Saturday 20 September 2014

Aklaşırız




Güvensizlik aşılama bana dedi
Karapanter
yaralı dişi kedinin yavrusunu yalayıp
sarmaladı
korkma yaklaş
karşımdakine vermiş olduğum güven
kendime olan güvensizliğimden bir şey eksiltmedi
kendime olan güvenimi
sana verirsem elimde nem kalır
sen ayakların üzerine kalkmayı becerdiğin gibi
yürümeyi de öğreneceksin
şimdilik nereye gittiğin önemli değil
nede durduğun yer
düştüğün yeri bil yeter
düştüğün yerden ilerle
tekrar düşünçeyedek
böylesi gelgitlere hazırlıklı ol
açıl korkma
her çok bilinmeyenli denklemi çözmek gerekmiyor
onu bilinmez haline getiren nedeni ara bul
tek nedele çık yola
sonra çoğal
tek çömlekle çık suya
kırmadan dönersin yuvaya
ilk düğüm atmak gibi
ilk çözüm yolu bulmak zor
ilk yenilgi gibi
ilk kırılılan onur
ilk yırtılan zar
ilk atılan mermi gibi
cesaret anaya bel bağla
korku duvarını aş
ses duvarını aşarcasına coşkulu
buz denizini yararcasına kuşkulu
ateşe taparcasına
önce kendi tenine dürüst ol
tanı gücünü
gerisi gelir
dedi

geriledi
gerildi
sıçradı kerevetine düş damının

bu kışta güvercinler donacak
kardelene varan yollar buz altında
alev suratlı akbabalar
tüylerini yolacak
donsuz gelincikler uykuda
zulüm kolluklu
apoletli yolluklu
kol geziyor

asırlık sancı bu
kasıklara mil çekilmiş
gözler yuvasında acılı
doğursa bir türlü
mayalanmış dölünü savursa
kurda kuşa yem olsa
munzurda boğulsa
gam yemez
açılsa dağların yücesine
atsa kendisini yardan aşağı
çığlığı asılı kalsa
nemrutlansa
dört kibritle ağulansa
diyar-ı bekire
surlansa
urlansa
fayda etmez

beklentilerine eklese umudunu yarının
eşkiya mavzerine gez göz olsa
sığınsa inlere
inim inim
yaretmez
kanlı künyesi ağıta bürünür
yosunlu sularda
gözünde toprak solar
söz biter
kavga bitmez

yeter der
edi bese
yeter artık bu kan davası
bu kör döğüşü
bedelsiz askerlik
yeter bu inad
bu kararmış göz
şu kaypak dil
bu ter
bu emeksiz sermaye
yeter öz bitti
anlamı kalmadı
ölümün
anlamsızlaştı zulüm

dedi karapanter
inledi

çeyrek asırlık kalkışmada
gelinen noktaya bak
ve dur
ve düşün
kara gözleri sürmelim
kınalı bakışlım
belalım
revamı sana
bu cehennem
bu yasin kokulu
musalla taşı

kader değil
yoksulluk
topraksız hulamlık yazı değil
tüfeksiz mermi olmak neyse
barutsuz çekirdek çitlemek
demem değil
bu kışta delinir gönüm
göverir yönüm benim
bu dellenmiş baş
ile
bu el ense
tıraş ile
şu açılım
şöyle kaçılım
böyle saçılım ile
teharetsiz
sıçılımla sonlanır
kıçımıza demokrasi donlanır
ayıbımıza
kayıbımza eklenir
kocca bir asır daha pineklenir

pinekle
inekle
binekle
binek
bin

bin bilinmeyenli denklem
ağrılı sızılı
eklem
ekle
ek

gün gelir tohuma durur
başlarımız
başaklaşırız
başak
başımız
aklaşırız

Volkan Kemal
Kasım 2013





No comments:

Post a Comment