04 Şubat 2015
Suriye'deki
iç savaştan kaçarak Lübnan, Ürdün ve Irak'a sığınan sekiz mülteci ve ailenin
hikâyeleri...
Uluslararası
Af Örgütü'nün, çatışmadan kaçarak Lübnan, Ürdün ve Irak'ta hayatta kalma
mücadelesi veren sekiz kişi ve ailenin hikâyeleri üzerinden Suriye'deki mülteci
krizinin insani yüzüne ışık tutmayı amaçladığı “Zorluk, Umut ve Yeniden
Yerleştirme: Suriye’den gelen mülteciler kendi hikâyelerini anlatıyor” başlıklı
raporu yayınlandı. Uluslararası yeniden yerleştirilmenin bazı dezavantajlı
mültecilere sunacağı hayat değiştiren imkânlara vurgu yapan rapor aynı zamanda
Uluslararası Af Örgütü’nün #OpenToSyria kampanyasının başlangıcını duyuruyor.
Kampanya,
refah düzeyi yüksek ülkelere, yeniden yerleştirme sayesinde çok daha fazla
dezavantajlı mültecinin kabul edilmesi için kamuoyu desteğiyle baskı kurmayı
hedefliyor. Şimdiye kadar bu krize verilen uluslararası yanıt çok yetersiz ve
birçok varlıklı ülkenin katkısı çok az. Çatışmadan kaçan mültecilerin yüzde
95’ine sadece Suriye’ye komşu beş ülke ev sahipliği yapıyor: Türkiye, Ürdün,
Lübnan, Mısır ve Irak. Dört milyona yaklaşan mülteci sayısıyla, krizin
yarattığı şiddetin yoğunluğuna dikkat çeken Uluslararası Af Örgütü Mülteci ve
Göçmen Hakları Direktörü Şerif El Sayid-Ali, “Rapor rakamların arkasındaki
insanların gerçek hikâyelerini anlatıyor” dedi.
Daha
iyi bir gelecek için umut ışığı
Mültecilerin
çoğunun cehennemi yaşadığını ifade eden El Sayid-Ali, “Mülteci olarak gündelik
hayatlarını sürdürebilmek için mücadele ediyorlar. Yeniden yerleştirme hayata
tutunabilmeleri için ihtiyaçları olan yardım elini uzatmak, daha iyi bir
gelecek için ufak bir umut ışığı olacak” diyor. Raporun öne çıkardığı hikâyeler
arasında Lübnan’da tek başına dört çocuğuna bakmaya çalışan 23 yaşındaki bir
kadın, Ürdün’de tehditlere maruz kalan bir eşcinsel ve Irak’ta tıbbi tedaviye
ihtiyaç duyan 12 yaşındaki kanserli bir çocuğun ailesi bulunuyor.
Yeniden
yerleştirilmeye ihtiyaç duyan 380 bin mülteci var
Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, en dezavantajlı durumda olan ve
yeniden yerleştirme ihtiyacı olan mülteci sayısını 380.000 olarak açıkladı.
Bunların arasında işkence ve tecavüz mağdurları, hasta veya refakatsiz çocuklar
ve diğer dezavantajlı mülteciler yer alıyor. Şimdiye kadar sadece çok azı
yeniden yerleştirildi. Dünya liderlerinin korunmasız durumda olan mültecilere
sırtlarını dönmeye devam edemeyeceğini vurgulayan El Sayid-Ali, “dünya
liderlerini mültecileri yeniden yerleştirmek konusunda cesaretlendirmek hayat
değiştirici bir etkiye sahip olabilir” diyor.
Türkiye
en az 1.6 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor
Yeniden
yerleştirmenin, mültecilerin ihtiyaç duydukları bakım ve desteğe erişim ile
barış ve istikrar içinde hayatlarını yeniden kurmalarına olanak sağlamak kadar,
bu tarihi mülteci krizinin sorumluluğunu paylaşmaya da katkı sunması
bekleniyor. Ekonomik krizle mücadele eden Lübnan nüfusunun yaklaşık dörtte biri
oranında mülteciye ev sahipliği yaparken, Türkiye'de yaşayan Suriye’den gelen
mülteci sayısının ise en az 1,6 milyon olduğu belirtiliyor. Türkiye,
220.000'den fazla mülteciyi barındıran 23 kamp kurmasına rağmen, kampların dolu
olması nedeniyle mültecilerin çok büyük bir bölümü kamp dışında yaşıyor ve
hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.
Şu
an sadece Suriye’ye komşu beş ülke çatışmadan kaçan mültecilerin yüzde 95’ine
ev sahipliği yapıyor ve Lübnan gibi ülkeler kısaca bu kitlesel göçle başa
çıkmakta zorlanıyor.
23
yaşında dört çocuk sahibi bir kadın olan Yara için yeniden yerleştirme büyük
bir değişim yaratacak. Yara’nın iki yaşındaki oğlu Mutanama’nın omuriliğinde
beynine sıvı sızıntısına neden olan bir yarılma var. Ailesi Lübnan’a taşındığından beri durumu
daha da kötüleşti. Yara, Suriye’de tutuklanan eşinin öldürüldüğünü YouTube’da
yayınlanan bir video’dan öğrendi. Lübnan’da yalnız bir kadın olarak cinsel tacize
uğradı ve barınma için gereken yüksek kira bedelini karşılayamayacak durumda.
