Güvensizlik
aşılama bana dedi
Karapanter
yaralı
dişi kedinin yavrusunu yalayıp
sarmaladı
korkma
yaklaş
karşımdakine
vermiş olduğum güven
kendime
olan güvensizliğimden bir şey eksiltmedi
kendime
olan güvenimi
sana
verirsem elimde nem kalır
sen
ayakların üzerine kalkmayı becerdiğin gibi
yürümeyi
de öğreneceksin
şimdilik
nereye gittiğin önemli değil
nede
durduğun yer
düştüğün
yeri bil yeter
düştüğün
yerden ilerle
tekrar
düşünçeyedek
böylesi
gelgitlere hazırlıklı ol
açıl
korkma
her çok
bilinmeyenli denklemi çözmek gerekmiyor
onu
bilinmez haline getiren nedeni ara bul
tek nedele
çık yola
sonra
çoğal
tek
çömlekle çık suya
kırmadan
dönersin yuvaya
ilk düğüm
atmak gibi
ilk çözüm
yolu bulmak zor
ilk
yenilgi gibi
ilk
kırılılan onur
ilk
yırtılan zar
ilk atılan
mermi gibi
cesaret
anaya bel bağla
korku
duvarını aş
ses
duvarını aşarcasına coşkulu
buz
denizini yararcasına kuşkulu
ateşe
taparcasına
önce kendi
tenine dürüst ol
tanı
gücünü
gerisi
gelir
dedi
geriledi
gerildi
sıçradı
kerevetine düş damının
bu kışta
güvercinler donacak
kardelene
varan yollar buz altında
alev
suratlı akbabalar
tüylerini
yolacak
donsuz
gelincikler uykuda
zulüm
kolluklu
apoletli
yolluklu
kol
geziyor
asırlık
sancı bu
kasıklara
mil çekilmiş
gözler
yuvasında acılı
doğursa
bir türlü
mayalanmış
dölünü savursa
kurda kuşa
yem olsa
munzurda
boğulsa
gam yemez
açılsa
dağların yücesine
atsa
kendisini yardan aşağı
çığlığı
asılı kalsa
nemrutlansa
dört
kibritle ağulansa
diyar-ı
bekire
surlansa
urlansa
fayda
etmez
beklentilerine
eklese umudunu yarının
eşkiya
mavzerine gez göz olsa
sığınsa
inlere
inim inim
yaretmez
kanlı
künyesi ağıta bürünür
yosunlu
sularda
gözünde
toprak solar
söz biter
kavga
bitmez
yeter der
edi bese
yeter
artık bu kan davası
bu kör
döğüşü
bedelsiz
askerlik
yeter bu
inad
bu
kararmış göz
şu kaypak
dil
bu ter
bu emeksiz
sermaye
yeter öz
bitti
anlamı
kalmadı
ölümün
anlamsızlaştı
zulüm
dedi
karapanter
inledi
çeyrek
asırlık kalkışmada
gelinen
noktaya bak
ve dur
ve düşün
kara
gözleri sürmelim
kınalı
bakışlım
belalım
revamı
sana
bu
cehennem
bu yasin
kokulu
musalla
taşı
kader
değil
yoksulluk
topraksız
hulamlık yazı değil
tüfeksiz
mermi olmak neyse
barutsuz
çekirdek çitlemek
demem
değil
bu kışta
delinir gönüm
göverir
yönüm benim
bu
dellenmiş baş
ile
bu el ense
tıraş ile
şu açılım
şöyle
kaçılım
böyle
saçılım ile
teharetsiz
sıçılımla
sonlanır
kıçımıza
demokrasi donlanır
ayıbımıza
kayıbımza
eklenir
kocca bir
asır daha pineklenir
pinekle
inekle
binekle
binek
bin
bin
bilinmeyenli denklem
ağrılı
sızılı
eklem
ekle
ek
gün gelir
tohuma durur
başlarımız
başaklaşırız
başak
başımız
aklaşırız
Volkan
Kemal
Kasım 2013
No comments:
Post a Comment