz düşeriz!
Rojava
yenilirse biz yeniliriz!
Güncel
Yazılar
Cuma,
26 Eylül 2014 23.19
Cihan
Çabuk / Y. Doğan Çetinkaya
No comments:
Post a Comment