Kuleshov
adı, yaşamını sinemaya adamış belli bir grup dışında, sinemayla amatör ya da
profesyonel olarak ilgilenen sinemacıların belleğinde ve bilgisinde ne önem
taşır ne de yer tutar, çoğunlukla da tutar gibi yapılarak geçiştirilir. Dünya
genelinde, üniversite çevrelerinde bile yıllar boyu unutulmuşları oynadığı,
hatta günümüzde bile üçüncü dünya akademisyenleri arasında kendine henüz yol
bulamadığı da göz ardı edilmemeli. Oysaki tüm zamanların değişmez gerçeğini
sorgulayan o ünlü, bilenle bilmeyenin bir olmadığı saptamasına dokunan,
dokunduran bir alandır Kuleshov öğretisi. Yıllara yayılan bir ilgisizlik!
Varsın olsun, Kuleshov onlarsız da Kuleshov! Bu yazı, bu ilgisizliğe ve
görmezliğe karşı duyulan isyan duygularıyla yazıldığı için bilenler veya bir
bilen gibi davrananlar için yazılmadı.
The Extraordinary Adventures of Mr. West in
the Land of the Bolsheviks, 1924
Yönetmen
ya da bir sinema teorisyeni olmaktan öte, kurgu kuramını ortaya atan sinema
adamı olarak bakılmalıdır Kuleshov’a. Onun yaşam öyküsü 14 Ocak 1899’da
Tambov’da başlar, Lev Vladimirovich Kuleshov adıyla. Bu denli yoğunlaşmış bir
ilgi, sevgi ve üretme arzusunu nasıl duyup hayata geçirdiğini anlamak zor olsa
da, onu daha 17 yaşında dönemin ünlü yapımcısı Kanconkov ’un stüdyosunda
dekoratör olarak buluruz. Döneme ilişkin kayıtlardan yine dönemin öne çıkan
yönetmenlerinden Evgeni Bauer’in yönetiminde çalıştığını öğreniyoruz. Henüz 18
yaşında ilk sinema yazılarına ve ilk yönetmenlik girişimine tanık oluruz.
Gençliğin ataklığını ve öğrenme tutkusunu taşıyan bu yazılarda ne yapacağını
bilen, yeri geldiğinde yol gösteren ve durmaksızın arayışlarını sürdüren bir
insanla karşılaşırız. Hemen ardından 1918-19 yıllarının iç savaş ortamına
elinde kamerasıyla sürüklenir. Moskova’ya döner dönmez, 1 Mayıs 1920’de
kuruluşunda da emek harcadığı Devlet Sinema Okulu’nun öğretim kadrosuna alınır,
yaş 21! İlerleyen yıllarda yetiştirdiği ünlülerle ünlenecek olan atölyesini
1922’de oluşturur ve ham film yokluğu nedeniyle filmsiz film deneylerine
başlar. Olanaksızlıkların insanın hayal gücünü hangi noktalara
taşıyabileceğinin en elle tutulur, gözle görülür örneklerinden biridir Kuleshov
denemeleri.
Yönetmenin
her şeyden daha önemli bir konuma sahip olduğu düşüncesiyle yola koyulur. Bunu
kurgunun sinema sanatının en önemli öğesi olduğu görüşü izler. Sovyetler
Birliği’nde kurgu sözcüğünü ilk kullanandır. Filmsel zaman ve zaman boşluğu
kavramları attığı önemli adımlar olur. Kuleshov’u kurguya yönlendiren iki temel
etken vardı. Bunlardan biri doğrudan sinemadan geliyordu ve anlatım dilinin
zenginliği ile Kuleshov’u bir hayli etkileyen David W. Griffith sinemasıydı.
Diğeri ise ülkesinin güçlü yazı geleneğine dayanan, gelişkin örnekleri
özellikle Tolstoy ve Puşkin’in yapıtlarında karşımıza çıkan kurgusal anlatım
teknikleriydi.
Sinema
tarihine Kuleshov Efekti diye giren kurgusal yorum çeşitlemesi dikkat çekicidir.
Tanınmış oyuncu Ivan Mosjukin’in bir yüz çekimini, sırayla yemek, çocuk ve
tabut çekimlerine ekler. Oyuncunun yüzündeki anlam, her eşlemede farklı
duygusal bir tepki taşıyormuş algısı uyandırır. Orijinali kayıp olan bu kurgu
çalışmaları üç temel okuma ilkesine dayanır: kurgunun yoruma dönüklüğü, anlamın
son katmanının seyirci tarafından belirlenmesi ve karşıtlıklar algısı. Onun
deneysel kurgu çalışmaları giderek ayrıntılara yöneldi ve parça-bütün
ilişkisine odaklandı.
Kuleshov’a
göre kurgu bilincine varan ilk yönetmen Griffith, kendisi de kurguyu
kuramsallaştıran ilk isimdi. Kurgusal anlatıma göre gerçekleştirilmiş ilk Rus
yapımı 1917’de çektiği Proyekt Injenera Praita (Mühendis Praita’nın Projesi)
filmiydi.
