Latin Amerika’nın ilk ve en önemli anarşist komün deneyimi
olan Cecília Komünü, 1890 yılında anarko-sosyalist İtalyan göçmeni Giovanni
Rossi tarafından Brezilya’nın Parana
eyaletinin Palmeira adlı köyünde kuruldu.
Komün, sosyolojik bir laboratuvar olmanın ötesinde, bir
ütopyanın gerçeǧe dőnüştürülmesinin de bir adımıydı. Bu anarşist deneyim
çeşitli dőnemlerde yaşayan birçok şair ve yazara da ilham kaynaǧı oldu. Örneǧin
yazar Afonso Schmidt'in, Cecília Komünü'nü anlatan "Bir Anarşist Deneyimin
Romanı" adlı yapıtı 1942 yılında yayınlandı.
İdeolog ve anarşist yazar Giovanni Rossi, dönemin ütopik
sosyalistlerinden etkileniyordu. “Sosyalist bir Komün” adlı beş kitaptan oluşan
bir yapıt yazdı. Uluslararası İşçiler Birliǧi’ne üye oldu ve bu dönemde
anarko-sosyalistlerden etkilendi.
Komünün dőrt yıllık őmründe üye sayısı 250’ye ulaştı. (1890-1894)
Komün deneyiminin sona ermesindeki en büyük etkenlerden
birisi maddi yoksulluk oldu. Diǧer bir etken ise Komüne komşu olarak yaşayan
Polonyalı Katolik yerleşimcilerin düşmanlıǧıydı.
Avrupa’da őzellikle de Rusya’da anarşist filozof ve yazarlar
(Bakunin, Emma Goldman, Kropotkin, Alexander Berkman, Victor
Serge...) çıkarken bu deneyim Latin Amerika’da biraz daha farklı
yaşandı.
Konuyla ilgili olarak bu konuda uzun yıllardır inceleme
yapan ve Brezilya’nın Ponta Grossa Eyalet Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri
veren ve aynı zamanda pedagog olan Maria Isabel Corrêa ile
T24 okurları için konuştuk:
Giovanni Rossi kimdir?
Giovanni Rossi, ütopik bir insandı. Aslında bir veterinerdi,
fakat sosyolog ruhuna sahipti. Sosyal adalet, őzgürlük ve yoksulluk konusunda
çok duyarlı bir aydındı.
O, anarko-sosyalist bir yazar mıydı?
Evet, daha İtalya’dayken sosyalist bir komünün düşünü
kurardı. Bunun ütopik izleri, “Un Comune Socialista=Sosyalist Bir Komün” adlı
kitabında vardır.
11 Kasım 1887’de, Stagno Lombardo-Cremona topluluǧunda
“Cittadella Organik Kooperatif Birliǧi” tüzüǧü tartışılır ve 30 işçi tarafından
imzalanır. Kolektif işbirliǧinin őtesinde Rossi’nin amacı sosyalist ve anarşist
bir komün kurmaktır. Fakat o zaman, dini ve toplumsal őnyargıları bulunan
kőylülerin arasında bunu gerçekleştirebilmek hiç de kolay deǧildi. Bu
fikirlerle kafası meşgul olan Rossi, deneysel bir koloni kurmak için İtaIya'da
konu üzerinde yoǧunlaştı. “O Atto di Costituzione della Unione Lavoratrice”nin
kuruluşu, 11 Aralık 1988’de aǧırlıklı olarak kőylüler ve işçiler
tarafından deklare edildi.
Torricella’da topraklarından çıkarılmış kőylüler Parma bőlgesinde bir
dernek kurdular. Daha sonra bu kőylülerin çoǧu İtalya’dan Brezilya’ya
Cecília Komünü’ne geldiler. Hükümetten subvansiyon alamayan Rossi, Citadella
içinde çekirdek bir grup oluşturur, buna raǧmen üyelerin henuz őzgüvenleri
yoktur.
Cecília Komünü’nün Brezilya’da kurulmasına nasıl karar
verildi?
