Bir adam
düşünün..Harika sesli, müthiş yetenekli bir adam...Detroit'in arka sokaklarında
kurduğu dünyasından memnun...Bir adam...Memleketinden çok uzaklarda, kendisinin
bile haberi olmadan, bir "rock star" oluyor...Güney
Afrika'da..Hakkında efsaneler oluşturuluyor, ve hatta bir rock yıldızına
yakışır intihar senaryosu ile öldürülüyor ! Bir adam düşünün, geçtiğimiz sene
hakkında çekilen belgesel filmine kadar kimsenin tanımadığı...Mümkün olamayan
bir şöhret hikayesi ! Koltuklarınıza oturun, çayınızı hazırlayın, dışarıda
hafif yağmurlu bir Cumartesi var...Size Sixto Rodriguez'in inanılmaz hikayesini
anlatacağım.
Tam adıyla
Sixto Díaz Rodríguez...1942 yılının bir yaz sıcağında Detroit'te dünyaya
geldi...Ona "Sixto" denmesinin sebebi ailenin altıncı çocuğu
olmasıydı..İşçi bir ailenin altıncı çocuğu....Rodriguez'in babası 1920'lerde
Amierka'ya gelen Meksikalı bir göçmendi..Annesi ise kızılderili kökenlere sahip
bir kadın.."Sokaklarda büyüdü" cümlesinin tam anlamıyla hakkını
verdi...Öyle ki, onunla buluşmak, bir iki lafın belini kırmak bile ancak
mahalle köşelerinde mümkün olabiliyordu..Şehirdeki "öteki" olmanın
zorluklarını anlattığı harika şarkı sözlerini, gitarıyla Detroit'in arka
sokaklarında besteledi...Ve bir kaç küçük barda sahne aldı...1967 yılında ilk single
"I'll Slip Away"i küçük bir plak şirketinden yayımladı..1970
yılında "Cold Fact" ve 1971'de "Coming From Reality" isimli
olağanüstü albümleri Sussex Records etiketiyle piyasaya sürüldü...Albümlerdeki
şarkılar gerçekten iyiydi ve Rodriguez'in kendine has büyüleyici bir tarzı
vardı...Ama birşeyler ters gidiyordu...Çünkü kimse albümleri satın almadı,
Rodriguez'i dinlemedi ve albümler ticari başarı açısından Rodriguez'e çok
inanan yapımcıları hayal kırıklığına uğratmıştı...Çok geçmeden plak şirketi
sözleşmeyi feshetti.
Üçüncü
albüm için şarkılarını hazırlayan Rodriguez, bu olaydan sonra müziği
bıraktı..Detroit'te bir çok ağır işte çalışarak, yoksulluk içindeki yaşamına
devam etti..Bir yandan da kentin işçi sınıfının yaşam şartlarının
iyileştirilmesi için aktif politik rol oynayarak Detroit şehir meclisine
katıldı..
Amerika'daki
albüm satışlarından dolayı müzik kariyerini bırakan ve Detroit'teki dünyasına
kapanan Rodriguez için 1970'li yılların ortasında hayat kendi sürprizini
hazırlamak ile meşguldü...Çünkü Rodriguez kendi ülkesinde kimsenin onu
tanımadığı bu yıllarda, çok çok uzaklarda, başta Güney Afrika olmak üzere, Yeni
Zelanda ve Avustralya'da efsane bir rock yıldızı olmaya başlamıştı !
Avustralya'lı
plak şirketi "Blue Goose Music", Rodrıguez'in albümlerinin yayın
hakkını satın almış ve 1970'li yılların ortasında ülkede bu albümleri yeniden
yayımlamış,ve hatta "At His Best" adında daha önce hiçbir yerde
paylaşılmayan "Can't Get Away" ve "Street Boy" şarkılarını
da ekleyerek bir derleme albüm piyasaya sürmüştü...Albümler Avustralya'da iyi
bir satış grafiği yakalamış, 1979 yılında Rodriguez, Mark Gillespie Band ile Avustralya'da çeşitli
konserler vermişti..
Güney
Afrika'daki durum ise oldukça ilginçti..."At His Best" albümünün bir
kopyası Cape Town'da bir plakçıya ulaşmış ve bu kopya çoğaltılarak elden ele
dolaşmış, hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamayan Rodriguez, o dönem katı
kurallarla yönetilen Güney Afrika'da, farklı şarkı sözleri ile çoktan
efsaneleşen bir halk kahramanı haline gelmişti ! (Güney Afrika'ya giden ilk
kopyanın Amerika'lı bir kızın sevgilisine hediye ettiği cd olduğu rivayet
edilmektedir.) 1991 senesinde her iki albüm de CD olarak Güney Afrika'da ilk
kez basıldı ve Rodriguez'in bu ülkedeki şöhreti katlanarak artmaya
başladı..Üstelik kendisi hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamaması onun
"efsane"leşmesini daha da kolaylaştırıyordu..Öyle ki, bir süre sonra
çıkan dedikodular sayesinde Güney Afrika'lılar, Rodriguez'in Amerika'da 1970'li
yıllarda bir konser esnasında sahnede kendisini yakarak intihar ettiğine
inanmaya başlamıştı....Rodriguez, Güney Afrika'da bir rock star olarak
ikonlaşırken, kendisi hiçbir şeyden habersiz Detroit'teki yaşam mücadelesine
devam etmekteydi..Ta ki 1998 yılına kadar.
1998
yılında Rodriguez'in büyük ablası internette gezinirken, Güney Afirka menşeili
ve Rodriguez'e adanan bir fan sitesine rastladı..Durumu kardeşine anlattığında
her ikisi de tabii ki okuduklarına inanmakta güçlük çektiler...Sitenin
yapımcısına ulaştığında ve kendisinin Güney Afrika'da uzun zamandır fenomen bir
yıldız olarak bilindiğini öğrendiğinde Sixto, Güney Afrika'ya gitmeye karar
verdi ve orada binlerce kişinin katılımıyla 6 adet konser
gerçekleştirdi...Rodriguez, Güney AFirka'da bir dünya starı gibi karşılanmış,
konserlerinde binlerce kişi tüm şarkılarını tek bir ağızdan söylemişti...Öyle
ki, yaşadıkları karşısında büyük şaşkınlık yaşayan Rodriguez'e, çektirdiği
foroğrafları gösterinceye kadar Detroit'teki "sokak" arkadaşları bile
inanmamıştı..
Geçtiğimiz
sene içerisinde Rodriguez'in bu inanılmaz hikayesinin anlatıldığı ve Sundance
Film Festivali'nde prömiyeri yapılan belgesel filmi "Searching For Sugar
Man"in yayımlanmasından hemen sonra, Amerika'da medyanın ilgisi hızlı bir
şekilde Rodriguez'e çevrildi ve tam 40 sene sonra ülkesinde hızla tanınmaya,
hakkında fan grupları oluşturulmaya ve şarkıları dinlenmeye başlandı...14 Ağustos
2012'de "Late Show with David Letterman"a katıldı..11 Ocak 2013'de
"The Tonight Show with Jay Leno" da "Can't Get Away"
şarkısını seslendirdi..CNN ve BBC'de
hayatını anlatan programlar, çeşitli röportajlar yapıldı.. Ve bu sene
Avrupa ve Amerika'daki bir çok festivalde sahne almaya hazırlanıyor...
Sixto
Rodriguez'i "Sugar Man" ve "Sandrevan Lullaby" şarkıları
ile dinleyeceğiz...Sugar Man'in pek şahane "Redeye" cover'ı da
bonus...Mutlu haftasonları. (Alıntı)
No comments:
Post a Comment