Friday, 26 September 2014

Bu toplum dikiş tutmaz



Pervasızlık, hukuk tanımazlık, mezhepçilik aldı başını gidiyor. Beğenmediği yüksek yargı seçimlerini yok sayacağını açıkça ilan eden bir zihniyet, Türkiye’nin tüm demokratik sistemini kilitledi. Baskı, korkutma, New York sokaklarında bile yansıyan muhalifleri şiddet kullanarak susturma geleneği hâkim oldu.

Daha vahimi, Sünnilik uğruna girişilen kirli ve karanlık ilişkiler…

Buna bir de Kobane eklendi. Türkiye hükümeti, İŞİD çetelerine doğrudan ve dolaylı destek sunarak oradaki Kürt varlığını yok etmeye çalışıyor. Kobane’de yapılmak istenen 1915’te İttihat ve Terakki’nin Ermenilere, 1990’larda Sırpların Müslümanlara yaptığından farksızdır. Bölge Sünni-Araplara emanet edilip uzun vadeli bir Müslüman Kardeşler hakimiyeti sağlanmak isteniyor.

Ankara’nın bakışı, öncelikle Kürt belasından kurtulalım, İŞİD’e sonra bakarız şeklinin de ötesinde.

İstanbul Üniversitesi’nde İŞİD’i protesto eden sol gruplara polisin gözü önünde eli sopalı, yüzü maskeli grupların saldırması bunun en açık göstergesi. 12 Eylül öncesi dönemden tecrübeyle sabittir. Bu tip saldırılar, hükümetin açık izni olmadan gerçekleştirilemez. Üniversitede yaşananlar, aslında Ankara’nın politikasının dışavurumundan başka bir şey değildir.
Türkiye medyasının görmezden geldiği gerçekleri, Batı basını her gün yazıyor. İngiliz Daily Mail gazetesi, sınırdaki askerlerin Kürtlere muamelesine yönelik iç acıtıcı fotoğraflar yayınladı. Ardından Kürt haber ajansları, Türkiye’den İŞİD’e trenle yeni askeri malzemeler gittiği iddiasını dile getirdi.

Ankara bütün bu iddialara, haberlere ‘‘alçakça yalan, iftira’’ demenin ötesine geçmiyor. Ama bütün bunlar olurken Batı başkentleri ve kamuoyunda Türkiye, fanatik dincilerle işbirliği yapıyor, PKK ve Kürtler savaşıyor imajı güçleniyor.

Kobane’deki çatışmanın sonucu ne olursa olsun, Kürtlerin ve PKK’nin Batı’daki imajının ciddi bir şekilde değişeceği kesin.

Ankara, başta bölge halkı olmak üzere PKK’daki büyük öfkeyi, hayal kırıklığını bir türlü anlamıyor, anlamak istemiyor. İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın bu konuda söyledikleri bunun göstergesi:

"Bizim açıklamalarımızla yola devam ediyoruz. Bu sürede çok fazla provokasyon olacağını bilerek bu işleri yapıyoruz. Halkımız bu sürece destek veriyor. Oradaki asayiş problemlerini de halledeceğiz. Halkın desteği önünde kimse duramaz. Bize oy vermeyenler de bize destek veriyor.”

Sınırın hemen ötesinde akrabaları Ankara’nın açık veya örtülü desteğiyle imha edilmek istenen bir halk, hiçbir şeye destek vermez. Neye, nasıl destek verdiği her gün binlerin Kobane’ye geri gitmesinden açıkça görülüyor. Kendi topraklarından sökülüp atılmak istenilen bir halk, var gücüyle gözü dönmüş dinci teröristlere direniyor.

Böyle bir tabloda, ne barış ne de müzakere olmayacağını, toplumun bir arada yaşama imkânını giderek azalttıklarını görmezden geliyorlar. Kürtlerin Barzani de dahil olmak üzere AKP ve sözlerine güvenmesi artık neredeyse imkansızdır.


Benzer bir tepkinin yakında, Sünni Anadolu’nun kurallarıyla yaşamak istemeyen Ege’den de güçlenerek yükseleceğinden emin olabilirsiniz. AKP büyük bir başarıyla toplumun dikişlerini attırıyor.

Ergun Babahan

No comments:

Post a Comment