Herşeyin ortak olduǧu ve aile egoizminin yıkıldıǧı, bir
anarşist - sosyalist çekirdek oluşturmanın zorluǧunun yanında, İtalya’da bunun
için arazi edinimi de çok zordu. Bu nedenle Rossi, okyanus őtesi toprakları
düşündü. Grup içinde en çok kabul
gőren düşünce Porto Alegre’den sonra Uruguay’a gidip yerleşmekti. Fakat denizde
uzun süre seyretmekten de kaynaklanan saǧlık sorunları nedeniyle, Brezilya’nın Parana eyaletinin
Paranaguá limanında gemiden inildi.
Cecília Komünü neden őnemli?
Bana gőre, Cecília Komünü çok őnemli. Çünkü ortak,
dayanışmacı bir yaşamanın olası olduǧunu kanıtlıyor, hem de sadece
bireyselliǧin ve aile düşüncesinin aǧır bastıǧı katı bir ortamda bunu yapıyor.
Komün üyeleri nasıl geçiniyorlardi? Kendileri ürün
yetiştiriyorlar mıydı?
Başlangıçta bir süre İtalya’dan getirdikleri para ile
geçindiler. Sonra hayvancılıǧa ve tarlada ürün yetiştirmeye başladılar. Fakat
bir seferinde hasat parasının hepsi çalındı.
Komüncülerin kendi aralarında tartışma ya da kavgaları var
mıydı?
Evet, őzellikle birçok katılımın olduǧu sıralarda, bu
tartışmalar yoǧun olarak yaşanıyordu. Őzellikle bazı aileler, komünün
őzgürlükçü ruhu ile, herkesin üzerine düşen sorumluluk ve çalışma gereksinimi
arasında baǧ kurmakta zorlanıyorlardı. Komünün maddi sıkıntılıları zaten açlık
ve sefaletten kaçan bu insanlar için soǧuk bir duş olmuştu.
Neden bu anarşist deneyim dőrt yıl sonra son buldu?
Benim düşünceme gőre, Rossi’nin iki kez kaynak aramak ve
Komünü tanıtmak için İtalya’ya gitmesi hareketi başsız bıraktı. Anarşizm lider
tanımaz, fakat bu durum Rossi’nin eksikliǧi gerçekliǧini ortadan kaldırmıyordu.
Bu durumdan Rossi’nin kendisi de hoşnut deǧildi, ama onunkisi őncelikle
Komündekiler için zorluklardan ve acılardan mümkün olduǧunca arınmış daha
onurlu bir yaşam mücadelesi idi. Fakat sonuçta aileler, dış dünyadaki yerleşik
rejime daha fazla dayanamadılar ve bu kurallara yenildiler. O zamanlar
őzellikle gőçmen çiftçilerin toprak satın alması çok daha kolaydı.
Biraz kendinizden sőz eder misiniz? Neden Cecília Komünü ile
bu kadar yoǧun ilgilendiniz?
1982’de Palmeira’ya geldiǧimde, bazı kişilerden Komün ile
ilgili bilgi ve yorumları duyduǧumda deyim yerindeyse büyülendim. Merkeze uzak
bir kőşede, daha gelişmiş, kardeşçe, őzgürlükçü yaşayan ve kurulu düzene
aykırı düşünen insanların varlıǧını őǧrenmek beni etkilemişti. Aynı zamanda
buradaki kőylülerin, bu anarşist deneyim üzerine pek konuşmak istemediklerine
de şahit olmuştum. 1988 yılında eyalet anayasası yazıldıǧında bu anayasanın
őzgürlükçü olması ve őzellikle Cecila Komünü’nü de kapsaması için imza toplayan
insanlardan birisiydim. Bugüne dek devlet bu konunun araştırılması için hiç
yatırımda bulunmadı. 1989 yılında Belediyenin Eǧitim Müdürlüǧü’nde çalışırken,
Bandeirantes adlı televizyon kanalı, Komün ile ilgili bir belgesel dizi
hazırladı. Ben de bu belgeselde yer aldım, hem de onlara senaryo ve materyal
bulma konusunda yardım ettim. O zamandan bu yana, bu deneyimle ilgisi ve
bilgisi olan kişileri araştırıyoruz.
