Monday 25 August 2014

DOĞU ÖYKÜLERİ / Ferit Edgü

[MİNİMAL DOĞU ÖYKÜLERİ]

karakış


- Halit bu ne kar!
– Sen daha beterini görmedin Hocam, bu henüz bahar.
– Bahar mı? Kış baharı m› bu?
– Handiyse.
– Göz gözü görmüyor Halit, bu ne mene bahar karı?
– Az sonra açılır Hocam.
– Sonra?
– Sonra kurtlar iner. İşte o zaman yeniden karakış.
– Peki o zaman ne yapacağız?
– O zaman kendi içimize döneceğiz Hocam.

pusula/sız


Elimde pusula, soruyorum:
– Nereye gidiyoruz Ramazan?
– Köye.
– Köyün yolu burdan değil ki.
– Artık köyün yolu yok Hoca. Kar kapadı köyün yolunu. Yaza değin köyün yolu diye bir şey yok.
– Öyleyse nasıl gideceğiz köye?
– Yeni bir yol açarak. Şu anda yaptığımız da bu.
– Ama sen yanlış yönde açıyorsun yolu.
– Sen elindeki pusulaya bakma Hoca, beni izle.
– Ama yanlış yoldasın Ramazan.
– Öyleyse beni bırak, pusulayı izle. Ya da kendi yolunu kendin aç.

bu


- Bu ne bu?
– Kar.
– Böyle kar hiç görmemiştim.
– Burda daha neler göreceksin.
– Neymiş göreceklerim?
– Kurt, köpek.
– Başka?
– Ayı, tilki.
– Başka?
– İşin rast giderse, bir insanoğlu.
– Bu karda mı?
– Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen. Ya da o, yolunu yitirmişse. Artık bahtına…

Ferit EDGÜ

(Doğu Öyküleri, YKY)

No comments:

Post a Comment