Kaşın
ortasına çok anlamlar yükledim
gözüne bel
bağladım
aralanma
sakın
asarım
kirpiklerimde düşlerimi
varına minnet
etmem
yokluğunda
yerim yüreğimi sessiz
güneşinle
üşür
zifirimle
yaşarım..
bu dehliz
bana yar olur..!
Karakedinin
dilinde ezgileşmişti satır satır, dalarken serserinin gözlerine..
Mırldanmayı
sürdürdü yalayarak asırlık yaralarını..
Munzur’dan
batıya göçertildik belimizde sağır tekme, ağır osmanlı tokatı,
sillesini
yedik yoksulluğun en ince sızının yığıldığı yere..
Törelere
isyanı bir borç bildik, yankılandı soluğumuz soyumuzun kırıma uğradığı yere..
Ve sırtımıza
yüklenilen kahırla kamburlaşıp geldik bugüne..
Bugün dünden
kaypak, dünden yalçın kayalara tırmanmak öylesine zor.
Sarılmışlığımız
var her yandan, duvar duvar cephe cephe ekran ekran tel tel örülmüşlüğümüze
ekledik bir ilmek daha yasaklanmış ezgi bahçelerini..
Batının
batısında dilsiz duvarlar üzerinde koyu kan lekeleriyle şafağa yıkılsa da..
Aradan iki
koca on yıl geçse de; değişimi dönüşümü bu denli sancılara gebe gece dilsizdi
dilsiz.
Dilimiz yer
ile yeksan, türkümüz pazara mahkum, elimize ulaşamıyor kolumuz..
Yasa
koyucular tasayı da koymuş menzilimize.
Vurulmuşuz
kanımız toprağa hasret donmuş ciğerlerimizde..
Mayınsız bir
karış yer bırakılmamış, patlamağa hazır adımlarımız..
Yürüyüş
kolları dağıtılmış, başsız gövdemize geçirilmiş kazık!
Voyvodalar
kendi içimizde..
Kendi içimiz
dışımıza yansımaz olmuş, bilmeliyiz kabuklarımızı kırmasını
Unutturmuşlar
isyana bağlı umudu
Salmışlar
korkunun hükmünü yüreğimize, insanlık sınırına dayatmışlar zulmünü açlığın..
Kederlenme
dedi serseri..kaşlarını çatma öyle umarsız.
Sokaklara
hakim olan biziz!
Biziz onların
korkulu düşü
Dişiliğimizle
yaratacağız çoğul cümbüşü..
Memelerimizle
ateşleyeceğiz barış çubuklarını !
Kilimleyeceğiz
doku doku renk renk sevdanın
Bire on veren
çocuklarını..
Hele sen
söyle bir salın..silk üzerindeki asırlık tüylerini, uzat bana dilini öpeyim!
Hele gel
yanıma, yak yaklaş!
Aklamasınlar
seni, pazara sermesinler en ince yerini..sarıl bana sarmala yüreğimi..
Gecede doğan
çocuğa gündüz demezler
Hasata kalkan
toprağa ağu verilmez..
Tohuma
yüztutmuş başak biçilmez
Zamana
dağılır tasalı bekleyişler..
Sal bana
kendini ırmaklaşsın umuda serilişler..
Karakedinin
damarları yaylaştı
Bir atlayışta
çatılar zarlaştı..
Pençe pençe
oldu sabahı saran mor düğüm
Açıldı
gökyüzünü karartan özüm..
Yeter dedi
serseri
Yeter
Edi
beseleşsin cendereler..
Edi bese
Edi
Dedi
karakedi!
Volkan Kemal
12 Kasım 09
No comments:
Post a Comment