Rapora
göre, bazı yerlerde kameraların izleyemeyeceği kör noktalar olduğu tespit
edildi
11 Nisan 2015
Şakran
Çocuk Cezaevi’nde, işkence ve cinsel istismar iddialarını inceleyen İzmir
Barosu, rapor hazırladı. Rapora göre, çocukların şiddet gördüğü iddia edilen
mavi odada, kurumuş kan lekeleri tespit edildi.
İzmir
Barosu Çocuk Hakları Merkezi sorumlu yönetim kurulu üyesi avukat Nuriye Kadan,
üye avukatlar Derya Durmaz, Birsen Şimşek, Nilgün Coşkuner ve Emel Yeşildağ’
dan oluşan heyet, Şakran Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda yaptığı
incelemenin ardından 23 sayfalık bir rapor hazırladı.
İzmir
Ceza ve Tevkif Evlerinden sorumlu Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Fatih
Öztürk, Şakran Cumhuriyet Savcısı Güneş Okur, Cezaevi Müdürü ve bir ekip infaz
koruma memuru eşliğinde 3 Mart'ta cezaevinde incelemelerde bulunulduğu
belirtilen raporda, cezaevinin koridor aralarında güvenlik nedeniyle demir
kapıların kilitli tutulduğu, iç ve dış alanların güvenlik kameralarıyla
izlendiği kaydedildi.
Psikolog
tarafından çocuklara ilişkin grup çalışmalarının yapıldığı oda, oyun odası,
kurs alanları, sinema ve gösteri salonu, kütüphane, okuma odası, sınıf gibi
alanların incelendiği belirtilen raporda, yetkililerce bilgi verildiği, ancak
bu alanlarda çocuk bulunmadığından daha fazla gözlem yapılamadığı ifade edildi.
Cezaevindeki
basketbol sahasında 4-5 çocuğun basketbol oynadığı, bir çocuğun ayakkabıları
olmadan bisiklete bindiğinin görüldüğüne yer verilen raporda, “Bu gezide
çocuklarla temas kurulabilen tek alan olduğundan çocuklarla konuşulmaya
çalışıldı. Ancak yönetici müdür ve savcıların da olduğu heyet karşısında
çocukların her şeyden memnun olduklarını belirten kısa ve ayrıntıdan uzak
cevaplar verdikleri gözlenmiştir” denildi.
Çocukların
bulunduğu ünitelerden zaman zaman yükselen sesler ve kapı tekmeleme seslerinin
duyulduğu kaydedilen raporda, bu durumun cezaevi müdürü tarafından çocukların
top oynadıkları ve topu kapıya vurdukları şeklinde açıklandığı ifade edildi.
Mavi
oda izlenimleri
Heyetin
talebi üzerine “mavi oda/süngerli oda” olarak adlandırılan yan yana iki
“hücre”den oluşan odaların gezildiği, odanın taban, tavan ve duvarların strafor
benzeri bir maddeyle kaplandığı, odada hiçbir eşyanın bulunmadığı, sadece
köşede küçük bir alaturka tuvalet olduğu görüldüğü belirtilen raporda şu
ifadelere yer verildi:
“Cezaevi
müdürünce sorun çıkaran çocukların sakinleşmesi için burada en fazla 3 saat
kadar bekletilmesi için kullanıldığı belirtilen bu odanın bazı yerlerinde
kurumuş kan lekeleri, duvar ve tavanlarında kazınma şeklinde yazılmış isim,
harf, rumuz ve sözler olduğu görülmüştür. Kan lekelerinin ve bu yazıların nasıl
yazıldığı sorulduğunda, 'burada kalan çocukların tuvalet taşına çarpmak
suretiyle kendilerine zarar verdikleri, yaralandıkları, tuvalet taşından
kopardıkları parçalarla da duvar ve yerlere kazımak suretiyle yazı yazdıkları'
beyan edilmiştir. Mavi odanın yanında tek kişilik düzenlenen çok dar ve küçük
tecrit odalarında ise herhangi bir çocuğun tutulmadığı beyan edilmiştir.”
