Pınar
Tremblay
Daha on
beş gün önce sevgili Amberin Zaman –hiç haketmediği şekilde—iftiraya uğrayıp
hedef tahtasına oturtulmuştu, şimdiyse sevgili Ceyda Karan.
Seçim
sistemini yorumlarken, apansızın “seçmene aptal” dedin diyen bir başka
“gazeteci” var karşısında....Seçim sisteminin ne olduğunu anlatmaya çabalayan
kişi neden susturulmak istenir? Ne zaman birisi önemli bir gerçeği ifade etse,
anında “silahlı saldırgan” şeklinde bağırıyorsunuz? PEW araştırma merkezi
sonuçlarında Türk medyasının halk tarafından siyasetçilerden bile daha az güven
uyandırdığına şaşırmamak lazım, böyle dostlarla, meslektaşlarla düşmana ne
hacet!
Daha
önceden benzer argümanları saldırıya uğrayan Amberin Zaman, Aylin Nazlıaka,
Sinan Ogan ve diğerleri için de yazmıştım. Tekrar etmeyeceğim, oldukça yorucu.
Sadece şunları anımsamamız lazım:
1 - Bir
kişiyi, profesyonel başarılarını beğenebiliriz, beğenmeyebiliriz. Ancak bu o
kişinin kimliğine hakaret hakkı vermez. Bu tip hakaretlere, saldırılara karşı
linç edilenler yapayalnız kalırken, linç eden neo-lumpenler oldukça iyi
organize olmuş durumdalar. Bu sistematik, bilinçli bir cadı avıdır. Olayın
eleştiren kişilerin o andaki sözleriyle de hiç alakası yoktur. O kişinin
muhalif olması yeterlidir. Yoksa ne dini değerler, ne milli değerler, ne de
başka değerlerin bir önemi yok.
2 - Çifte
standartlar üzücü, yorucu ve yaralayıcı. Kuran- ı Kerim ayetleriyle dalga
geçen, her hafta twitterdan ayet sallayanlara, milletin a….na koyacağım
şeklinde küfür edenlere, farklı dini inançlara, etnik kimliklere hakaret edenlere
karşı çünkü sus pussunuz.
3 - Adalet
duygumuzun, merhametimizin eritildiği, inançlarımızın tüketildiği bir süreç bu…
Yani, bir tane karşı mahalleden kimse çıkıp diyemiyor mu, ayıptır, günahtır ne
yapıyorsunuz siz, ne biçim sözler bunlar? Amberin Zaman çok güzel bir noktaya
parmak basmış, başörtüsü direnişinde, ki haklı ve onurlu bir direniştir, bu
direnişe omuz vermiş liberaller şimdi birer birer eziliyorlar. Destek
verdikleri öte tarafa bakar ya da taşlamaya ortaklık ederken, laikler de “işte
siz onların yolunu açmıştınız, oh olsun” diyorlar. Gitgide daha çok bölünüyor,
daha çok acı çekiyoruz.
Bu yazıyı
yazmak çok zor, çünkü Ceyda Karan benim
için çok kıymetli bir dost. İki eli kanda olsa profesyonel bir soru
sorduğunuzda işini gücünü bırakıp koşan bir dost. Özel bir sıkıntınız varsa
hayatını sizin için durduran cesur bir dost. Kimmış, neymiş, neyin yanındaymış
demeden bilgi isteyen, yardım isteyen herkese koşan birisi. Gecenin üçünde konu
hakkında son bilgiyi almak ve paylaşmak için uykuya direnen, doğru bildiğini
kendine bedeli çok fazla olsa da hiç çekinmeden söyleyen, haberi inandığı
şekilde değil, olduğu gibi sunmak için özen, sabır ve çok çaba gösteren çok
başarılı bir gazeteci, kocaman bir yürek.
Üzgünken
kapısına gittiğinizde size sığınak sunan, kendisine hiç benzemeyen, hiç aynı
fikirde olmayan insanlarla medeni, içten, üretici ilişkiler yürütebilen, o
kadar ciddi başarılarına rağmen çok mütevazı, gençlere kol kanat germek için
elinden gelenin fazlasını yapan çok güçlü bir kadın.
Dış politika
haberciği yapan çok başarılı bir iki kadın gazetecimizden birisi Ceyda Karan.
Ana akım medyada artık yer almaması için çok uğraşıyorsunuz ama yerini
dolduramadınız değil mi? Doldurmanız da mümkün değil. Paralı asker satın
alıyorsunuz güzel ama işte başarılı gazeteci üretemiyorsunuz. Hepinizin söyledikleri, ana fikri aynı, hep
tekrar. Telekinetik miydi neydi hani suikast yöntemi, o hariç. O oldukça
yenilikçi bir iddia idi. Etkileyiciydi de… Ama şaka bir yana olmuyor işte…
Söylemleriniz yeniliyor… Siz de görüyorsunuz… Entellektüel çöküş içindesiniz…
İngilizce yayınlarınız hele, ben çok merak ediyorum, “Ortadoğu'da barış için bu
liderin liderliğini herkes kabul etmeli” şeklinde biten yazılarla nasıl
başarılı bir kamu diplomasisi yürütmeyi umut ediyorsunuz?
Ben bu
linç kültürünün kısa zamanda biteceğine inanmıyorum, bugünlerde geçecek
diyenlerden de olamadım. Tek söylemem gereken muhafazakarlık kavramını
yandaşlıkla eş anlamlı hale getirip gerçekten çok büyük hata ettiniz. Twitter'da boşuna “fikirler bana ait” vb
demeyin lütfen, hepinizin sözleri tweetleri aynı, sıradan, korkutucu, banal…
Ceyda
Karan, ne seçmene, ne karşısında iftira eden kişiye hakaret etmedi. Ama Ceyda
Karan’a hakaret edildi… Ceyda Karan yalnız değil, sadece dostlarından, ona destek olanlardan bahsetmiyorum. Karan
gibi hakarete, lince uğramış yüzlerce kişi var… O nedenle yalnız değil..
Tarih
sevenlere sorayım… Ortaçağ Avrupası'nda “cadı avı”, “inquisition” olarak
bilinen devir nasıl bitti, anımsıyorsunuz değil mi? Tarih öğrenemediğimiz için
yine tekerrür edecek…
No comments:
Post a Comment