"50
sene gece gündüz demeden, Selma ve ben toprağı işledik, ağaçları yetiştirdik.
Bu iş sadece sulama ve gübreleme işi değildir. Ağaçlarda tıpkı insanlar
gibidir, insanlara benzerler. Ruhları vardır, duyguları vardır. Kendileri ile
her zaman konuşulsun isterler, ilgi görmek isterler. Ben traktör kullanmam. Ne
yapacaksam kendi ellerimle yaparım. Bu toprak bölgenin en verimli toprağıdır.
Sadece bölgenin değil aslında dünyanın en iyi toprağıdır" diyor mahkemeye
Abu Hussam; kızı gibi büyüttüğü Selma'nın limon ağaçlarını yok etmek isteyince
İsrail devleti.
Sınırda
bir hikaye "Limon Ağacı". Selma Batı Şeria'da yaşayan dul bir
kadındır ve babasından kalma bir limon ağacı bahçesine sahiptir. Her şey İsrail
ve Filistin arasındaki duvarın İsrail tarafına, İsrail savunma bakanı için bir
villa inşa edilmesiyle başlar. Villanın yanı başında Selma'nın limon ağacı
bahçesi vardır. İsrail devleti buradaki ağaçların güvenlik zafiyeti
gerekçesiyle kesilmesini ister. Karşılığında ise Selma'ya tazminat ödemeyi
teklif eder. Selma tazminat almayı reddeder ve yıllarca emek verip yetiştirdiği
ağaçları için mücadele etmeye karar verir, bir avukat tutar. Filmde hem
Selma'nın mücadelesine hem de avukatla olan çürük limon tadındaki aşkına şahit
oluruz.
Filmin giriş
sahnesinde bir limon ağacı görürüz. Kurumuş dallar arasında sapsarı limonlar...
Daha sonra kamera ağacın tam ortasındaki limona odaklanır. Bu limon az sonra
hikayesini izleyeceğimiz Selma'dır. Hem ağacın hem de sınırın tam ortasındaki
bir limondur Selma. Limonata yaparken görürüz Selma'yı daha sonraki sahnede.
Her gelen misafirine limonatasından ikram eder. Filistin toprakları kadar
cömerttir Selma.
Film
boyunca kendimize şu soruları sorabiliriz: Bir insan bir ağaçla ne kadar derin
bir bağ kurabilir? Bir ağaç bir insanın eksik kalan parçasını tamamlayabilir
mi?
Babasının
tepesinde limon ağaçlarına dokunmaya çalıştığını hatırlar Selma. "Daha
yükseğe Selma, daha yükseğe."
Limon
ağaçları Selma'nın anılarıdır, rahmetli babasıyla arasındaki son bağdır. Eşi
yıllar önce ölmüştür, çocukları kendi dünyalarını çekip çevirmektedir.
Selma'nın bir tek limon ağaçları vardır. Selma'nın Filistin'i limon
ağaçlarıdır. Kendi Filistin'i için mücadele eder. Sesi uluslararası basında da
yankılanır. İzleyici olarak davayı kazanacağı hissine kapılırız. Ama mahkeme
kararından sonra Selma'nın avukatı Daud'un dediği gibi "Mutlu sonlar
sadece Amerikan filmlerinde oluyor. "
Limon
yemişçesine ekşir yüzümüz filmin sonunda. Mahkeme "Ağaçların boyları 30 cm
olacak şekilde budanmasına" karar verir.
Selma
itiraz eder.
"Benim
ağaçlarım gerçek ağaçlar. Hayatım gerçek bir hayat. Zaten çevremize bir duvar
örüyorsunuz, bu yeterli değil mi ?" İtirazı reddedilir. .
Filmde
İsrail'e karşı açık bir eleştiri yoktur ama filmin sonunda anlarız ki, İsrail
için sadece duvar örmek yeterli değildir. Duvarın ardında hayat belirtisi
gösteren her şeyi varlığına bir tehdit olarak algılar. Kendi halindeki Selma'yı
ve limon ağaçlarını tehlike olarak algıladığı gibi...
Kesilmiş
limon ağaçlarının arasında çaresizce duvara bakan Selma'yı görmek insanı
hüzünlendirir. Selma girdiği savaşta kendi Filistin'ini kaybetmiştir. Limon
ağaçları ölmüştür. Ölen limon ağaçlarıyla birlikte aynı zamanda Selma'nın
çocukluğu, babası ve eşi de tekrar ölmüştür.
Yazımın
başında, Selma filmin giriş sahnesinde gösterilen ağacın ortasındaki limondur
yazmıştım. Düzeltiyorum Selma ortadaki limon değil, ağacın kendisidir ve sonu
1948'den bu yana her Filistinlinin sonuyla aynı olmuştur.
İlayda Çelik
No comments:
Post a Comment