Sunday 14 September 2014

Hüzünlü Çığlık: Viktor Jara

(September 28, 1932- September 15, 1973)

Bazı ülkeler vardır ki zenginlikleri büyük çoğunlukların yoksulluk nedeni olabiliyor. Hayır diyenlerin kan denizine, zulümkârların geçici cennetine dönüşebiliyor. Latin Amerika boydan boya yüzyıllardır böyle bir kaderi yaşıyor. Zalimleri ve direnişçileriyle ünlü bu coğrafyanın bir parçası olan Şilili de aynı kaderden mustarip bir ülke. Yüzyıllarca İspanyol sömürgecilerinin talan ve zulmüne maruz kalan Şili, daha sonra İngiliz ve ABD Emperyalizmi’nin dipçik ve kırbacıyla örselendi.

Tanrı vergisi olmayan bu kadere karşı sürekli bir direniş sergileyen Şili halkı, 1969 yılında birleşen emekten yana partilerin önderliğinde 1970 yılında gidilen seçimle Salvador Allende’yi seçtiler. Emekten yana ve ülkesinin ulusal çıkarlarını önde tutan Allende hükümetine ne emperyalistler, ne de yerli işbirlikçileri razıydı. Üç yıl boyunca içine girdikleri her türlü karanlık oyunla amaçlarına ulaşamayacaklarını anlayınca, kirli propaganda, kaos ve katliam eylemlerini devreye koydular. Nihayet, faşist sivil ve militarist güçleriyle 11 Eylül 1973 günü bir darbe gerçekleştiren cuntacılar; tutuklama, işkence ve katliamlarla kısa süreli ilerici hükümete destek veren herkese karşı bir intikam avcılığına çıktılar.

En başta Allende ve binlerce insanı hunharca katlettiler. Bunların içinde Şili ve Latin Amerika’nın çığlığı ve hüzünlü sesi Viktor Jara’da vardı. Düşmanları, yoksulların dilinde acı bir öfkenin kekremsi tadına dönüşen ezgilerinden çok korkmuş olmalı. Bu nedenle ilk aldıklarından biri oldu.

Viktor Jara,1938 yılında yoksul bir köylü çocuğu olarak dünyaya geldi. Ve bu güzel insan, cuntacıların büyük bir katliam yaptığı 5000 kişiyi doldurdukları Şili Stadyumu’nda hunharca katledildi. Tarih; 12-12 Eylül 1973. İşkence ve ölüm tehdidi altındaki insanlara direniş ve yaşamın güzelliğini haykırdı. Bir kez daha şarkılarıyla düşmanlarının büyük tepkisini çekmişti. Ki o emekçilerin he türlü mücadelesinin yanında olması ve Allende’yi desteklemesiyle zaten çoktan kara listeye alınmıştı. O nedenle Pinoche’nin subayları onu büyük bir kinle işkence ederek öldürdüler. Darbecilerin, katlettiği insanların ceset yığınları arasında kanlı cesedini bulan eşi Joan, sevgili Jara’nın nasıl öldürüldüğünü şöyle anlatıyor: “Onların içinde Viktor’u buldum. Vücudu kanlıydı, Çok hırpalanmıştı. Elleri kırık bileklerinden sarkıyordu ve makineli tüfek kurşunlarıyla dolu vücudu yarı çıplaktı. Yüzü kan revan içindeydi.”

Tiyatro eğitimi gören Viktor Jara’nın müziği kadar; şiiri de beni her zaman derinden etkilemiştir. Hüzünlü ve isyankâr sesiyle Şili’den gelip yüreğime konuk olmuştur.

“Devrimci şarkıcı olmanın yalnızca politik şarkılar söylemek anlamına geldiğine inanmıyorum. Devrimcilik, halkımızın değerlerini emperyalizmden kurtarmaktır.”

“Sanatçı kelimesiyle çok oynanıyor. Ticarileştiriliyor artık. Benim kafamdaki sanatçı, bağımsız bir yaratıcıdır, böyle olduğu için de doğası devrimcidir.”

“Devrimci şarkılarla ticaret yapmıyorum. Öyle olsaydı, bu gün altımda son model bir arabam, havuzlu bir evim olurdu.”