‘Pek
çok insan beni taciz ediyor’
“Bir
mülteci olarak her şey zorluklarla dolu” diyor. “Pek çok kötü insan benim
hakkında kötü şeyler söylüyor ve taciz ediyor… Hayat çok zor, zorla başa
çıkabiliyorum” diyor.
Irak’ın
Kürdistan bölgesindeki bir mülteci kampına kaçan bir diğer Suriyeli aile,
2012’de kanser teşhisi konulan 12 yaşındaki oğulları Elias’ın tedavi
edilebilmesi için mücadele ediyor. “Burada hayat çok zor çünkü Elias için
doktorlara ve ilaçlara ihtiyacımız var. Onun tedavi alabilmesi için inanılmaz
zorluklar çektik” diyor Elias’ın babası Maher. Çaresizce oğlu’nun düzgün bir
tedavi alabileceği Avrupa’ya yeniden yerleştirilmeyi umuyor.
‘Cinsel
yönelimim yüzünden kardeşim beni öldürmeye çalıştı’
Hamit
ise güney Suriye’nin Dara kentinden bir eşcinsel erkek ve şu an yaşadığı
Ürdün’de tehdit ediliyor ve düzenli olarak sokakta tacize uğruyor. Uluslararası
Af Örgütü’ne cinsel yönelimi yüzünden erkek kardeşinin kendisini öldürmeye
çalıştığını ve altı erkek tarafından tecavüze uğradığını anlattı. Ülkesine geri
dönmeyi arzuluyor fakat “Suriye’de sadece ölüm var” diyor.
Taciz
tehdidi olmadan açık bir eşcinsel erkek olarak yaşayabileceği Avrupa’ya yeniden
yerleştirilmeyi ve bir iş bulup, aşık olup hayallerini gerçekleştirmeyi umuyor.
“Eğer Avrupa’ya gidersem, yeniden doğacağım” dedi.
HIV
pozitif gazeteci tedavi masrafları yüzünden intihara kalkıştı
Jamal
ve Said, Suriye’deyken gazeteci ve muhalif aktivist olan eşcinsel bir çift.
Siyasi aktiviteleri nedeniyle Suriye’de tutuklandılar ve alıkonuldular. Jamal
HIV pozitif. Tecrit altında tutulduğu ve tedavisine izin verilmediği
Suriye’deki cezaevinde sağlık durumu hızla kötüleşmiş. Lübnan’da ise tedavisi
hayli pahalı. Tedavinin ne kadara mal olduğunu öğrendiğinde intihara kalkışmış.
İkisi de Lübnan’da hayatlarının beklemede olduğunu düşünüyor. Delicesine
yeniden başlamak, eğitimlerini tamamlamak, çalışmak ve “toplumun üretken
üyeleri” olmak istiyorlar.
Kazım
evi bombalandığında yaralanıp Suriye’den kaçan Filistinli bir mülteci. O ve
kızı fil hastalığı (elefantiyazis) ile mücadele ediyor ve düzgün bir tedavi
bulma imkânları yok. Durumu bacağının anormal bir şekilde şişmesine neden
olmuş. Çaresiz bir şekilde kızının tedavi olmasını istiyor ve ekliyor, “Ben
ölmeyi bekliyorum. Tedavi olmam umurumda değil, fakat kızımın tedavi edilmesi
istiyorum.”
Bütün
bu insanlar için, yeniden yerleştirme şu an hayatlarında çektikleri
sıkıntılardan kurtulmak için elzem olan bir imkân sağlayacak.
Mültecilerin
herkes gibi sıradan insanlar olduğunu vurgulayan El Sayid Ali, “Fakat hayatları
çatışmanın bir sonucu olarak korkunç bir şekilde mahvolmuş ve her şeye yeni
baştan başlamak zorundalar” diyor.
“Suriye
hükümetinin, İslam Devleti’nin silahlı gruplarının ve diğerlerinin zulmünden
kaçanlara kucak açma zamanı geldi.
İnsanlığın galip gelebileceğini göstermeliyiz”
Arkaplan
Suriye’deki
kriz dördüncü yılına girerken 190.000’den fazla insan hayatını kaybetti ve 11
milyondan
fazla kişi evlerini terketmek zorunda bırakıldı. 7.6 milyona yakın kişi Suriye
içinde yerlerinden edildi ve dört milyonu ülkeden kaçtı.
Suriyeli
mültecilerin neredeyse yüzde 95’i -3.8 milyon kişi- bölgedeki beş ülkede
barınıyor: Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır. Birleşmiş Milletler
Mülteciler Yüksek Komiserliği bu ülkelerdeki 380.000 kişinin yeniden
yerleştirilmeye ihtiyaç duyduğunu açıkladı. Ne var ki şimdiye kadar refah
düzeyi yüksek ülkeler tarafından, ihtiyaç olanın beşte birine tekabül eden
79.180 yeniden yerleştirme sözü verildi.
No comments:
Post a Comment