Wednesday, 30 July 2014

Limon Ağacı


"50 sene gece gündüz demeden, Selma ve ben toprağı işledik, ağaçları yetiştirdik. Bu iş sadece sulama ve gübreleme işi değildir. Ağaçlarda tıpkı insanlar gibidir, insanlara benzerler. Ruhları vardır, duyguları vardır. Kendileri ile her zaman konuşulsun isterler, ilgi görmek isterler. Ben traktör kullanmam. Ne yapacaksam kendi ellerimle yaparım. Bu toprak bölgenin en verimli toprağıdır. Sadece bölgenin değil aslında dünyanın en iyi toprağıdır" diyor mahkemeye Abu Hussam; kızı gibi büyüttüğü Selma'nın limon ağaçlarını yok etmek isteyince İsrail devleti.

Sınırda bir hikaye "Limon Ağacı". Selma Batı Şeria'da yaşayan dul bir kadındır ve babasından kalma bir limon ağacı bahçesine sahiptir. Her şey İsrail ve Filistin arasındaki duvarın İsrail tarafına, İsrail savunma bakanı için bir villa inşa edilmesiyle başlar. Villanın yanı başında Selma'nın limon ağacı bahçesi vardır. İsrail devleti buradaki ağaçların güvenlik zafiyeti gerekçesiyle kesilmesini ister. Karşılığında ise Selma'ya tazminat ödemeyi teklif eder. Selma tazminat almayı reddeder ve yıllarca emek verip yetiştirdiği ağaçları için mücadele etmeye karar verir, bir avukat tutar. Filmde hem Selma'nın mücadelesine hem de avukatla olan çürük limon tadındaki aşkına şahit oluruz.

Filmin giriş sahnesinde bir limon ağacı görürüz. Kurumuş dallar arasında sapsarı limonlar... Daha sonra kamera ağacın tam ortasındaki limona odaklanır. Bu limon az sonra hikayesini izleyeceğimiz Selma'dır. Hem ağacın hem de sınırın tam ortasındaki bir limondur Selma. Limonata yaparken görürüz Selma'yı daha sonraki sahnede. Her gelen misafirine limonatasından ikram eder. Filistin toprakları kadar cömerttir Selma.
Film boyunca kendimize şu soruları sorabiliriz: Bir insan bir ağaçla ne kadar derin bir bağ kurabilir? Bir ağaç bir insanın eksik kalan parçasını tamamlayabilir mi?
Babasının tepesinde limon ağaçlarına dokunmaya çalıştığını hatırlar Selma. "Daha yükseğe Selma, daha yükseğe."

Limon ağaçları Selma'nın anılarıdır, rahmetli babasıyla arasındaki son bağdır. Eşi yıllar önce ölmüştür, çocukları kendi dünyalarını çekip çevirmektedir. Selma'nın bir tek limon ağaçları vardır. Selma'nın Filistin'i limon ağaçlarıdır. Kendi Filistin'i için mücadele eder. Sesi uluslararası basında da yankılanır. İzleyici olarak davayı kazanacağı hissine kapılırız. Ama mahkeme kararından sonra Selma'nın avukatı Daud'un dediği gibi "Mutlu sonlar sadece Amerikan filmlerinde oluyor. "

Limon yemişçesine ekşir yüzümüz filmin sonunda. Mahkeme "Ağaçların boyları 30 cm olacak şekilde budanmasına" karar verir.
Selma itiraz eder.
"Benim ağaçlarım gerçek ağaçlar. Hayatım gerçek bir hayat. Zaten çevremize bir duvar örüyorsunuz, bu yeterli değil mi ?" İtirazı reddedilir. .
Filmde İsrail'e karşı açık bir eleştiri yoktur ama filmin sonunda anlarız ki, İsrail için sadece duvar örmek yeterli değildir. Duvarın ardında hayat belirtisi gösteren her şeyi varlığına bir tehdit olarak algılar. Kendi halindeki Selma'yı ve limon ağaçlarını tehlike olarak algıladığı gibi...

Kesilmiş limon ağaçlarının arasında çaresizce duvara bakan Selma'yı görmek insanı hüzünlendirir. Selma girdiği savaşta kendi Filistin'ini kaybetmiştir. Limon ağaçları ölmüştür. Ölen limon ağaçlarıyla birlikte aynı zamanda Selma'nın çocukluğu, babası ve eşi de tekrar ölmüştür.
Yazımın başında, Selma filmin giriş sahnesinde gösterilen ağacın ortasındaki limondur yazmıştım. Düzeltiyorum Selma ortadaki limon değil, ağacın kendisidir ve sonu 1948'den bu yana her Filistinlinin sonuyla aynı olmuştur.

İlayda Çelik









No comments:

Post a Comment