Görüşme
yapılan çocukların hepsinin “mavi oda”yı bildiği, fakat hiç götürülmediklerini
belirttikleri, mavi odada kamera olduğundan çocukların utandıkları için
tuvaletlerini bile yapamadıklarını duyduklarını, mavi odaya üzerinde sadece alt
iç çamaşırı ile "atıldığını" ve görevlilerce yüzleri hariç olarak
tekme tokat dövüldüklerini, bu nedenle her yerin kan içinde kaldığını, hatta bu
yüzden İzmir Barosu'nun ziyaretinden önce bu odanın çocuklara
temizlettirildiğini ifade ettikleri kaydedildi.
Duruşmaya
gidip gelirken beklenilen "bekleme odası" adı verilen yerde kamera
olmadığı için çocuk ve gençlerin en çok burada küfür edip birbirlerini
dövdüklerini belirttikleri raporda yer aldı.
Çocukların
görüşmelerdeki tutum ve davranışları
Raporda,
çocukların verdikleri cevaplar kısa ve tutuk olduğu, konuşmak için istekli
olmadıkları, sadece sorulanlara cevap verdikleri, konuşurken kontrollü ve
sakin, fakat tedirgin oldukları ve göz teması kurmadıkları, cezaevi hakkında
çok fazla konuşmak istemedikleri, basında çıkan haberleri bildikleri ve söz
konusu olaylara şahit olmadıklarının anlaşıldığı bildirildi.
“Görüşme
yapılan çocuklar cinsel suç, baskı veya rahatsızlık veren bir şey olmadığını
söylerken ağlamaklı olmuş, söyleyip söylememek arasında kararsızlık yaşamıştır”
denildi.
‘Merdiven
altı; kamerayla izlenmeyen kör nokta’
İnfaz
koruma memurlarının 17.30’da mesailerinin sona erdiği, çocukların 23.00’dan
önce odalarına girmelerinin yasak olduğu, uykusu gelen çocuklar bazen ortak
alandaki sandalyeleri birleştirerek uyumak zorunda kaldığı, 17.30-23.00 arası
zaman diliminde sadece kamerayla gözlendiği, ancak yukarı kata çıkan beton
merdivenlerin altında 4-5 kişinin sığabileceği bir boşluk alanın olduğu ve bu
alanın kamera ile izlenemediği ifade edildi.
Cezaevinde
bir adet sağlık merkezinin bulunduğu, aile hekiminin gerekli görmesi halinde
çocukların Aliağa ve İzmir’deki hastanelere sevk edildiği, ancak mesai saati
bitimi olan 17.30’dan sonra cezaevi bünyesinde görevli hekim bulunmadığı,
hastaneye sevki gerçekleşen acil durumlar dışında çocuk ve gençlerin sağlık
hizmeti alamadıkları kaydedildi.
Görüşme
yapılan çocukların koğuştaki büyüklerin küçükleri ve yeni gelenleri dövdüğünü,
hakaret ettiğini, bu sebeplerle ezilenlerin olduğunu, yaşça büyük ve güçlü olan
“ağabey”lerin otoritesine uymayanların cezalandırıldığı, hatta bazı çocukların
bu sebeplerden yönetime dilekçe vererek koğuşlarının değiştirilmesini talep
ettiklerini aktardığı kaydedildi.
Çocukların
ifadelerinden ilaç kullanımının yaygın olduğu, bu nedenle çocuklarda uyku
halinin gözlemlendiği, ilaçların istenildiğinde cezaevi doktorlarınca verildiği
ifade edildi.
Raporun
sonuç bölümünde ise, “Çocuk ceza infaz kurumları, çocuk adalet sistemine
aykırıdır. Çocuk adalet sisteminin amacı çocuğu yargılamak ve dört duvar
arasına kapatmak değil, suça iten sebepleri araştırmak, ortadan kaldırmak ve
çocuğu rehabilite etmektir. Ceza yasalarının revize edilmesi, çocuk ve genci
rehabilite edip topluma kazandırma ya yönelik kurum ve kuruluşların
oluşturulması gerekmektedir” görüşlerine yer verildi.
(T24)
No comments:
Post a Comment