Almanya'nın
büyük bir bunalım geçirdiği 1930-1933 yılları arasında Wilhelm Reich tarafından
kaleme alınan bu değerli inceleme, çağımızın başlıca görüngelerinden birini,
faşizmi anlatmakta, bugün de temel kaynaklardan biri olmaya devam etmektedir.
Reich, faşizmin (buyurgan tek parti yönetiminin) tek bir bireyin, belli bir
ulusun, bilmem hangi siyasal ya da kavimsel kümenin öğreti (idéologie) ya da
eylemini temsil ettiği görüşüne şiddetle karşı çıkmaktadır. Beri yandan
Marx'çıların öne sürdükleri salt toplumsal-iktisadi açıklamayı da kabul
etmemektedir. O faşizmi, ilk, yani dirimsel (biologique) güdüleri binlerce
yıldır baskı altında tutulan sıradan bireyin akıldışı kişilik yapısının dile
gelmesi olarak görmektedir. Reich bu incelemede söz konusu baskının toplumsal
işleviyle aile ve Kilise'nin bunda oynadığı temel rolü çözümlemektedir. Faşizm
de içinde olmak üzere, her türlü örgütlü gizemciliğin (mysticisme'in) aslında
insan kitlelerinin doyurulmamış bedensel boşalma arzusuyla açıklanacağını
göstermektedir. Yapıtın günümüzde de taşıdığı önem yadsınamaz. Örgütlü faşist
hareketlerin kökenindeki insanın kişilik yapısı hiç değişmemiştir; bugün de
toplumsal çatışmalara bu kişilik yapısı egemendir. Dünyamızın karanlıklara
gönülüp can vermesini istemiyorsak, bütün dikkatimizi söz konusu yıkıma yol
açabilecek kişilik yapısına çevirmemiz, faşizmin kitle ruhu anlayışını çok iyi
anlamamız gerekir. (Arka Kapak)
"
İnsan denilen memeli hayvanın dirimsel-enerjik temelinin derinlemesine inersek,
genel olarak üçüncü katmanda, en alttaki, dirimsel çekirdek adını verdiğimiz
katmanla karşılaşırız. Eğer toplumsal durum ve koşullar azıcık arka çıkmışsa,
insanoğlu bu çekirdekte dürüst, çalışkan, işbirliğine yatkın, soydaşlarını
seven ve tabiiki belli bir akılsal bağlam-contexte- içersinde, nefretde
edebilen bir canlıdır."
"Uygarlık
maskesi düştüğünde ortaya çıkan, doğal toplumseverlik değil, sapkın başkalarına
eziyet etmekten hoşlanan kişilik katmanıdır."
"İnsan
toplumunun sayısız siyasal ve düşünsel-ideologigue- bölünmelerinin, insanın kişilik
yapısının olduğu gibi dışa yansımasından başka bir şey olmadığını anlamak güç
değildir."
"
Gerçekten devrimci her aklın, adına layık her sanat ve bilimin kökü insanın
doğal dirimsel çekirdeğidir.Özgürlükçülükle sahici devrimciliği kaba bir
biçimde karşı çıkan faşizmin kapitalist sınıfa dayalı tek parti buyurganlığının
durumuysa bambaşkadır. O ne insanın kişiliğindeki en üst katmanı, ne de en
derindeki katmanı temsil etmekte, özellikle ikinci katmanı, bu ikisinin
arasındaki, ikinci dereceden güdülerin yeraldığı katmanı toplumsal alanda
canlandırmaktadır."
"
Faşizm orta sınıf insanının kişilik yapısının siyasal yönden örgütlenmiş
anlatımından başka bir şey değildir. Söz konusu evrensel ve uluslararası yapı,
belli partilere, ırklara ya da uluslara özgü bir şey değildir. Kişilik bilim
açısından bakıldığında, -faşizm- makinacı buyurgan uygarlıkla, onun
makinacı-gizemci öğretisi tarafından ezilen insanın coşkusal tutumudur."
"
Faşist partiler insanları makinacı-gizemci (mekanist-mistik) yapmamakta, tam tersine
bu insanların makinacı-gizemci kişiliği faşist partileri doğurmaktadır."
"Nitekim
faşizmi hala küçük gerici azgın bir böleğin-kliğin- buyurganlığı saymak
hepimizin hoşuna gitmekte, bu görüşse bütün sahici özgürlük hareketlerine
haksızlık etmeye yol açmaktadır. Bu yanılgının direngenliğini ancak doğruyu
açık seçik görmenin insanlarda yarattığı korkuyla açıklayabiliriz. Gerçekte
faşizm, dünyanın bütün uluslarında, insan toplumunun bütün örgütlerinde ortaya
çıkan uluslararası bir hastalık bir görüngüdür."
"
Kişilik çözümlemesi alanında yaptığım deneyler, kişilik yapısında faşist
duyarlık ve düşüncenin kimi öğelerini taşımayan, bir tek canlı insan
bulunmadığı kanısına vardırmıştır. Faşizm, bir siyasal hareket olarak bütün
öbür gerici partilerden, halk kitleleri tarafından kabul edilip övülüşüyle
ayrılmaktadır."
"
Faşizm, hemen herkesin inanma eğilimi gösterdiği gibi, yüzde yüz gerici bir
hareket değildir. Devrimci coşkularla gerici toplumsal kavramların garip
karması biçiminde önümüze gelmektedir.DEVRİMCİ coşku doğruya gözünü kırpmadan
bakmaktan korktuğu için, yanılsamaya dönüştüğü zaman, hep faşist
başkaldırmalarla karşılaşırız."
"
Kapitalist tek parti buyurganlığı-faşizm-, en katkısız biçimiyle, sıradan orta
sınıf insanının bütün akıldışı ruhsal(zihinsel) tepkilerinin toplamıdır."
"
Irklar kuramı, faşizmin uydurduğu bir şey değildir, tam tersine, ırksal nefret,
bu nefretin siyasal alanda dile gelişi demek olan tek parti buyurganlığını
doğurmuştur. Demek ki, Alman faşizminin yanında, İtalyan, İspanyol,
Anglo-sakson, Yahudi, Arap faşizmi vardır. Irkçı öğreti, bedensel boşalma
güçsüzlüğü çeken insanın kişiliğinde dışavuran dirimsel-biologigue bir
hastalıktır."
"
Faşizm, kökeni cinsel sapkınlıkta yatan özel bir din duygusudur. Eski ataerkil
düzendeki acıya dayalı dinin kendine işkence etme eğilimini başkalarına işkence
etme dinine dönüştürür. Böylece, acı çekme felsefesine özgü dini öbür dünyadan
alıp işkenceyle adam öldürmenin "yerküresel" dünyasına aktarır."
"
Faşist anlayış, ezilmiş, yetkiye-otoriteye- susamış, her an başkaldırmaya hazır
" Basit Aklın" anlayışıdır. Bütün faşist buyurganların en sıradan en
gerici, küçük-kentsoylu (küçük-burjuva) sınıftan çıkmış olmaları rastlantı
değildir..."
No comments:
Post a Comment