“Ben üniversiteye gidemeyenler, zor koşullarda çalışanlar, aldatılan insanlar için söylüyorum. Yani ‘halk’ için.”

Okuyucunun affına sığınarak, yazıyı biraz uzattım. Ki bu güzel insan için ne kadar çok yazılsa yine de azdır. Onun sanat ve özel hayatının kronolojisini ve eserlerini ayrıntılı yazmaya kalksam, kimi okuyucuyu yormuş olurum diye düşünüyorum. Onun için bu yazıyı okuyanlardan bir ricam olacak; ne olursunuz bir defaya mahsus da olsa Jara’nın gitar tellerinde dolaşan yürek çığlığı şiirlerini kendi sesinden dinleyin lütfen.

Ve kendisinin yazıp bestelediği iki şiiriyle, bu Pazar ki konuğunuz Viktor Jara olsun diyorum!

“ÖZGÜRLÜK ŞARKISI

Canto Lebre

Bir güvercindir dizeler
yuva kuracak yer arayan;
çırpıp ve kapayan kanatlarını
uçan, uçan, uçan,

Şarkım özgür bir şarkıdır,
armağanlar vermek isteyen
kim ellerine sarılırsa,
kim istiyorsa ateş etmek.

Bir zincirdir şarkım
ne başı ne sonu olan
ve buluşur her baklasında
dostlarımın şarkılarıyla.

Söyleyelim durmaksızın hep birlikte
bütün insanlık için,
madem bir güvercindir şarkı
hedefe doğru uçan,
çırpıp kapayan kanatlarını,
uçan, uçan, uçan.

Şarkım özgür bir şarkıdır…

1970

ŞİLİ STADYUMU

Beş bin kişiyiz
şehrin bu küçük bölümünde.
Beş bin kişiyiz.
Ne kadar olacağız bilemem
şehirlerde ve bütün ülkede.
Yalnız burada
on bin el tohum eken
ve fabrikaları işleten.

İnsanların ne kadarı
açlıkla, soğukla, korkuyla, acıyla,
baskıyla, terör ve delilikle karşı karşıya.
Yittiler aramızdan altısı
uzaydaki yıldızlarca.

Biri öldü, ikincisine vurdular vurdular
inanmazdım asla bir insana böyle vurulacağına.
Diğer dördü sona erdirmek istedi bu dehşeti,
biri boşluğa attı kendini,
diğeri vuruyordu başını duvara,
ama hepsinin bakışlarında ölümün işareti.

Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!
Tanıkları yok hiçbir şeyi
demir parmaklıklar arasında yürütüyorlar planlarını.
Kan madalyadır onlara,
katliam kahramanlık gösterisi.
İstediğin dünya bu mu tanrım?
Bunun için mi harcadın yaratıcılığının ve emeğinin yedi gününü
Tükeniyor ömürler
dört duvar arasında, ilerlemeyen bir sayı gibi,
yalvararak ölümün bir an önce gelmesi için.

Birden sızlıyor vicdanım,
görüyorum yürek vuruşlarıyla değil,
makinelerin temposuyla atan akını
ve askerlerin ebelerinin sahte tatlılığıyla
dolu yüzlerini.
Ya Meksika, ya Küba, ya dünya?
Nasıl ağlıyorlar bu alçaklığa!
On bin el kadarız
artık üretemeyen.
Ne kadarız bütün ülkede?
Daha kuvvetli vuruyor başkan yoldaşımızın kanı
bombalar ve mitralyözlerden.
Böyle vuracak bizim yumruğumuz yeniden.

Kara bir şarkı oldu dilimden dökülenler
yansıtayım dediğimde bu dehşeti!
Dehşeti yaşadığım,
ölümüm dehşet.
Ezgileri oldular bu şarkının
şimdi sonsuzluğa karışa
sessizlik ve çığlıklarda
nice, nice, onlar.
Hiç görmemiştim bu gördüğümü,
hissetmemiştim böylesine yürekten
tomurcuğun doğacağı anı…

Viktor Jara’nın Şili Stadyumu’nda bestelediği son şarkısı. Pek çok versiyonu bulunmaktadır. Bu metin Joan Jara eliyle ulaşan metindir.”


Kaynak: Viktor Jara, Ölümsüz Şarkı, Parantez Yayınları

No comments:

Post a Comment