"Bir
Arayışın Notları…
I.
İyi
İnsan,-bence-kendini hayata kaptırandır. Örnekleri olmasaydı bu sözü
söyleyemezdim.
Sözcükler
de kendilerini dağıtıp toplarlar. Ama insanlar gibi değil. Bir tümcede bütün
bir hayatı okuduğunuz, yanılsamasına kapıldığınızda, o tümcenin bir yerinden ,
ya da o tümcenin çağrıştırdıklarının içinde yaşıyorsunuzdur artık.
Bazen öteki
tümceye geçmeyi bile gereksiz bulursunuz. O kadarı yeter size. Ama merak
edersiniz işte. İyi yazar kendini değil hep kendinden öncekileri, kendinden
sonrakileri merak ettirir. Ya da kendini onlarla nasıl silebildiğini gösterir.
Yazı
nefes alan bir dokudur. Ritim budur. Yazıda en güç şey başka biri gibi nefes
almaktır. Sözcükleri öteki nefesler seçtirir size. Bulunmuş bir sözcüğün
sırıtması bundandır. Yapaylık kendini gizlerse yazı kötü olur. Nefes,
yalancıktan başka birinin nefesiymiş gibi yaparsa, yazı okunmaz. Sözcükler
sıradanlaşır. Mesele, herkes gibi, herkes kadar, ancak farklı seslenmektir.
Mucize denen şey sıradanlıktır. Yazarın kişisel sıradanlığı.
Üç
cümle yazabilmek için üç sokak gezmek gerekmiyor. Ama bir iki sokakta
tökezlemek kesinlikle gerekiyor. Hele sokaklar, yarattığınız, kendi
sokaklarınızsa.
Bu
çağın en büyük sorunlarından biri, sıradan insanın, kendini, silah
tüccarlarıyla, milyarderlerle, erişilmez düzenbazlarla, dedikodusunu yaptığı
mayalarla, eşit görmesi, kendi basit hayatında, adeta onların çıkarları
doğrultusunda düşünerek onlara öykünmesidir. Bu noktaya maalesef gelinmiştir.
Yoksul, ancak, başkaldıran insanın ahlakıdır yitirilen. Ben para gücünün
küçümsendiği bir dünyada yaşamak istiyorum. Ben insana yakışan bir soyluluk
arıyorum.
Müsrifleri
severim. Sıkıldıkları için tüketirler. İhtiyaçları olmadığı için harcarlar,
kendileri dahil.
İnsan,
dönüp dolaşıp kendini anlattığını anlar. Ama dönüp dolaşıp. Eğer dönüp
dolaşamıyorsunuz, yolculuklarını sahte düşlerinden başka hiçbir şey
anlatamazsınız. Kendi dünyanız bir zindan gibi karşınıza dikilir.
Her
sanatçının kendine göre bir dürüstlüğü vardır. Ama bu dürüstlüğü yitirebildiği
ölçüde yaratır. İşin güçlüklerinden biri, yaratı biterken, baştaki dürüstlüğü
yakalamaktır. Çehov gibi."
*
Hür
Yumer
İstanbul
doğumlu (1955-1994). Grenoble Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi'ni
bitirdi. İ.Ü. Yabancı Diller Bölümü'nde Fransızca okutmanlığı yaptı. Edebiyat
çevirileriyle tanınan Hür Yumer'in başlıca çevirileri şunlardır: Doğu Öyküleri,
Marguerite Yourcenar (Adam, 1985), Bir Ölüm Bağışlamak, Marguerite Yourcenar
(Adam, 1988), Giacometti'nin Atölyesi, Jean Genet (Metis, 1990), Ölüler
Ansiklopedisi, Danilo Kiş (Remzi, 1991).
No comments:
Post a Comment