Kuleshov
atölyesinin artık herkes tarafından duyulan deneyleri, ham filme kolay
ulaşılmaya başlandığı 1923 yılıyla birlikte daha bir yoğunluk kazanır. Bu
dönem, Kuleshov’u bir teorisyen olmaktan çıkarıp, aynı zamanda bir yönetmen
olarak da tanınmasına neden olacak yapıtlarını barındırır. Kuleshov adının
önemli bir ad olduğu söylemini taşıyan ilk film, Bolşevik dünyasına uyum
sağlama problemleri çeken bir Batılı tiplemesinin başından geçenlerin
anlatıldığı The Extraordinary Adventures of Mr. West in the Land of the
Bolsheviks (Bay Batı’nın Bolşevikler Ülkesindeki Olağanüstü Serüvenleri, 1924)
olur. Film, propaganda üzerine kurulu özgün bir güldürüdür. Öğrencisi olan bir
diğer ünlü sinema adamı,Vsevolod Pudovkin filmin senaristi, dekor tasarımcısı
ve oyuncusu olarak Kuleshov’a büyük destek verir. Beş yıl önce hayatına giren
filmin kadın oyuncusu Alexandra Khokhlova’nın, yönetmenin hem özel hem sanat
yaşamında zirveye çıktığı anlaşılır. Üçlü bir yıl sonra ve aynı görev
dağılımıyla, ayrıntılarla zengin kılınan atmosferi, psikolojik derinliği ve
sanatsal arayışlarıyla propaganda sinemasını aşan Ölüm Işını’nı (Luc Smierti,
1925) gerçekleştirir. ArtıkKuleshov’un önünde başyapıtı olarak gösterilen Dura
Lex’in yapım öncesi çalışmaları uzanmaktadır.
PO
ZAKONU/DURA LEX
senaryo:
Victor Shklovski, Lev Kuleshov
görüntü
yön: Konstantin Kuznetsov
dekor:
Isaak Makhliss
oyuncular:
Alexandra Khokhlova, Sergei Komarov, Vladimir Fogel, Piotr Galadzhez
1926/61’/1673
mt/s&b/sessiz
Jack
London’ın kısa bir öyküsünden yola çıkan Kuleshov, yarattığı klostrofobik
atmosferin sağladığı psikolojik gerilimle beslenen çarpıcı bir Alaska westerni
gerçekleştirir. Ortamın ıssızlığı içinde içgüdüsel davranış eğilimleri
gösteren, para tutkusunun öldürmeyi sıradanlaştıran çekiciliğinin emrine girmiş
ve içinde barındırdığı sadizmi dışa vurmakta kendini kontrol edemeyen bir altın
arayıcısının öyküsü...
Biri
kadın olan, Amerikan rüyasına dalmış sürüklenen diğer iki yol arkadaşı,
yaşamlarının riske girdiğini fark ederler ve silahını elinden alırlar. Adamı bir
kulübeye tıkarlar ve bahar gelinceye kadar orada gözaltında tutmaya karar
verirler. Bahar, ardında cinayetler olan adamın yargı yoluyla cezalandırılması
için uygun hava ve ulaşım koşullarını yaratacaktır. Ancak, bir akşam kulübeye
döndüklerinde, suçlunun ardında onlara şans dileyen bir not bırakarak kaçmış
olduğunu görürler.
Filmografisinin
ilk yazınsal uyarlamasını gerçekleştiren Kuleshov, filmde bütünüyle montaja
dayalı bir anlatım dilini benimser.
Kuleshov
ilerleyen yıllarda Stalin rejiminin saplantılı ideologlarınca fazla entelektüel
ve burjuva kalıntısı olanlar arasında gösterilecek ve bu durum yönetmenin
yaratıcı doğasından uzaklaşmasına neden olacaktır. Filmler çekecek ancak
zirveye yeniden tırmanamayacaktır. Küskünlüğünü üzerinden atamayan Kuleshov,
ilerleyen yıllarda bir tek Büyük Avutucu (The Great Consoler, 1933) filmiyle
eski günlerinin çizgisini yakalar. 1941’de Film Yönetiminin Temel İlkeleri adlı
yapıtını yayınlar. Khoklova ile ortak yönettiği Biz Urallar’danız (We from the
Urals, 1944) son filmi olur ve aynı yıl Moskova Film Enstitüsü’nün yönetimine
getirilir.
The Great Consoler, 1933
50’lerle
başlayan yıllar Avrupa gezileri, film festivallerinde jüri üyelikleri, toplu
gösterimlerine davetler ve film gösterimlerini destekleyen derslerle geçer. 30
Mart 1970’deki ölümünün ardından yıllarca unutulmuşları oynayacak, nedense Batı
onaylamadığı sürece kimsenin adamdan sayılmadığı bu evrende, unutulmuşluğu er
geç yenecek düzeydeki yeteneği, emeği ve yapıtları sayesinde yeniden
gündemimize taşınacaktır.
1917
The Project of Engineer Prite
1917
An Unfinished Love Song
1919-20
Kronika
1920
On the Red Front
1924
The Extraordinary Adventures of Mr. West in the Land of the Bolsheviks
1925
Luc Smierti
1926
Dura Lex
1927
The Journalist Girl
1929
The Happy Canary
1930
Dva-Bouldi-Dva
1931
Forty Hearts
1932
Gorizont
1933
The Great Consoler
1940
The Siberians
1941
Happening on the Volcano
1943
Timur’s Oath
1944
We from the Urals
Gökhan
Erkılıç
editor@sekans.org
No comments:
Post a Comment