Anarşizme olan ilginiz nasıl başladı?
Ponta Grossa Eyalet Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri
verirken, bu konuyla ilgilenmeye başladım. O zamanlar kendimi őzgürlükçü olarak
tanımlamaya başladım. Őzellikle de őzgürlükçü bir pedagog olarak düşünmeye
başladım. Fakat tam bir anarşist gibi yaşamaktan hâlâ uzaǧım.
Anarşist felsefenin şu yanından hoşlanıyorum: Anarşizm
yıkıyor, ama sonrası için hiçbir şey vaadetmiyor. Yalnızca sürekli bir kaos
var. Anarşizm gerçek mi yoksa ütopik bir düşünce midir?
Bana gőre ütopiktir. Ütopik, gerçek bir demokrasidir.
Diǧerini, kendinden çok düşünmektir. Anarşist düşüncenin yanısıra, feminist ve
çevre hakları mücadelelerinin de büyük őzgürlükçü yanları var.
Edebiyata anarşizmin yansıması konusunda neler
sőyleyebilirsiniz? Michael Moorcock, Octavio Buenaventura, Ursula K. Le Guin ve
diǧerleri. Őrnegin Ursula K. Le Guin’in başyapıtı “Mülksüzler”, bu konuda neler
sőyleyebilirsiniz?
Anarşist edebiyat, bir boşluǧu dolduruyor. Kaçınılmaz
boşluklar geçmiş ve gelecek arasında kalır ve bu düşünce bilim kurguya yaklaşır
daha çok. Bu edebiyat aynı zamanda, sahip olduklarımızın ve olabileceklerimizin
olanaklarını da keşfeder. Bu, őzellikle devlet aygıtının çőzemediǧi karmaşıklık
ve eşitsizlik sorunlarının edebiyata yansımasıdır.
Bugün Brezilya’da ve diǧer Latin Amerika ülkelerinde
anarşizm ne durumda? Anarşist gruplar ve hareketler var mı?
Evet, akademilerdeki gruplardan sokak gruplarına kadar
çeşitli gruplar var. Bu gruplar, ideolojik olarak anarşizmin bütünsel
őzgürlukçü düşüncesini tartışıyor ve bu konuda çalışıyorlar. Bu gruplar
arasında farklılıklar da var.
Gerçekte toplum içinde anarşizm denildiǧinde şőyle bir
yaklaşım var: “Anarşizm = terőrizm.” Oysa anarşizm bir ideoloji ve felsefe aynı
zamanda. Bunu var olan kapitalist devletler empoze ediyorlar. Siz anarşizmden
hoşlandıǧınızı sőylediǧinizde, bu toplum içinde nasıl karşılanıyor?
Bu yalnızca anarşizmin sorunu deǧil, bir demokrasi problemi.
Őzellikle Avrupa’daki bazı anarşist grupların silahlı eylemleri, insanları
korkutmuş ve belki de bőyle bir őnyargının doǧmasına neden olmuştur.
Farklı düşünceler her zaman vardır ve var olacaktır. Ütopyalar da.
Deǧişim de her zaman kaçınılmazdır. Toplum içinde anarşizm ve
“kaos”denildiǧinde, insanlarda genelde bu negatif ve olumsuz bir düşünce
çaǧrışımı yapıyor.
Anarşizm ve demokrasinin ortak yőnleri var mı? Varsa bunlar
nelerdir?
Ben anarşizmi, demokrasinin uç yorumu olarak gőrüyorum. İki
kavram arasında, başlangıçta büyük bir fark gőrünüyor: Demokrasi temsilidir,
anarşizm ise temsile ve temsilciliǧe karşıdır. Daha çok ben, hak ve őzgürlükler
anlamında bir baǧ kurabiliyorum. Ama hak ve őzgürlükler demokraside daha
kısıtlı, anarşizmde çok daha geniştir. Demokrasi, kapitalist sistem içinde
ortaya çıkar, anarşizm ise bu sisteme doǧrudan karşıdır. Anarşizm
dayanışmacıdır, sosyalizme yakındır.
Sőyleşimize katıldıǧınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.