Savaştan
kaçan Ezidiler’in sığındığı Midyat, Silopi ve Batman’daki kamplara giden Serhat
Şahin, oradaki faaliyetleri ve yaşam koşullarını görüntüledi.
Türkiye’ye
yerleşen Ezidiler’in küçük bir kısmı Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Ezidi köyü
olan Bacine'deki (Güven Köyü) taziye ve konuk evi olarak kullanılan Qesra
Bacine’ye yerleştirilmiş durumda.
Batman’da
Musa Anter ve Mehmet Sincar Halkevleri’nde kalıyorlar.
Silopi’de de
şehrin dışına kurulan ve kısmen izole durumdaki çadır kamplarında…
2013 yılında
Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Ezidi köyü Bacine’de (Güven) açılan ve
konuk-taziye evi olarak kullanılan Qesra Bacine’ye yerleştirilen Ezidi
Ailelerin en yaşlı bireyi, on saatlik yürüyüşünün yorgunluğu ile Şengal’den
kaçışları sırasında yaşadıklarını anlatırken sık sık gözlerini kapatıp
dinleniyor.
Yüzbinlerce
Ezidi, IŞİD katliamından kurtulmak için YPG ve HPG güçlerinin yardımı ile
geride kendilerine ait ne varsa bırakarak, çölün ortasında susuz ve aç, göç
yollarına düştüler. Günler boyu süren uzun yürüyüşleri ile Irak’ın Federal
Kürdistan Yönetimi’ne bağlı farklı illere, Rojava’ya ve Türkiye’nin Şırnak,
Mardin, Batman, Diyabakır ve Urfa gibi illerine sığındılar.
Türkiye’ye
Roboski sınırından geçmeyi isteyenleri de Türkiye devleti tarafından
pasaportları olmadığı gerekçesi ile zaman zaman sınırda bekletiliyor.
Qesra
Bacine’ye yerleştirilen Ezidi ailelerden bir kadın, Şengal’de özellikle
kadınlara yapılan vahşeti anlatıyor.
Midyat,
Silopi ve Batman’da bulunduğum dört günlük süre içerisinde gördüğüm en büyük
sorunun, “sınırı geçtikleri halde kendilerini evlerinde hissedememe ve ne
yapacaklarını bilememe hali” olduğunu söyleyebilirim.
Şırnak’ın
Silopi ilçesi merkezine 3-4 km uzaklıkta bulunan ve yaklaşık 2 bin 500 Ezidi
göçmenin kaldığı afet konutları bölgesinde, telefon aracılığı ile yakınlarından
haber almaya çalışan genç bir kadın…
Foto-Haber:
Ezidiler Kamplarda Nasıl Yaşıyor?
Batman
Belediyesi’ne bağlı, yaklaşık 80 Ezidi göçmenin kaldığı Musa Anter Halkevi.
“Leyleğin
Geciken Adımı”nda Marcello Mastroianni’nin canlandırdığı karakter, filmin bir
yerinde yanındaki çocuğa şu uçurtma hikayesini anlatır:
“Dünya güneşe
çok yakınlaşıp da yanmaya başlayacağı zaman gezegenimizdeki insanların
gitmeleri gerekecek. Ve tarihe ‘Büyük Göç’ diye geçecek olan bu olay böylece
başlayacak. İnsanlar olabilecek her şekilde evlerini terk edecekler. Hep
beraber Büyük Sahra’da toplanacaklar. Orada bir çocuk uçurtma uçuracak.
Gökyüzünde, çok yükseklerde. Ve yaşlısı genci bütün insanlar ipin ucuna
yapışacaklar. Ve bütün insanlık uzaya yükselecek. Başka bir gezegen
arayacaklar. Kimisi bir bitkiyi kucaklayacak, kimisi bir gül fidanını. Bir avuç
tohumu, yeni doğmuş bir yavru hayvanı. Kimileri de insanlar tarafından yazılmış
şiir kitapları taşıyacaklar. Çok uzun bir yolculuk olacak.”
Küçük çocuk
sorar:
“Peki
yolculuk nasıl sona erecek?” (SŞ/AS)
No comments:
Post a Comment