Sunday, 24 August 2014

Ceyda Karan yalnız değildir!

Pınar Tremblay

Daha on beş gün önce sevgili Amberin Zaman –hiç haketmediği şekilde—iftiraya uğrayıp hedef tahtasına oturtulmuştu, şimdiyse sevgili Ceyda Karan.

Seçim sistemini yorumlarken, apansızın “seçmene aptal” dedin diyen bir başka “gazeteci” var karşısında....Seçim sisteminin ne olduğunu anlatmaya çabalayan kişi neden susturulmak istenir? Ne zaman birisi önemli bir gerçeği ifade etse, anında “silahlı saldırgan” şeklinde bağırıyorsunuz? PEW araştırma merkezi sonuçlarında Türk medyasının halk tarafından siyasetçilerden bile daha az güven uyandırdığına şaşırmamak lazım, böyle dostlarla, meslektaşlarla düşmana ne hacet!

Daha önceden benzer argümanları saldırıya uğrayan Amberin Zaman, Aylin Nazlıaka, Sinan Ogan ve diğerleri için de yazmıştım. Tekrar etmeyeceğim, oldukça yorucu. Sadece şunları anımsamamız lazım:

1 - Bir kişiyi, profesyonel başarılarını beğenebiliriz, beğenmeyebiliriz. Ancak bu o kişinin kimliğine hakaret hakkı vermez. Bu tip hakaretlere, saldırılara karşı linç edilenler yapayalnız kalırken, linç eden neo-lumpenler oldukça iyi organize olmuş durumdalar. Bu sistematik, bilinçli bir cadı avıdır. Olayın eleştiren kişilerin o andaki sözleriyle de hiç alakası yoktur. O kişinin muhalif olması yeterlidir. Yoksa ne dini değerler, ne milli değerler, ne de başka değerlerin bir önemi yok.

2 - Çifte standartlar üzücü, yorucu ve yaralayıcı. Kuran- ı Kerim ayetleriyle dalga geçen, her hafta twitterdan ayet sallayanlara, milletin a….na koyacağım şeklinde küfür edenlere, farklı dini inançlara, etnik kimliklere hakaret edenlere karşı çünkü sus pussunuz.

3 - Adalet duygumuzun, merhametimizin eritildiği, inançlarımızın tüketildiği bir süreç bu… Yani, bir tane karşı mahalleden kimse çıkıp diyemiyor mu, ayıptır, günahtır ne yapıyorsunuz siz, ne biçim sözler bunlar? Amberin Zaman çok güzel bir noktaya parmak basmış, başörtüsü direnişinde, ki haklı ve onurlu bir direniştir, bu direnişe omuz vermiş liberaller şimdi birer birer eziliyorlar. Destek verdikleri öte tarafa bakar ya da taşlamaya ortaklık ederken, laikler de “işte siz onların yolunu açmıştınız, oh olsun” diyorlar. Gitgide daha çok bölünüyor, daha çok acı çekiyoruz.

Bu yazıyı yazmak çok zor, çünkü  Ceyda Karan benim için çok kıymetli bir dost. İki eli kanda olsa profesyonel bir soru sorduğunuzda işini gücünü bırakıp koşan bir dost. Özel bir sıkıntınız varsa hayatını sizin için durduran cesur bir dost. Kimmış, neymiş, neyin yanındaymış demeden bilgi isteyen, yardım isteyen herkese koşan birisi. Gecenin üçünde konu hakkında son bilgiyi almak ve paylaşmak için uykuya direnen, doğru bildiğini kendine bedeli çok fazla olsa da hiç çekinmeden söyleyen, haberi inandığı şekilde değil, olduğu gibi sunmak için özen, sabır ve çok çaba gösteren çok başarılı bir gazeteci, kocaman bir yürek.

Üzgünken kapısına gittiğinizde size sığınak sunan, kendisine hiç benzemeyen, hiç aynı fikirde olmayan insanlarla medeni, içten, üretici ilişkiler yürütebilen, o kadar ciddi başarılarına rağmen çok mütevazı, gençlere kol kanat germek için elinden gelenin fazlasını yapan çok güçlü bir kadın.

Dış politika haberciği yapan çok başarılı bir iki kadın gazetecimizden birisi Ceyda Karan. Ana akım medyada artık yer almaması için çok uğraşıyorsunuz ama yerini dolduramadınız değil mi? Doldurmanız da mümkün değil. Paralı asker satın alıyorsunuz güzel ama işte başarılı gazeteci üretemiyorsunuz.  Hepinizin söyledikleri, ana fikri aynı, hep tekrar. Telekinetik miydi neydi hani suikast yöntemi, o hariç. O oldukça yenilikçi bir iddia idi. Etkileyiciydi de… Ama şaka bir yana olmuyor işte… Söylemleriniz yeniliyor… Siz de görüyorsunuz… Entellektüel çöküş içindesiniz… İngilizce yayınlarınız hele, ben çok merak ediyorum, “Ortadoğu'da barış için bu liderin liderliğini herkes kabul etmeli” şeklinde biten yazılarla nasıl başarılı bir kamu diplomasisi yürütmeyi umut ediyorsunuz?

Ben bu linç kültürünün kısa zamanda biteceğine inanmıyorum, bugünlerde geçecek diyenlerden de olamadım. Tek söylemem gereken muhafazakarlık kavramını yandaşlıkla eş anlamlı hale getirip gerçekten çok büyük hata ettiniz.   Twitter'da boşuna “fikirler bana ait” vb demeyin lütfen, hepinizin sözleri tweetleri aynı, sıradan, korkutucu, banal…

Ceyda Karan, ne seçmene, ne karşısında iftira eden kişiye hakaret etmedi. Ama Ceyda Karan’a hakaret edildi… Ceyda Karan yalnız değil, sadece dostlarından,  ona destek olanlardan bahsetmiyorum. Karan gibi hakarete, lince uğramış yüzlerce kişi var… O nedenle yalnız değil..


Tarih sevenlere sorayım… Ortaçağ Avrupası'nda “cadı avı”, “inquisition” olarak bilinen devir nasıl bitti, anımsıyorsunuz değil mi? Tarih öğrenemediğimiz için yine tekerrür edecek…

No comments:

Post a Comment